Nevi şahsına münhasır bir müzisyen Bob Dylan

Tam Bir Bilinmez-A Complete Unknown-2025

Yönetmen: James Mangold.

Oyuncular: Timothée Chalamet, Edward Norton, Monic Barbaro, Boyd Halbrook. 

Bob Dylan gibi efsaneleşmiş bir sanatçının yaşamı üzerine film yapmak kolay iş değil. Bütün yaşamı hele tek bir filme sığdırmak mümkün değil. Ancak dizi olursa…

Todd Haynes 2007 filmi “I’m Not There”’de Dylan’ın yaşamını farklı yıllara bölerek, 6 farklı oyuncuya oynatmıştı. Yönetmen James Mangold bu kez “Tam Bilinmeyen-A Complete Unknown”’de 1961-65 arasını, onun tek tabanca akustik gitar çalıp şarkı söylediği akustik folk döneminden elektro gitara geçişini anlatıyor. Otostopla ilk New York’a gelişinden başlayarak, zirveye adım adım çıkmasını öykülüyor.

Elinde gitar sırtında, heybesi New York’a gelir gelmez hayranı olduğu folk şarkıcısı Woody Guthrie’yi hastanede ziyarete gider. Nörolojik bir hastalıktan tedavi gören Guthrie konuşamamaktadır. Ayni gece yanında başka bir müzisyen daha vardır; Pete Seeger. Onlara kendi şarkısını söyler ve her ikisi de bu genç müzisyenden büyülenirler. Seeger bu farklı kafadaki müzisyenin elinden tutar ve çeşitli mekanlarda sahne almasına yardımcı olur. Onun adeta bir menajeri, abisi, hamisi gibi davranır. Bobby kısa sürede Bob Dylan olur. Dönem hippiliğin, baş kaldırının en canlı yıllarıdır. Arka planda Vietnam, hippilik, Kennedy suikastı, ırkçılık vardır.

Onun isyankar, sosyal eleştiri dolu sözleri gençlerde kabul görür. Tek tabanca elde gitar, boyunda asılı mızıka verdiği konserleri yok satmaya başlar. Folk müziğini yaşatmak için düzenlenen Newport Festivali’nin gediklisi olur. Uvertür sanatçılıktan assolistliğe çıkar. O yıllarda folk müzikte tek değildir ondan önce şöhret olmuş Joan Baez vardır. Yaşamını aksiyonlara adamış ruhunu asla satmamış bir şarkıcı ve besteci Baez ile tanışması bir aşka ve müzisyen iş birliğine kadar gider. Ve Dylan ona “Blowing in the Wind” şarkısını verir. Johnny Cash’in de şöhret yıllarıdır. Dylan’a yazdığı bir mektupta onun “The Free Wheelin” albümünden çok etkilendiğini ve sürekli dinlediğinden bahseder. Evet Dylan’ın şarkı sözleri ona 2016’da Nobel Edebiyat Ödülü kazandıracak kadar anlamlı ve öykü anlatıcıdır. Burundan ve hafif hırıltılı sesi hiçbir zaman etkileyici bir solist sesi olmadığı halde sözleri muhteşem bir şekilde açığı kapar.

Jimi Hendrix ilk dinlediğinde Dylan için “bu sesle şarkı söylemesi için aşırı öz güvenli olması lazım” diye düşünür. Bilahare şarkı sözlerine odaklanır ve o günden sonra neden şarkı söylediğini anladığı gibi kendi şarkılarını yazarken onun güftelerinden ilham alır.

Başına buyrukluğu seven isyankar karakteri ikili ilişkilerde de ona kalıcı bir mutluluk getirmez. 1963 albümü “The Freewheelin” kapağındaki Sylvie aynı zamanda Joan Baez ile yaşadığı ilişkilerde bağlanmadan, kafasına göre takılması kalpleri kırmıştır. Filmde ve yaşamda her iki kadında “get out” çeker.

Mangold senaryoyu Jack Cocks ile Elijah Wald’ın 2016 tarihli “Dylan Goes Electric” kitabından uyarlamış. Dylan şöhret olduktan sonra akustik folktan sıkılır, elektro gitara geçer. Blues gitaristi Mike Bloomfield ile efsane şarkı “Like A Rolling Stone”’u stüdyoda kaydeder. İlk elektro folk albümü “Highway 61 Revisited” piyasaya çıkmadan tanıtım konserini Newport Festivali’nde verir. Organizatörlerin elektro gitarı engelleme çabası işe yaramaz. Seyircinin Dylan’ın elektronik müziğine tepkisi yoğun olur. Şaşkınlık sonrası yuhalanır. Umurunda olmaz, kararlı bir şekilde kariyerine devam eder.

Mangold şarkıcının geçmiş hikayesiyle, nereden geldiğinle ilgilenmiyor, bizlere müzik yolculuğunu muhteşem şarkılarla anlatıyor. Şarkıların hepsini Dylan’ı canlandıran Timothée Chalamet seslendirmiş. Dylan gibi gitar çalan, şarkıları söyleyen bir Dylan olmuş. Her türlü övgüye layık. Uzun süredir görmediğimiz Edward Norton onun tanınmasında büyük rol oynayan Pete Seeger’de çok iyi. Oscar’larda En İyi Yardımcı Oyuncu adaylığı alan Norton ve film toplamda 8 dalda aday. En İyi Film, Yönetmen ve Erkek Oyuncu dallarında bir sürpriz yapabilir. Diğer performanslar arasında en çok Joan Baez’i sesi ve güzelliğiyle canlandıran eden Monica Barbaro dikkat çekiyor. İlk kez izlediğim bir oyuncu Barbaro ve ileride çok filmde karşımıza çıkacak gibi…

İzlerken asla seyirciyi zorlamayan, su gibi akan bir anlatım ve çok güzel şarkılar. Bir müzik biyografisinden daha fazla ne beklenir?

Emin Yeğinboy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu