Ken Loach’tan sinemaya veda filmi

Umudunu Kaybetme-The Old Oak

Yönetmen: Ken Loach.

Oyuncular: Dave Turner, Ebla Mari, Claire Rodgerson, Trevor Fox.

 

İngiliz asıllı usta yönetmen Ken Loach 86 yaşına geldi. Yönettiği ve son filmi olduğunu söylediği “Umudunu Kaybetme- The Old Oak” ile sinemasının değişmez nüvesi olan sıradan insanların yaşamlarına bir kez daha giriyor. Solcu duruşundan, hak ve adalet arayışından asla taviz vermedi. Emekçi sınıf kadar haksızlığa uğrayan tüm küçük insanların mücadelesi, onun samimi sinema diline sığındılar. 40 yıldır değişmeyen senaristi Paul Laverty ile yaptığı 16. ortak çalışmasında dayanışma için son bir savaş çığlığı atıyor. 60 yıllık kariyere yakışan bir veda olmuş. Evet, üzücü hayatlar gösterdi fakat hepsinin sonunda umudunu asla kaybetmedi. İnsanoğlunun sağ duyusunun galip geleceğine dair inancını hep korudu. 

Bu kez “travma geçirmiş bir toplum, yine travma geçirmiş bir diğeriyle yan yana geldiğinde nasıl bir tepki verir?” sorusuna yanıt arıyor. Medeniyetin beşiği kabul edilen Britanya’nın Kuzeydoğusunda köhne bir madenci köyüne yerleşen Suriyeli mültecilere karşı gelişen, yabancı düşmanlığı üzerine ders verici bir hikaye anlatıyor.

Herkesin suçluyu aradığı bir yerdir. Yıllar boyunca birikmiş toplumsal öfkenin yabancı düşmanlığı şeklinde ortaya çıkması kaçınılmazdır. Öfkenin kökeni çok geçmiş yıllara dayanır. 1984’de Demir Lady Thatcher Newcastle çevresinde hükümetin liberal ekonomik politikaları sonucu madenleri kapatır. Buna karşı duran işçilerin bir yıl süren grevleri, kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesiyle kırılır. Aç bırakılırlar, dövülürler, tutuklanırlar. Sonrasında bölgesel büyük bir ekonomik çöküş gelir. Sanayisizleşme sonucu insanlar işlerini kaybeder, bankalar, dükkanlar, eğlence mekanları kapanır. Depresif ve fakir bir toplum ortaya çıkmıştır ve durumları asla bir daha düzelemez. 

Geriye insanların sosyalleştikleri sayılı mekan kalmıştır. Bunlar arasında The Old Oak adlı pub da vardır. Mekanın sahibi TJ Balentyne köye yerleştirilen mülteci Suriyeli aileye yardım elini uzatması, pub müdavimlerinin bir bölümünün tepkisiyle karşılanır. Irkçı sataşmalar TJ’i rahatsız etse de, sesini çıkarmamaya çalışır. İşler çok iyi  değildir, müşteri kaybı mekanın sonu olabilir.

Öykünün belkemiği TJ Balentyne (Dave Turner) ve mülteci kızı Jara (Ebla Mari) arasındaki dostluk üzerine kurulu. Jara düzgün İngilizcesi, elinde fotoğraf makinesiyle mülteci ailenin dünyaya açılan penceresi gibidir. Öykünün diğer bir önemli ayağı da, TJ’nin pubın arka bölümünde, kapısı kapalı hatıralar dolu odayı açmasıyla gelişir. Bu odada geçmişte madenci aileleri birlikte oturup, birlikte yemek yemiş, birlikte olmayı hissetmişlerdir. Bu kez kapı mülteci ailelerin ve bunlara yavaş yavaş eklenen, İngiliz gençlerin karınlarını doyurmak için açılır.

Oyunculuklarda tipik Loach karakterleri karşımıza geliyor. Sıradan ve dertli insanlar. Dave Turner ruhu muhteşem yansıtıyor. Ebla Mari ise öykünün patlak yüzü, dayanışmanın, mücadelenin yıldızı.

Ken Loach finalde umutları tazeliyor. Ben umudumu yitirmedim, siz de yitirmeyin diyor. 60 yıllık ödül dolu bir kariyerin de finali böyle olmalı.

Emin Yeğinboy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu