Serhat Aktunç: “Türkiye’ye bize balık vermeyin, balık tutmayı öğretin diyoruz”
Eniştem ve canim kadar sevdiğim iki dünya güzeli yeğenim Kıbrıslı olduğu icin, Kıbrıs’ın yeri bende her zaman farklı olmuştur. Kıbrıs demek, tatil demek, eğlenceli ve unutulmaz anılar biriktirmek demektir. Akdeniz’in incisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hem Türk hem de yabancı turistler tarafından sıklıkla tercih edilen, vizesiz seyahat edilebilen ülkeler arasında yer alır.
Kıbrıs, denizle içice konumu, yemyeşil alanları, güzel otellerin ekonomik bir tatili lüks ihtişamla buluşturması, lezzetli yemekleri, tatiline heyecan katmak isteyenler için casinoları ile inanılmaz bir cennettir.
Kıbrıs turizmi hakkinda daha detaylı bilgi almak ve sizi de bilgilendirmek icin, tam da Kıbrıs Barış Harekatı yıldönümünde, Kıbrıs Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunc ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdim.
Biraz kendinizden bahseder misiniz lütfen?
10 mayıs 1975 doğumluyum. Ortaokul ve liseyi Kıbrıs’ta okudum. Ankara Bilkent Üniversitesi Turizm Bölümü’nden mezun olduktan sonra Surrey Üniversitesi’nde servis pazarlaması üzerine yüksek lisans yaptım. Kıbrıs’ta bir üniversitede uzun yıllar öğretim görevlisi olarak çalıştım. Bunun dışında kendime ait kafe ve restorantım var. Hizmet sektörü çalışmalarımın dışında köse yazarlığı da yapıyordum. Son bir yıldır da Başbakan Yardımcılığı, turizm, kültür, gençlik ve çevre bakanlığı müsteşarlığı görevini üstleniyorum.
20 Temmuz’un sizin için anlamı nedir?
20 Temmuz hepimiz için çok önemlidir. Yeniden doğuş, yeniden başlangıç diyebiliriz. 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. 1963’te rumların yarattığı sıkıntılar ve sorunlardan dolayı o cumhuriyet son buldu. 1963-1974 arasında biz adada çok büyük sıkıntılar çektik, büyük göçler, katliamlar oldu, Türkleri adadan atmak istediler. 20 Temmuz 1974 te Türkiye’nin mutlu barış harekatı ile özgürlüğümüze kavuştuk. Türk halkı için, hepimiz için çok önemli bir tarih 20 Temmuz.
Kıbrıs’ta turizm hangi noktada? Gelirinizin kaçta kaçını turizmden elde ediyorsunuz?
2019’da net turizm gelirimiz 960 milyon dolardı. Net cari açığımızın %63 unu oluşturuyordu. Bununla birlikte, eğitim sektöründen sağladığımız kar, cari açığımızın %30 una denk geliyordu. Esasında, buradaki üniversiteleri de eğitim turizmi olarak düşünebilirsiniz. Öğrenciler, yılın 10 ayı adada yaşıyorlar ve sürekli tüketiyorlar. Turizm ve eğitim turizmi bizim ayakta kalmamızın en önemli nedeni. 2020 ve 2021 yılında pandemiden dolayı çok sıkıntı çektik. 2022 yılı ise çok iyi başladı, söyle söyleyebilirim, 2019 ve 2022 nın mayıs aylarını karşılaştırmadığımızda neredeyse otel doluluk oranlarında 2019 u yakaladık, Haziran ayında ise 2019’u bile gectik. Önümüzdeki Temmuz, Ağustos ve Eylül’u de düşünürsek muhtemelen 2019’u bile geçeceğiz gibi görünüyor.Turizm açısından her yıl daha iyiye gitmek istiyoruz, bu cari açığın kapanması açısından, bizim için çok önemli bir destek olacak. 2020 ve 2021 yılında kamu maliyetleri konusunda çok büyük sıkıntı çektik, memur maaşlarının ödenmesi, emekli maaş ödemesi zor oldu. Pandemi döneminde hizmet sektöründe çalışan yaklasık 30.000 kişi adadan ayrıldı.
Turizm sektörümüz lokomotif sektör ama düzenlenmesi, geliştirilmesi, aynı zamanda gelişen dünyaya da ayak uydurması gereken bir sektör. Kıbrıs dendiğinde akla ne geldiğini araştırmak için İstanbul’da anket yaptık. Halkın %90 u, deniz, kum, güneş, casino olarak adlandırdı. Fakat adamızda kültür, tarihi eserler, gastronomi, dalış, dağcılık, yürüyüş parkurlarımız var.
Turizm açısından baktığımızda sıkıntı su, 960 milyon dolarlık büyük bir turizm pastası var ama bu turizm pastası herşey dahil sistemin yoğun olduğundan, casino turizm algısının ön planda olduğundan dolayı toplumun geneline yayılamıyor. Devlet calışanlardan, otellerden, ithal edilen mallardan vergi alıyor fakat toplum bunu tam olarak hissedemiyor. Bunun da iki sebebi var. Birincisi, içine kapalı herşey dahil sisteminden dolayı, turistin çok bir araya geldiği bir turizm sistemimiz yok. İkincisi de, maalesef hizmet sektöründe çalışan nüfusun yaklaşık %80 i yurtdışından gelen hatta 3. dünya ülkelerinden gelen kişiler. Mesela bir turist düşünün, restoranta gitti, orada yerel Kıbrıs yemeklerinden yiyecek ama Kıbrıs yemeklerinin ne olduğunu bilmeyen kişiler tarafından servis edilecek. Bu büyük bir sıkıntı. Toplum olarak biz bu konuda biraz suçluyuz. Kamuya fazla özendirilmiş çocuklar olarak yetiştirildik. Buna şöyle bir örnek verebilirim, 1993 yılında Bilkent turizmi kazandığımda, ailem bana fazla hissettirmedi ama evde adeta bir matem havası vardı. Turizm mi okuyacaksın, turizm de meslek mi diye. Aileler çocuklarını kamuya yönlendiriyor, doktor, avukat, mühendis gibi. Aile yapısı olarak da turizmi daha çok benimsememiz gerekiyor. Turizm pastası genele yayılamadığından dolayı, toplum da turizmin ne kadar önemli olduğunu anlayamadı, kabullenemedi. Bu konuda teşviklerimiz var, toplumun evlatlarının bu sektörde calışmasından onur duyacakları bir hale getirmeye çalışıyoruz.
Diğer taraftan da toplumun bu turizm pastasından daha fazla para kazanmasını sağlamamız gerekiyor. Herşey dahil sistemi ve casino otellere teşvikleri azaltıyoruz. Butik otellere, gastronomi ve kültür turizmine teşvikleri arttırıyoruz. Bunu başarabilirsek tam olarak bir turizm ülkesi olabiliriz.
Turkiye ile turizm konusunda nasıl bir işbirliği icerisindesiniz?
Türkiye turizm konusunda çok önemli bir yerde, Akdeniz’de çok büyük bir pastayı elinde tutuyor ve pazarlama konusunda bize de çok büyük destekleri var. Mesela 2022’nin Ocak ve Şubat aylarında İngiltere’de bizim adımıza, bizimle beraber, Türkiye’nin desteği ile yapılan reklamlar sayesinde 2022’nin başında inanılmaz rezervasyonlar aldık. Tanıtım ve pazarlama çok önemli ve sürdürülebilir olması gerekir, bunlar da para ile olacak şeylerdir. Bunun dışında, know how olarak da biz Türkiye’den destek alıyoruz. Kendilerine ” bize balık vermeyin, balık tutmayı öğretin” diyoruz. Türkiye gerçekten bu konuda çok üst başarılı, tanıtım pazarlama konusunda da çok üst düzeyde. Türkiye ile yakında bir zoom toplantımız var. Hem uçak biletleri konusunda hem de aktivitelerin çesitlendirilmesi konusunda ortak bir noktaya gelebileceğiz gibi görünüyor. Müzeler konusunda da ortak bir çalışmamız var. Türkiye’de müzeler döner sermaye ile işletiliyor, hepsi özellestirilmiş durumda. Gittiğinizde pırıl pırıl müzeler göruyorsunuz, girişte kulaklıklar var, içeride birşeyler yiyip içebileceğiniz, turistik eşyalar alabileceğiniz, ülkeye para kazandırabilecek ve en önemlisi yerli insanların sattığı ürünlerin değerlendirilebileceği mağazalar var. Bu sistemi Kıbrıs’ta uyarlamak istiyoruz ve bu konuda da Türkiye ile işbirliği içerisindeyiz. Bu da üreten insanımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın ürettikleri ürünü satabilmelerini sağlayacak. Bu sisteme geçersek, personel mesai saatlerinden dolayı hantallaşan calışma saatleri daha uzayacak ve daha çok kişinin ziyaret etmesi sağlanabilecek. Dediğim gibi, turizm pastasının, genele yayılması bu şekilde olacak yerli üretim yapan kadınlarımızın, gençlerimizin turizmi daha çok sahiplenmesini sağlayacagız.
Yabanci turist sayısında artış var mı?
Bizim en büyük pazarımız Türkiye. Türkiye’den sonra ise İngiltere ve Almanya geliyor. Bununla birlikte, son zamanlarda Rusya pazarında canlanmalar olmaya basladı. Bunun da sebebi Rusya – Ukrayna savaşı.. Avrupa ve Rum tarafının uyguladığı ambargolar bize pozitif olarak yansımaya başladı. Şu anda siz de biliyorsunuz, uçak bilet fiyatları biraz pahalı, pandemi uçak yakıt fiyatlarının artmasına sebep oldu, sefer sayıları da düştü. Bu konuda THY ile yaptığımız görüşmelerde hem Türkiye hem de Kıbrıs bacağında ödenen vergilerin devlet tarafından subvanse edilmesi çalışması yapılıyor. Tamam cebimizden para çıkacak ama bu sayede de daha çok turist gelecek. Bu konunun daha iyi anlatılıp altının doldurulması gerekiyor.
Son olarak Maraş bölgesi sizce turizme açılır mı?
Maraş konusu çok komplike bir sorun, orada çok büyük yatırımlar yapılması gerekiyor. şu anda bile ufak bir kısmı açıldı, insanlar gidip gezebiliyor.
Bu konu siyasi irade gerektiren bir konu olduğu için çok girmek istemiyorum ama turizm olarak bakınca evet çok önemli, dünyada eşi benzeri olmayan bir yer.
Kum, deniz, güneş artık her yerde var, biz daha farklı ürünler sunmak zorundayız. Maraş bunlardan bir tanesi. Işte bunları pazarlayarak rakiplerimizden bir adım öne çıkabiliriz. Rum tarafı, Akdeniz çanağı bizim için önemli rakipler. Ben Kıbrıs için umutluyum, rakamlar da bizi umutlu olmaya itiyor. Topluma da turizmi sahiplendirirsek önümüz açıktır.
“Seda Altınbilek”