Elvan Ünlütürk / Global bir markanın tepe yöneticisi

 

Jimmy Key, İzmir’de yüksek kaliteye dayalı bir moda markası yaratma arzusuyla 1997 yılında  kuruldu. Elvan Ünlütürk markanın yönetim kurulu başkanı  olarak çalışmalarına devam ediyor. Jimmy Key çalışanlarının ve ülkesinin gurur duyduğu, başarısıyla yurtdışında ve yurtiçinde örnek gösterilecek bir marka olma yolunda ilerliyor. Bugün Türkiye’de 70, yurtdışında franchise ile birlikte 15 mağaza var. Hem yurtiçi hem yurtdışında onlarca pazaryerindeki operasyonlarla Jimmy Key’in 25 ülkede satışları büyüyor. Elvan Ünlütürk’le keyifli bir söyleşi..

Jimmy Key’in yönetim kurulu başkanı olmak nasıl bir duygu? Nasıl bir sorumluluk?

Jimmy Key 1997 yılında kuruldu. Ben 2020 yılı Mart ayından itibaren Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyorum. Bu göreve başlamam pandeminin başlangıcına denk geldi. Dünyanın belirsizliğe düştüğü bir anda bu kadar büyük bir sorumluluk almak beni çok heyecanlandırdı. Aynı zamanda kaygılandırdı. Onlarca uykusuz gecenin, binlerce yanıtı belli olmayan sorunun ardından bugünlere gelmiş olmaktan dolayı çok mutluyum. Şirketimizin son dönemdeki başarısı beni gururlandırıyor.


Sabri Ünlütürk ile iş konusundaki ortak noktalarınız nelerdir, nasıl bir iş planı içerisinde çalışıyorsunuz?

Sabri ile aslında birbirimize çok benziyoruz. İkimiz de titiz, dikkatli, analitik, dakik ve disiplinli insanlarız. 32 yıldan beri evliyiz. Belki de bu süreçte hem birbirimize benzedik, hem de zıtlıklarımızla birbirimizin eksiklerini tamamladık.

Sun Şirketler Grubu içerisinde hep ayrı görevlerde yer aldık. Kurumsallaşmaya önem vermemizin en temel nedenlerinden biri aile şirketi olmamız. Bu nedenle aile içi çatışmaları önlemek, birbirimizin sorumluluk alanlarına girmemek bizim için hep öncelikli oldu. Sorumluluğu alan kişinin işi başarıyla tamamlayabilmesi için gereken alanı hep birbirimize sağlamaya çalıştık.

 İzmir’de başarılı bir iş kadını olarak kentiniz İzmir için neler söylemek ister siniz?

Ben İzmir’i çok seviyorum. Burada doğdum, okudum ve yaşıyorum. Başka bir yere taşınmayı da düşünmedim. Ama İzmir’imizin aslında hak ettiği değeri görmediğini düşünüyorum. Şehrimiz geçen yüzyıllardaki ticaret merkezi olma özelliğini tekrar kazanmalı. Bir turizm cenneti olmaması için hiçbir neden yok. Çeşme yarımadası bile tek başına bu ünvanı almak için yeterli. Kemeraltımız hiçbir yerde olmayan tarihi ve dini bir mirasa sahip. Dünyaya sesimizi duyurmalıyız. Onun için bu coğrafyadaki şirketlere ve iş insanlarına çok görev düştüğünü düşünüyorum.


TÜSİAD’ın önerileri merkezi hükümet tarafından nasıl karşılanıyor, süreç nasıl işliyor? Meslek konunuzda hangi öneriler hayata geçti , hangi öneriler geçmedi?

TÜSİAD sektörel bağımsız bir yaklaşıma sahiptir. Biz Tüsiad’da ekonomi, eğitim, sürdürülebilirlik, dijitalleşme, istihdam gibi çok önemli başlıklar üzerinde çalışıyoruz. Güçlü ve donanımlı sekreteryamız ve paydaşlarımız sayesinde yaptığımız birçok çalışmayı kamu ve kurumlarla paylaşıyoruz. Karşılıklı etki ve dayanışma içinde fikir alışverişinde bulunuyoruz.

Sosyal Kalkınma ve UN Global’da da üst düzey görevleriniz var. Bunlardan söz eder misiniz?

Her iki kurumda da özellikle toplumda cinsiyet eşitliği, eğitim, sürdürülebilirlik, sağlık ve istihdam konularında birçok projede yer aldım. UN Global Compact Birleşmiş Milletlerin bir oluşumu. Şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda kendilerine yol haritası çizmelerine, raporlamalarına ve gelişmelerini takip etmelerine aracılık ediyor.

Kırılgan ve değişken bir ekonomimiz var? Bu konuda neler diyeceksiniz?

Türkiye ne yazık ki tarihi boyunca benzer dönemlerden sık sık geçti. Bunu da aşacağımıza inanıyorum. Türk iş insanları dalgalı suda kaptanlık yapma konusunda oldukça deneyimli. Rüzgarın her zaman tersten esmeyeceğini aklımızda tutarak, maksimum önlem alıp, işlerimizi sürdürmeliyiz.

Dönüşümle 10 kat büyüdük diyorsunuz? Bunu biraz açar mısınız?

Pandemi öncesinde Jimmy Key’de, merkez ofisinde, depo çalışanlarıyla birlikte yalnızca 25 kişi varken bugün 130 merkez çalışanı ve 350 saha çalışanı ile bu sayı 500’e yükseldi. İzmir merkez ofisimize ek olarak İstanbul ofisimizi de hayata geçirdik. Yurtdışı satış ekiplerimiz, tasarım ve tedarik departmanlarımızdan pek çok arkadaşımız İstanbul’daki ofisimizde görev alıyor. Organizasyon yapımızı ideal bir seviyeye getirdik. Departmanları ve direktörlükleri doğru konumlandırmalarla geliştirdik. Tüm birimlerimizde her yıl büyümeye devam edeceğiz.

Jimmy Key olarak son 4 yılda 10 kat büyüdük. 2024 yılı itibariyle 11 ülkeye ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Corporate ve franchise mağazalarımıza ek olarak marketplace ve toptan satış kanallarımızla da yaklaşık 35 ülkede ürünlerimizi satışa sunuyoruz.

Yeni mağaza ve satış kanalı yatırımlarının yanı sıra operasyonel mükemmellik için de yatırımlarımız sürüyor. Bu yılın son çeyreğinde RFID sistemine geçiş yapıyoruz. Bu projeyle merkez depo ve mağazalarımızda 1,1 milyon euroluk bir yatırım gerçekleştiriyoruz. Teknolojiye ve dijitalleşmeye verdiğimiz önemle PLM ve B2B altyapılarına geçişleri başlattık, bu gibi süreç iyileştirme projelerine olan yatırımlarımızın da devam edeceğini söyleyebilirim.

Yurt dışı yatırımlarınızdan söz eder misiniz?

Jimmy Key olarak yurtdışında hızla büyümeye ve yatırımlarımızı gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Doğrudan yatırımla varlık gösterdiğimiz Irak’ta 3 ve Romanya’da 2 mağazamız bulunuyor. Franchise iş birliklerimizle Azerbaycan’da 4, Kıbrıs’ta 1, Suudi Arabistan’da 4, Mısır’da 1 olmak üzere toplam 10 franchise mağazamız var. 2025 sonuna kadar, doğrudan yatırım ve franchise iş birlikleriyle birlikte toplam yurtdışı mağaza sayımızı 40’a çıkarmayı hedefliyoruz.

Bununla birlikte yurtdışında Zalando, Fashiondays, Namshi gibi 10 farklı pazaryerinde varlık gösteriyoruz. Yıl sonuna kadar Amazon ve Otto gibi operasyonların da başlamasıyla sayımız 15’e ulaşacak. Bu pazaryerleriyle Almanya, Hollanda, İtalya, Belçika, Fransa, Dubai, Hong Kong gibi ülkeler de dahil olmak üzere Avrupa ve Asya’da toplam 25 ülkede faaliyet gösteriyor olacağız.

Elvan Ünlütürk yürüyüş yapmaktan çok keyif alıyor. Doğa yürüyüşü için aile ve dostlarıyla pek çok farklı seyahate çıkmış. Doğu Karadeniz, Fethiye Likya Yolu, Batı Gürcistan gibi. Tabii ki harika fotoğraflar da var bu yürüyüşlerden.

Ayrıca doğada vakit geçirmeyi seven insan olarak ailece yaklaşık 25-30 yıldır kayak yapıyor. “Eşim ve abisi birer yelken tutkunu. Bundan birkaç yıl önce ARC organizasyonuyla Atlantik Okyanusu’nu geçmişlerdi. Şimdi benzer rotada yeniden uzun bir yolculuktalar. Yani aynı kayak gibi yelken de ailece keyif aldığımız sporlardan ama sportif tarafından daha çok keyif yönüyle ilgileniyoruz. Tekne bizim için artık yarıştığımız bir yer değil, ailece vakit geçirebildiğimiz, hem eğlenip hem dinlenebildiğimiz bir yer”diyor Ünlütürk..

Kitap tutkunu. Sadece kitap değil okumak.. Makaleler, çevrimiçi haberler, iletişim kanallarından gelen haberler…En son Rutger Bregman kaleminden The Human Kind, A Hopeful History kitabını okumuş. Yakın zamanda izleyip çok beğendiği bir film ise Uma Thurman’ın başrolde olduğu The Killroom !

Erkan Sevinç

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu