Dev Adam
Yeşil dev adam Hulk’u kim bilmez? Öykü kısaca şöyle: Bilim adamı Bruce Banner’ın bir öfke yönetimi problemi vardır. Zeki ama içine kapanık biri olarak eski kız arkadaşı Betty Ross ile yaptığı genetik alanındaki araştırmalara yoğunlaşarak acı verici geçmişinden kaçmaya çalışmaktadır. Anormal bir laboratuvar kazası, Bruce’un içinde engel olamadığı şeytani gücü ortaya çıkarır. Bir anda yeryüzündeki en güçlü varlık haline gelir ve bir süper kahraman olur.
İzmir’de de bir “Dev Adam” var. Aklı fikri İzmir için çalışan.. Devajans’ın patronu Erhan Gölbey.. Adnan Saygun karşısındaki ofisinde keyifli bir sohbet yaptık Gölbey ile.
“Devajans’tan bahsedelim öncelikle”
Devajans, Beşiktaş Kültür Merkezi’nin İzmir temsilcisi. 25. yılımızdayız. Türkiye’nin değişik kentlerinde birçok etkinliğe imza attık. En yeni teknolojileri projelerinde uygulama yeteneğine ve cesaretine sahip, özgün fikirleri ve tasarımları ile markalara yön veren tam bir hizmet ajansıyız. İş ortaklığı yaptığımız markalara; dijital pazarlama alanında farklılık yaratabilecekleri, hedeflerine gerekli analizler ve çözümler ile ulaşabilecekleri en doğru projeleri sunuyoruz. Kurumsal tasarım ve uygulamaları, marka oluşturma, strateji geliştirme, sosyal medya yönetimi ve sosyal medya marketing projeleri, dijital odaklı projeler ve reklam kampanyaları, sanal gerçeklik, mobil uygulama ve interaktif stant çözümleri ile web sitesi tasarım ve geliştirme projeleri başta olmak üzere online ve offline mecrada verdiği hizmetlerle prestij odaklı projeler yürütüyoruz. İzmir’e Dair TV YouTube kanalı ve İzmir’e Dair Haber web gazetemiz var.
“BKM Temsilciliği nasıl başladı?”
Rahmetli ağabeyim Nedim Demirağ bir gün beni odasına çağırdı. “Bak bu Necati Akpınar” dedi. BKM’nin patronu Necati Akpınar ile o gün tanıştık. O gün bugündür BKM’nin bölgedeki bütün işleriyle ben ilgilendim. 1989’dan beri benim ağabeyim oldu ve biz bir aile olduk. Yılmaz Erdoğan’la da o yıllarda tanıştık ve BKM için çok güzel, çok başarılı işler çıkardık. Bu süreçte 4 tane de filmde ufak rollerde oynadım. Demirağ bana demişti ki, “Bir işi yapıyorsan o işi iyi öğreneceksin.” Film platolarında bu nedenle çokça vakit geçirdim, sektörü öğrenmeye çalıştım. Çekimlerde ustalarla bir arada oldum. Ne muazzam sohbetler oldu. Oralarda da İzmir aşkımı şöyle kullandım: İzmir’de film çekmek için Necati ağabeyin kafasının etini yedim sürekli. “Organize İşler” in bir bölümü İzmir’de çekildi. “Düğün Salonu’nun tamamı İzmir’de çekildi. Ata Demirer’in filmlerinin bazı bölümleri İzmir’de çekildi. İzmir en iyi doğal platolardan biri. O yüzden İzmir’de olan birçok kuruluş film sektörüne destek vermeli. Yapılabilecek çok proje var. Amazonlar ile ilgili bir film çekildi mi? Efelerle ilgili bir film çekildi mi? İzmir’den binlerce kıymetli öykü çıkar. Sektör desteklenirse buradan çıkmaz valla.
“BKM yöneticileri Beşiktaşlı, sen Galatasaraylısın. Sorun oluyor mu?”
Aramızda Fenerliler de var. Onlara karşı güç birliği içindeyiz. Centilmence rekabetimiz sürüyor.
“İzmir aşkı bir başka”
Öyle. Ben iyi eğitimli bir sülalede doğmanın avantajını yaşamış biriyim. Anneannemin babası İstiklal Mahkemeleri hakimi. Rahmetli dayımız Cerrahpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü kurucu hocalarından. Rahmetli annem de öyle okumuş kadın. Üniversite mezunu. Bizim evde karne aldığımızda, hastalandığımızda ya da yaş günlerimizde, özel günlerde hediye olarak kitap alınırdı. Bu hediyeler yaşadığımız kenti ve dünyayı iyi tanımamızı sağladı. Bir şansım da İzmir’in örnek okullarında tahsil yapmam oldu. Necatibey İlkokulu, Güzelyalı Ortaokulu ve Atatürk Lisesi. İyi hocalardan kentimizi ve dünyamızı sevmeyi öğrendik.
Uzun bir süre İzmir’de basketbol oynadım ve milli hakemlik yaptım ve bu süreçte birçok önemli insanla tanıştım.
Kentin tarihçesine merak sardım. Hala bu kentin tarihçesi tam olarak bilinmiyor. Agorada devam eden kazılar, Bayraklı ’da Ekrem Akurgal rahmetli hocamızın yürüttüğü çalışmalar, Yeşilova’daki höyük çok önemli. Kentin havasını kokladın mı, suyunu içtin mi zaten âşık oluyorsun. Dünyada 72 ülke gezdim. Anadolu’nun her yerini gezdim. Ama burası bir başka. İzmir benim için en güzel yer. İlla İzmir.
Ama bir konu var ki söylemek lazım. İzmir iş imkanları olarak zor bir şehir. Çok sevdiğim rahmetli ağabeyim Hamdi Türkmen’e şöyle dert yanardım: İzmir’de yapamadık, İstanbul’da 15 yıl boyunca Eczacılık Fuarı yapmıştık. “Hamdi abi,” dedim, “İstanbullu gibi çalışıp İzmirli gibi yemek lazım.” Onu röportaja başlık yapınca İzmir’de beni linç ettiler. “Ne demek istiyorsun sen” diye.
Eğer bir kent hizmet sektörüne, kültüre, sanata, medyasına değer vermiyorsa o kent gelişemiyor. Bursa’da yerel medya İzmir’den daha güçlü mesela. Oysa yerel medya demokrasidir. Yerel medya çok sesliliktir. Yerel medya kültürdür. İzmir’de uzun bir süre ulusal bir TV kanalı yoktu. Bugüne kadar onlarca deneme oldu, yürümedi. İzmir maalesef yerel medyasına destek vermiyor. Yerel medya olmazsa o şehir güçsüz olur. Destek gördüğümüz sürece İzmir medyası büyür, medyası büyürse, İzmir şehir olarak büyür. Bizim Mesut Sancak Bey gibi adamlara ihtiyacımız var. Yanında da Ünal Ersözlü gibi adam gibi adam var.
Pandemi dönemi 12 büyük İzmirli şirkete dijitalleşme seminerleri verdim. Niye İzmir ajansları ile çalışmaları konusunda. Ne oldu? Yine işleri İstanbul’a verdiler. İzmir’de o kadar kongre şirketi, reklam ajansı, hizmet sektöründe çok kıymetli arkadaşlarım varken yine İstanbul’a iş veriliyor. Oysaki biz İzmirliler tüm Türkiye’de kongreler, fuarlar, organizasyonlar yapıyoruz. Bu bir şaka olmalı?
“Gönüllülük esaslı işler de yapıyorsunuz, nasıl gidiyor?”
Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği’ne 25 yıldır gönüllülükle ve mutlulukla destek veriyoruz. Rahmetli Tülay Aktaş’la başlayan bir süreç. STK’lar konusunda başöğretmenimiz Avukat Neşecan Hürtürk. Türkiye’nin en büyük sivil toplum platformu. Özellikle yeni seçilen yerel yönetimler bu platforma lütfen sahip çıksınlar. İzmir’de sivil toplum örgütleri önemli bir konu. Birçok ilde STK çalıştayları düzenledik, insanlara dokunduk. Dokunmaya devam ediyoruz.
“Aşkların en büyüğü Mustafa Kemal aşkı. Atatürk Kitaplığı’ndan söz edelim mi?”
Atatürk Lisesi’nde okurken Atatürk’e dair fotoğraflar, kitaplar ve belgeler toplamaya başladım. Daha sonraları birçok ilde Atatürk fotoğraflarıyla, kitaplarıyla sergi ve söyleşiler yaptım. Hatta yıllar sonra okuduğum lisede bir kitaplık kurdum. Bugün orada Erhan Gölbey Atatürk Kitaplığı var. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını anlamak toparlanmamızın ilk yolu. Yeni nesillere en doğru şekilde anlatılmalı Atatürk. Atatürk sadece ülkemizi düşmanlardan kurtaran bir komutan değil. Bir felsefe, düşün adamı, gerçek bir lider ve devlet adamı. Dünyanın çeşitli yerlerinde Atatürk heykelleri, parkları, müzeleri var. Çocuklarımızı onu okuyan, anlayan çocuklar haline getirmeliyiz. Yine Atatürk Lisesi’nden mezun Atatürk araştırmacısı Ahmet Güler ağabeyim ile yeni bir projeye başladık. İzmir’de bir Atatürk kitaplığı kuruyoruz. Şu anda 1200 kitap toplandı. Çalışmalarımız sürüyor. İzmir’de Atatürk kitabına sahip olan herkesten kitaplarını, belgelerini, fotoğraflarını kitaplığımıza bağışlamalarını bekliyoruz. Ata’mıza yakışır bir kitaplık oluşturacağız.
“Ve bir özel soru… Eşinle nasıl tanıştın?”
Yaşım ermiş kemale. Bana bütün arkadaşlarım ne zaman evleneceksin diye soruyorlardı. Bir gün dedim ki bulun evleneyim. Bir yemeğe davet ettiler, orada gördüm eşimi ve karar verdim. Evlendik. Eşim öğretim üyesi olduğu için çok şanslıyım. Tüm aile sürekli eğitim alıyoruz. Ondan hep bir şeyler öğreniyoruz. Kızım, oğlum, köpeğimiz ve 4 kedimizle sürekli hocamızın eğitimindeyiz.
Erkan Sevinç