Bir asgari ücret hikayesi
Bir kış sabahıydı. Rüzgâr, İstanbul’un sokaklarında dolanıyor, eski binaların pencerelerinden içeri girerek insanları uykusundan uyandırıyordu.
Ali, küçük bir odada, masasının başında oturmuş bir kâğıt parçasına dalgınca bakıyordu. Üzerinde rakamlar yazıyordu: 22.104 lira.
Yeni yılda alacağı maaştı bu. Kendi hayatını ve hayallerini, bu kâğıttaki sayılarla kıyaslamaktan alıkoyamıyordu.
Gözlerini kaldırdı, duvardaki haritaya baktı. Avrupa’nın yeşil ve maviyle işaretlenmiş sınırları ona masalsı bir dünya gibi geliyordu.
“Acaba Lüksemburg’da asgari ücret ne kadar?” diye düşündü. Masanın üzerinde açık duran bilgisayarda birkaç arama yaptı. 2.571 Euro. Ali’nin içi burkuldu. Bir insanın emeği gerçekten bu kadar mı farklı değerlenebilirdi?
Sonra Fransa’ya kaydı gözleri. Paris sokaklarını hayal etti. Belki bir fırında kruvasan pişiren bir işçinin elinde aynı hamur, Türkiye’dekinden çok daha fazlasını kazandırıyordu. Orada asgari ücret 1.767 Euro idi. Ali’nin cebindeki paraya çevirdiğinde, onun neredeyse üç katıydı. Oysa o da sabahın ilk ışıklarından gecenin karanlığına kadar çalışıyordu.
Ali, hayatını bu kâğıdın üzerindeki rakamlara sığdırmak istemediğini fark etti. Ama gerçekler kaçınılmazdı. Türkiye’nin ekonomisi, Avrupa’nın parlak şehirlerinin gerisinde kalmıştı. Komşu ülke Yunanistan bile, ekonomik krizlerden geçmiş olmasına rağmen 910 Euro ödüyordu işçisine. O rakam bile Ali’nin hayallerinin üstündeydi.
Pencereden dışarı baktı.
Dışarda sulu kar yağmaya başlamıştı. Sokaktan geçen yaşlı bir simitçi, omzundaki tepsiyle ağır ağır yürüyordu. Ali, bu yaşlı adamın da aynı kâğıt parçasındaki rakamlara mahkûm olduğunu düşündü. “Peki ya adalet?” diye mırıldandı kendi kendine.
Yaşlı simitçi yavaş yavaş uzaklaşırken, karşıdan bir grup işçi tulumlu insan şarkılar söyleyerek geliyordu.
Ali şaşırmıştı. Bu asgari ücrete işçiler nasıl sevinir?
“Hayrola arkadaşlar” diye seslendi, “zammı beğendiniz herhalde?”
İşçilerin tulumlarının üzerinde “Hitachi Energy” yazıyordu.
Aralarından işçi temsilcisi Kerem Ali’ye cevap verdi.;
“Bize kimse zam vermedi. Biz onu emekten gelen gücümüzle direnerek aldık. 20 gündür grevdeydik. Bu sabah işveren istediğimiz yüzde 85 zammı vermek zorunda kaldı. Çünkü şikayetle, serzenişle hak verilmiyor, direne direne alınıyor!”
Sedat Kaya