Başlangıcın sonu
Evet başlangıcın sonuna geldi Beşiktaş…
Başlangıcı ise Ahmet Nur Çebi’nin 2. döneminde teknik direktör olarak Şenol Güneş’i başa geçirmesiydi. Kulüp hoca ararken hemen otel çıkışında medyaya “Başkanla görüştük, yarın açıklama yapılır” diyerek emrivakiyle bu görevi almıştı bir bakıma. Çok önceden, sanki düğmeye basılmış gibi, medya ağababalarının desteği ile sosyal medyada geniş bir kampanya açılmıştı zaten. “Bu takımı uçurur” nidaları arasında yeni ve çağdaş bir anlayışla oluşturulmaya çalışılan takımın başına “kurtarıcı” pozlarıyla geldi Güneş.
GERİYE DÖNÜŞ
Güneş hem yönetemeyeceğini düşündüğü Redmond, Saiss, Masuaku gibi oyunculara hem de yeni yönetim tarzına karşı tavrını daha ilk günden itibaren göstermekten çekinmedi. Sergen Yalçın’la başlayan, Ismael’le devam eden yapılanma süreci de sona erdi böylece. Sonrası fiyasko transferler ve uyumsuz, koşmayan bir takım. Geleceği inşa etmek yerine günü kurtarma derdinde bir Beşiktaş. Bilgisiz ve vizyonsuzların elinde dümeni kırık bir gemi. O andan itibaren Güneş’in önceki son yılını ve Fikret Orman yönetiminin sonunu düşünerek uyarılarımı defalarca yazdım bu sayfalarda. Çünkü Güneş hiçbir zaman takım yaratabilecek bir teknik direktör olmadı. Hazır takımları aldı. Bu onun özelliği. En önemlisi, denk bütçeli, maaşların ödendiği, ustalarla gençlerin harmanlandığı, uyumlu ve geleceği olan bir takım kurma yoluna girmiş bir kulübü ileri götürecek yapıda değil. Sonuç büyük bir U dönüş olacaktı. Belki de hâkim sistem ve medya bunu istiyordu.
DURUM DAHA DA ZOR
Maalesef şimdi bu büyük U dönüşün sonuna, Çebi’nin yönetimi ve takımı enkaz olarak aldığı noktaya geldik. Alternatif planlar yok, teknik direktör seçimi için belirlenmiş bir profil yok. Aracıların bir şekilde takıma soktuğu verimsiz futbolcuların pahalı ve uzun süreli sözleşmeleri var. Şişmiş bir kadro var. Kimsenin değer vermediği bir altyapı var. Hep yazdım. Beşiktaş, şimdi “en çok kayırılan kulüpler” oldukları açıkça görünen Fenerbahçe ve Galatasaray’ı kopya etmeye çalıştıkça hep krize girdi. Ne zaman 1940’larda, 60’larda ve Üstünkaya-Seba dönemlerinde, 100. yılda, “Feda Dönemi”nde kendi yolunda ısrarlı ve kararlı yürüdü tarihi başarılar kazandı. Çebi döneminin başında da futbolda 4 kupalı bir erken başarı geldi örneğin…
Şimdi “Beşiktaş DNA”sından söz ediyor herkes ama ne olduğunu söylemiyor. Ya da bu yola girildiğinde sabır göstermiyor, destek olmuyor…
Şimdi yeni bir seçim öncesinde Beşiktaş’ın, kendi kimliğinin 2020’lerin dünyasındaki karşılığı olacak bir yönetim ve takım anlayışına ihtiyacı var. Ve bunu kararlılıkla uygulayacak bilgi, deneyim ve cesarete sahip başkan ve yöneticilere.
Gülengül Altınsay