Senin evin yok mu?
Yine hastanedeydim. Mr çekmek zorundalar, kaçarı yok. Randevu verdiler. Akşam arkadaşımla konuştuk. Dedim ki : Bu kez çekimi başarırsam Dilber gibi dans ede ede çıkacağım hastaneden..
Bir Dilber fırtınası esiyor. Dilber çok genç ve çok güzel bir pavyon kadını. İstanbul’da bir pavyonda Angara havaları ile oynuyor, kons da yapıyor. Yani içki masalarının ucuz mezesi. Dizide öyle bir algı yaratıldı ki sanırsınız pavyonlar gerçekten müzikhol. Kızlar oynayarak para kazanıyorlar.
Seneler önce.. Adı Fethiye. Çok genç bir kadın. Çocuk sayılacak yaşta evlenmiş. Eşi şoför, bir de evladı olmuş ayrılmış. Erkek bir bebek. Annesi de var akça pakça kilolu alımlı bir kadın. Bir de sarı benizli, sarı saçlı çok zayıf bir erkek kardeşi.. Annemler bahçeye gittiler evde yalnızım. Bebek hastalanmış, hastaneye gidecek parası yok. Benden para istedi ,o zamanlar ancak evde yemek alacak kadar param var, versem de işini görmeyecek. Alt caddedeki esnaftan istemiş sanırım… Bangır bangır bağıran ağlayan bir kadın sesi inletti sokağı. ”İstediğini verseydim şimdi hastane parası değil kucağım para dolardı ” .Kısa kaldılar bizim sokakta. O kısa zamanda birkaç kürklü alımlı kadın gelmeye başladı evlerine. Önce Fethiye’nin kırık olan ön dişi yaptırıldı, sonra uzun saçları sapsarı oldu. Hani pavyon sarısı denen sarılardan. Bu arada çocuğuna hastane parası vermeyen esnaf da fileleri doldura doldura eve gelip gitmeye başladı. Bebek çok zayıf, ama öyle böyle değil bir deri bir kemik. Bakımsızlıktan öldü. Artık Fethiye’nin adı da değişmişti.
Yaz sıcakları geldi. Yine eski İzmir gelenekleri, insanlar sokaktalar. Kimi kapısının önüne birkaç sandalye atar, kimi evinin merdivenlerine bir şilte koyar oturur. O gece Fethiye henüz işe gitmemişti. Sordum “Pavyon nasıl bir yer ? Sen orada ne yapıyorsun ?.” Cahil kız, en fazla ilkokul diploması var. İçtenlikle cevap verdi. ” Erkekler geliyor, masasında oturuyoruz. Ne kadar içki içirirsek o kadar para. Ben önce içmiyordum, gazoz gibi alkolsüz içki geliyordu ama baktım ayık kafa ile olmuyor. Şimdi ben de içiyorum. Sonrasını da sorma iyi mi !”
Bir de ablası vardı sonradan öğrendim. Abla babası yaşında bir adamla evli. Nikahı da var. Arada eve uğruyor, annesi yanına zeytinyağı vs koyuyor o da evine götürüyor. Ablasının eşi kınıyor kayınvalidesini, nasıl kınamaksa evden gelen etleri, yağları almaya hiç utanmıyor…
Fethiye Alev olduğu ilk zamanlar bizim sokakta idi. Sonra apartmana taşındılar. Bir senede sanki 5 yaş yaşlandı. Sonrasını bilmiyorum. Aklımda kalan dedikleri , bir masa zengin ağzı salyalı erkekler ve de onların masasında ellerinde içki ” en kötü günümüz böyle olsun kocacım” diyen kadınlar. .
Dilber elbiselerini internetten satışa çıkarmışlar yok satmış. Dilber dansı için dans okullarında pavyon dansı dersleri verilmeye başlamış. Müşterisi de çokmuş. Dilberi oynayan sanatçının dizi başına aldığı ücret de yükselmiş. Bir pavyon algısı.
Didem Aslan Yılmaz da 18 yaşında tavırları, şivesi ile gerçek bir Angaralı kız var. Yaşı 18. Kendine göre çok büyümüş. Evden kaçmış, sığındığı kişi iddialara göre pavyonlara kız düşüren biri. Madde işlerine de bulaşmış gibi duruyor. Kız annesini beğenmiyor, anne köylü kadını. Şalvarı yeleği ile ekranlarda. Babası çoban, babasından gördüğü gibi yaşıyor. Evde şiddet var ama bir mutfak yok. Çeşme de yok içeride.
Kız zeki bir kız, spor da yapmış ama anlaşılan o ki evdeki şiddet ve yoksulluk bir yanda, pavyonun ışıltılı dünyası diye reklam edilen o karanlık dünya diğer yanda. Eskiden gündüz kuşağı proğramları izlemezdim. Şimdi izler oldum. Duygu’yu kurtulacak mı diyorum ? Hani o bilinen denizyıldızları hikayesi gibi, bir denizyıldızını yaşatmak da çok önemli…Cumartesi sabahı mr çekimim var. Ağrılarım olduğu için yüzüstü yatamıyorum. Bu nedenle geçen hafta MR çekilemedi. Eğer çekilirse Dilber gibi dans ede ede çıkacağım dedim ya hastaneden ! Önce kendimden özür diliyorum.
Sonra da pavyon batağına düşen/ düşürülen kadınlardan . Yüzlerine kezzap atılanlardan ,yaldızlı dünyaya kananlardan, adları Alev olan, Burçak olan, Dilber olan Hatice’lerden, Ayşe’ler’den Fatma’lardan. İsimsiz binlerce kadından, et pazarına malzeme yapılanlardan, dayak yiyenlerden, maddeye alıştırılanlardan ve de düzenin azgın çarkları arasında ezilen kadınlardan. Bir yerlerde ölüsü bulunan kadınlardan, çocuğuna hastane parası bulamayanlardan…
Özür dilerim..İnsanlığımızı unuttuğumuz için özür dilerim.
Nadide Apaydın Akbulut