Mitoloji günümüze ne söylüyor?

Direktörlüğünü Gülşah Elikbank’ın yaptığı Uluslararası Mitoloji Festivali’nin 3.sü sürüyor.

Festival nedeniyle hazırlanan Gökmen Küçüktaşdemir’in öncülüğünde hazırlanan kitap “Mitoloji Günümüze Ne Söylüyor?” ücretsiz olarak izleyicilere dağıtılıyor. Bu yıl bana da görevler verildi. 3 söyleşinin moderatörlüğünü üstlendim. Söyleşilerde ilk dikkatimi çeken izleyici kitlesinin ilgi alakası ile kültür merkezi salonlarının doluluğuydu. Çok sayıda film festivalinde önemli söyleşiler ve ilk kez sergilenen filmler olmasına karşın izleyici sayısının parmakla sayılabilir olmasına şahidim.

Gökçe Kurt’un anlatımı zaten bir sunum değil salondakilerle görüş ve düşüncelerin paylaşılmasıydı. Mitoloji ve çocukluk ilişkisi ancak bu kadar güzel ortaya konabilirdi.

İstanbul’dan ayağının tozuyla sahneye çıkan Gülçin Önel’le “Animanın derinlikleri”ne gittik. Söyleşi sonrası bir Alman filmini izledik ki,abartmıyorum Undine son yıllarda izlediğim en çarpıcı aşk öyküsüydü.

İtalyan Kültür Merkezi’ndeki söyleşi unutulmazlar arasına girdi bile. Homeros’un İzmirli olduğunun bir kez daha vurgulandığı Prof.Dr.Akın Ersoy ve Rıdvan Gölcük’ün keyifli sohbetini Gölcük’ün senaryosunu yazdığı Histroy filmini izlemek için istemeye istemeye sonlandırmak sorunda kaldım.

5 kentte düzenlenen 3. Uluslararası Mitoloji Festivali’nin İzmir ayağının son akşamı Konak Pier Cinemaksimum’da 100 yıl öncesinden bir İsveç yapımı “Gunnar Hedes Saga” yı Yojuliet canlı performanlarıyla günümüze taşıdılar.

Julia Sandwall ve Yohanna Eek Björnulfson’la konser sonrası bir araya geldik..YoJuliet’in yolculuğu, İsveç’in Småland ormanlarındaki küçük bir kulübede başlamış. Bugün keman, perküsyon, vokaller ve elektronik unsurlarla kurdukları düşsel ses evreniyle Avrupa’nın önemli sahnelerinde yer alıyorlar. Sessiz sinema geleneğini yenilikçi bir yaklaşımla buluşturan ikiliye İzmir’i ve izleyiciyi nasıl bulduklarını sordum. “Tek kelimeyle fantastik” dediler.. Ve birkaç soru daha..

“YoJuliet’in müziği bir orman kulübesinde doğdu, şimdi ise antik şehirlerde yankılanıyor. Bu yolculuğa dönüp baktığınızda, müziğinizde hâlâ aynı deneysel ruhu hissediyor musunuz?”

“Evet, inanılmaz bir şey bu! Müziğimizin Türkiye’ye ulaşması bizi büyülüyor. Deneysel ruhumuz hâlâ çok canlı .. Çalıyoruz, keşfediyoruz ve elimizden geldiğince birçok müzikal kuralını yıkmaya çalışıyoruz. Bizler ses, yaylılar ve perküsyonla düşsel ses manzaraları yaratan İsveçli deneysel bir film müziği ikilisiyiz.”

“Döngüler, vokaller ve enstrümanlarla adeta bir müzikal evren kuruyorsunuz. Dinleyici bu evrende nasıl bir duygusal yolculuğa çıkmalı?”

“Onların kahkahalarının ve gözyaşlarının, korku ve sevginin aynı yolculuğun parçaları olduğu bir duygu hız trenine binmelerini isteriz. Müziğimiz hem kırılgan hem güçlü, hem yumuşak hem yoğun bir deneyim sunuyor. Farklı geleneklerden enstrümanları bir araya getirmeyi seviyoruz.. Kemandan Brezilya surdolarına, tren seslerinden kürekle kazma seslerine kadar… Her sesin yeni bir duygu uyandırmasını amaçlıyoruz.”

“Sessiz filme canlı müzik eşlik etmek neredeyse bir ritüel gibi. Sizce günümüz gençleri bu deneyimi neden bu kadar ilgi çekici buluyor?”

“Evet, gerçekten öyle. Genç bir izleyiciye ulaşabildiğimizde bizi çok mutlu ediyor. Siyah-beyaz, yavaş sessiz filmin bugünün sürekli tıklama ve kaydırma temposundan tamamen farklı bir yanı var. Ayrıca yeni müzikle 100 yıllık bir filmin birleşmesinden doğan “zaman yolculuğu” da büyüleyici. Belki de sessiz film içimizde bir şeyleri uyandırıyor; sakin, durağan ve bağlı kalmamız gereken bir şeyi.”

“Besteci olarak özgün film müzikleri de yazıyorsunuz. Güncel filmler için beste yapmakla sessiz klasiklere yeniden müzik yazmak arasındaki farklar neler?”

“Sessiz bir filmle çalışmak biraz rüyamsı bir şeye adım atmak gibi. Uzak bir şeye kısa bir süreliğine dokunma izni veriliyor. Sessiz filmlerde karakterlere ulaşmak biraz daha uzun sürüyor. Ama aynı zamanda film müziği yazmayı öğrenmek için dünyanın en iyi okulu.”

YoJuliet dün Tralles Antik Kenti’nde sahne aldı. 3.Uluslararası Mitolojik Film Festivali için bugün Manisa’dayız. Son sözler Gülşah Elikbank’tan..

“Sloganımız insanlığın ortak hikayesi..Mitoloji anlatılıp bitirilecek bir hikaye değil. Devam eden,süren,etkileyen,dönüştüren canlı bir hikaye..Bu canlılık yeni dönemi, günümüzü ,değişen çağı anlamak için de güçlü bir anahtar. Peki bizler bu anahtarın açtığı kapıya yönelecek cesarete sahip miyiz? Festivalimiz işte o kapıyı açmaya davet ediyor izleyicileri..”

Erkan Sevinç

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu