Göksu ile “Zincir” üzerine..
Alternatif müzik alanında kendi şarkısını yapan kadın müzisyenler bağlamında Ankara’dan da pek çok başarılı isim bizlerle buluşmaya devam ediyor. Bu isimlerden birisi de, solo tekli veya ortak çalışmalarıyla dikkat çeken Göksu oldu. Kreşendo’nun “Benim Şehrim Benim Sesim” projesi kapsamında kendi prodüksiyonunu yaptığı “Sığamam” ile halen ilgi görmeye devam eden Göksu, geçtiğimiz haftalarda kendi eseri yeni teklisi “Zincir”i Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Göksu (Unur) ile müzik yolculuğunu, yeni teklisi ”Zincir”i ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “En Azından”a kadar neler yaptınız?
Şarkı yazmaya lise döneminde başladım ama öncesinde okul korolarında ve gruplarında yer alıyordum ve boş zamanlarımı gitar ve piyano çalarak geçiriyordum. Enstrümanla çalıp söylemek beni beste yapmaya itti.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Düzenlemeyi ve yapımı Pulsar Records olarak yapımı üstlenen Kemal Çalıkoğlu ile yollarınız nasıl kesişti? “En Azından” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
En azından, bestelediğim ilk şarkılardan biriydi o yüzden ilk onunla yola başlamak istedim. Pulsar Records’la arkadaşım Ulaş Çınar Çelik sayesinde yollarımız kesişti. Onlar da Kemal ile müzik prodüksiyonuna yeni başlamışlardı, birlikte olmuş olduk. Hala en sevdiği şarkımın “En Azından” olduğunu söyleyen dinleyiciler var, bunu duymak mutlu ediyor.
İkinci tekliniz Çalıkoğlu düzenlemesi “Gri Şehir”den söz edelim..
“Gri Şehir”daha çok Ankara’yı anlatan bir şarkı olduğu için daha küçük bir kitleye hitap ediyor ama doğma büyüme burada yaşayan benim gibi dinleyicilerden güzel dönüşler aldım, şarkıyla aramızda da duygusal bir bağ oluştu.
Üçüncü tekliniz Ediz Aksay ile “Kum Taneleri” oldu. Ediz ile nasıl bir araya geldiniz?
Ediz’le aslında bir dinleyicisi olarak tanıştım. “Dört Boyutlu Ev “ şarkısını dinledikten sonra prodüksiyonu çok hoşuma gitti ve iletişime geçtik. Bestelerimden birkaçının üzerinde çalıştık ve “Kum Taneleri” ortaya çıktı.
Sonra “Nefes” teklisi geldi. Kayra Çandar ile yollarınız nasıl kesişti?
Ediz’le buluştuğumuz bir stüdyo session’una Karya da dahil oldu, rapte iyi bir dinleyiciyimdir ve o dönemlerde hoşuma giden U.K. Garage tarzında bir beat hazırladık. Rap düeti yapmak farklı bir deneyim oldu.
Gri Şehir’e bir akustik versiyon yapmaya nasıl karar verdiniz?
Gri Şehir, gitarla yazdığım bir şarkıydı. Yayınlanan versiyonu ilk haline göre kalabalık bir düzenlemeye sahip. Bir de sakin bir tarzda dinleyicilerle buluşturmak istedik.
Bir dönem de Sofar’a katıldınız..
Sofar her zaman çok hoşuma giden bir konseptti ve Ankara’da da gerçekleştiğini görünce hiç düşünmeden başvurmak istedim. Pop-up bilinmeyen sanatçıların konserine gitmek harika bir konsept.
Kreşendo’nun “Benim Şehrim Benim Sesim” projesine katılma süreciniz nasıl gelişti? Buradaki tecrübelerinizi nasıl özetlersiniz? Proje kapsamındaki şarkınız Sığamam’ın oluşum sürecini anlatır mısınız? Bu bağlamda hem Ankara seslerini kaydedip hem de kendi müzik prodüksiyonunuzu yapmak sizin için nasıl bir duygu oldu?
Benim Şehrim Benim Sesim müzisyenlerin görünürlüğünü destekleyen harika bir projeydi. Proje albümü için Sığamam’ı üretirken çoğunlukla kendimle baş başa kalmak çok öğreticiydi. Şarkılarımın Söz-Müzik kısmında hep vardım ama prodüksiyona da adım atmak özgüvenimi arttırdı. Sığamam için genel tarzımdan biraz daha farklı ama enerjisinin çok yüksek olduğu dönüşlerini aldım.
Blakhol ile yaptığınız “Daha”nın oluşum süreci nasıl gelişti?
Blackhol ile Sofar Ankara aracılığıyla tanıştım. Onlar da Ankara’nın en iyi elektronik müzik gruplarından biri. Stüdyoda vakit geçirince ortak bir şarkı yapmak istedik.
Yeni tekliniz “Zincir” de Yamaç Yeşil ile çalıştınız.
Zincir’de ilk defa prodüksiyon ve beste kısmını birlikte ilerlettim. Yamaç da Ankara’da işlerini beğendiğim “Kalabalıklar” grubunda yer alıyordu ve prodüksiyonla ilgileniyordu. Soundunu beğendiğim için birlikte çalışmak istedim.
Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
Ediz Aksay ile yaptığımız demo projeler aracılığıyla bana ulaştılar.
“Zincir “ ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Genel olarak herkes şarkının pozitif hissiyatına kapılmış, artık Zincir gibi daha pop tarzda şarkılar yapmamı söyleyenler oldu.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Kendimi uzun süredir tek bir tarzda tanımlamakta zorlanıyorum. Rock da dinliyorum.Pop da, Jazz da , Indie de. Bu yüzden yaptığım müzikler de hepsinin karması bir işe dönüşüyor ve bunu da Alternatif Müzik diyerek genelleyebiliriz.
“Zincir”den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
Tabii ki var. Sürekli yeni besteler yapıp, prodüksiyonda ve enstrümanlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Göksu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Zincir”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Emre Siyahoğlu