Eurovision 2025 in ardından

Sevgili dostum Erkan, “Haydi bu yıl Eurovision Şarkı Yarışması’nı sen yaz” deyince, önce bozuldum, hatta kızdım. Yıllardır herkese, “Bu bir Müzik Yarışması değil, EBU’nun link kontrol aracı” diye söz ettiğimi hatırladım. Ama yine de “3 gecelik serüveni izleyeyim ve sizlerle görüşlerimi paylaşayım” dedim.

2025 Eurovision Şarkı Yarışması geçen yıl İsviçre’li Nemo’nun “Code” adlı parçasıyla kazanması nedeniyle Basel’da yapıldı. 13 ve 15 Mayıs geceleri katılımcı 37 ülkeden 26 finalist yarıştı. Bu ülkelere (nedense!) 6 doğrudan finalist olarak kabul edilen ülke eklendi ve final 17 Mayıs Cumartesi gecesi Basel’ın 12,400 kişilik ünlü St. Jacobshalle’de gerçekleşti.

Florian Weider’in olağanüstü sahne ve ışık tasarımı ile ilk akşam 15 + 3, 18 ülke, ikinci akşam da 15 + 3, toplam 18 ülkenin sanatçı ve toplulukları sahneye çıktı. Karadağ yarışmadan çekildi.

İlk iki akşamda sunuculuk yapan Hazel Brugger ve 34 yıl önce bu yarışmaya katılıp beşinci olan Sandra Studer’e, final gecesi Michelle Hunziker de katıldı. Bu yarışma tam 69 yıl önce, 1956’da İsviçre başlamış ve bu ülke ilk birinciliğini almıştı. Yıllar içinde en bilinen şampiyonluğu 1988 yılında Atilla Şereftuğ’un bestesi “Ne partez pas sans moi” ile Celine Dion’a aitti.

Yarışma Alphorn’lar eşliğinde dansçıların güzel bir gösterisi ile başladı. Sonra ben elimde kalem-kağıt başladım notlarımı almaya… İnan olsun, ilk akşam dinlediğim 15 yarışmacı ve 3 doğrudan finalist parça arasında ancak 3 ya da 4 eseri beğendim. Hele üçüncü sırada sahneye gelen Slovenya’lı sanatçı Klemen’in “How much time do we have left?” finale bile kalmayınca, “İşte bu yüzden bu bir müzik yarışması değil” dedim tekrar… Siz okurlardan ricam, lütfen elenen bu parçayı bir de Youtube’dan siz dinleyin. Sanırım bana hak vereceksiniz.

youtube.com/watch?v=qTS2LOVcaVI

Yarışma sonunda onikinci olan Hollandalı sanatçı Claude ve “C’est la Vie” ile İtalya’yı temsil eden, sonuçta beşinci sırada yer alan İtalyan Lucio Corsi “Volevo Essere Un Doro” dikkatimi çeken parçalar arasındaydı.

İlk akşam kazasız-belasız atlatıltıktan sonra, sıra perşembe yarı finaline geldi. Programın başında EBU (Avrupa Yayın Birliği)’nun yarışmasında Avustralya’nın katılması, beni de kahkahalarla güldürdü! Neyse ki finale kalamadılar.

İkinci akşam sahneye çıkan sanatçılar arasında Avusturya, Yunanistan ve İsrail temsilcileri dikkatimi çekerken, Lüksemburg’dan katılan Laura Thorn’un, 1965’te France Gall’in seslendirdiği “Poupée de cire, poupée de son” adlı parçaya gönderme yapması ilginçti. Bu parça Serge Gainsburg’un Beethoven’in 1 numaralı piyano sonatının 4. bölümünden esinlenerek yazdığı bir besteydi. Laura Thorn’un şirin parçasının adı da “La Poupée monte le son” adını taşıyordu. Aynı akşam doğrudan finale giden Birleşik Krallık (UK), Fransa ve Almanya’nın da sanatçılarını dinledik. Bu gece bizim izlemediğimiz bir şeyi de, sonradan gazetelerden okudum. İsrail’li sanatçı sahnedeyken seyircilerin Filistin lehine tezahüratları, EBU yetkilileri tarafından sansürlenerek, oraya alkış eklemeleri olmuş! Demek “Sansür” EBU’ya da girdi…

Sonunda 17 Mayıs cumartesi final gecesine geldik. Karadağ’ın çekilmesi sonunda toplam 26 ülke çektikleri kura sonucunda sırayla sahneye çıktılar. Norveç’le başlayıp Arnavutluk’la biten bu final gecesinde, en çok dikkatimi çeken, 23’üncü sırada yer alan İsveçli sanatçı Kaj’dan sonra 42 bin kişilik ve tamamen dolu St.Jacob Park futbol stadında, tüm seyircilerin “gelmiş geçmiş en iyi Eurovision Şarkı Yarışması parçası” seçilen ABBA’nın unutulmaz “Waterloo” parçasının karaoke sistemiyle herkes tarafından bir ağızdan seslendirilmesiydi…

Sonuçlara geçmeden puanlama sisteminden de bahsetmemde yarar var. Yarışmaya katılan 37 ülkeye (yalnızca finale kalan değil) tek tek bağlanıp, sonuçlar alındıktan sonra, ilk beş ülke şöyle oluştu.

  1. Avusturya 258 puan
  2. İsviçre            215 puan
  3. Fransa             180 puan
  4. İtalya              159 puan
  5. Hollanda          133 puan

Bu puanlama sonunda yalnızca İzlanda “0” puanda kaldı. Daha sonra bu katılımcı ülkelerin seyircilerinin telefon SMS’leri ile verdikleri puanların bu sayılara eklenmesine geldi sıra. Bakın sonunda neler oldu?

İtalya’dan Lucio Corsi 256 puanla beşinci oldu. Dördüncü sırayı İsveçli Kaj grubu “Bara Bada Bastu” 321 puanla aldı.  Tüm puanlar toplandığında üçüncülük 356 puanla Estonya’lı Tommy Cash ve parçası “Espresso Macchiato”ya gitti.

Finalde en büyük çekişme İsrail’le Avusturya arasında oldu. Önce ülke jürileri tarafından ilk beşe giremeyen İsrail’in puanı açıklandı, 357… Estonya’dan bir puan fazla alan Yuval Raphael’in parçası “New Day Will Rise” ikinciliğe yerleşti. Son olarak ülke jürilerinden de en fazla puanı alan Avusturya’nın sonucu açıklandı. Sanatçıları JJ “Wasted Love” adlı parçasıyla 2025 Eurovision Şarkı Yarışması’nın birincisi oldu.

Demek oluyor ki, bizim (nedense) katılmayacağımız 2026 Eurovision Şarkı Yarışması Avusturya ve Viyana’da yapılacak. Biraz da kazanan JJ’den söz edecek olursam, asıl adı Johannes Pietsch olan sanatçı 2001’de Viyana’da doğdu, Dubai’de büyüdü ve 2016’da tekrar ülkesine ve şehrine döndü. Kısaca “Kontrtenor” diyebileceğimiz JJ, klasik müzik dünyasında da başarılı soprano tonlarına ulaşmasıyla ünlü…

Sonuç, bir kere daha kanıtlandı ki, Eurovision bir Şarkı yarışması değil, yalnızca ve yalnızca EBU’nu link kontrol amacıyla düzenlediği bir gösteridir. NOKTA!

Ümit Tunçağ

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu