Tülay German’dan kara mizah anılar..
Tülay German anlatıyor..
“1962-1966 arası, İstanbul’da içinde bulunduğum çevrenin hem toplumsal bilinçlenmeme, hem de yaptığım müziğe çok büyük etkisi oldu. “Emek sadece ekonomik bir değer değil, aynı zamanda ahlâki bir değerdir” diyen; sosyal ilişkilerden, insan saygısından, güzel ürünler vererek burjuva kültürüne de katkıda bulunmaktan söz eden TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, Sadun Aren, Fethi Naci, Aziz Nesin ve tabii daha 1962’de, “Neden kendi halkının müziğini kendi dilinde söylemiyorsun?” diye beni uyaran Erdem Buri.. Sonra diğer “hoca”larım İlhan Usmanbaş, Ruhi Su, Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet.. Birlikte unutulmaz günler, aylar, yıllar geçirdiğim bu çok değerli ustalardan çok şey öğrendim. Yani, birlikte öğrenmek değil.. Onlar öğretti, ben de öğrendim.
Ezgi Plakları’nın kurucusu Aykut Sporel çekine çekine “Tülay’cığım ne olur, ‘Bakın şu deyyusun kaç tarlası var’ deme de, ‘Bakın şu adamın kaç tarlası var’ de. Bir de ‘İlahi zaptiye ömrün tükene’ yerine ‘İlahi kaynana ömrün tükene’ dersen daha iyi olmaz mı? Şirketi yeni kurdum, yaptığım ilk plakla başım derde girmesin,” demez mi!..
Benim alınyazım da bu galiba.. Amerikan şarkılarını bırakır, kendi müziğimizi kendi dilimizde söylerim, hakarete uğrarım; “Bu kavga döğüş kin nedir?” derim, işimden kovulurum
1962’de, Moiz Filiba’nın korkması nedeniyle, “Özgürlük Şarkımız”ı “Sözsüz Şarkımız” diye söyledik; Aykut Sporel korkuyor diye “deyyus”u “adam”, “zaptiye”yi de “kaynana” yaptık!.. Ama sahnede söylediğimde, üstüne basa basa “Bakın şu deyyusun kaç tarlası var” diyorum.
Bir gece, As Kulüp’te Kadir Has hayatımı kurtardı. Çok istediler, “Burçak Tarlası”nı söylüyorum.. “Bakın şu deyyusun kaç tarlası var” dedim, biri ayağa kalktı. Elinde bir şey var. Şişe falan atacak zannettim sahneye. Zaten miyopluktan pek bir şey gördüğüm yok.. “Bu orospunun yüzünden tarlalarımız elimizden gidecek” diye bağırıyor adam.
Kadir Has, oturduğu yerden fırlayıp, adamın elini tutmuş.. Hikâyeyi sabah tam olarak öğrendim. Mehmet Ali Aybar’dan Çetin Altan’a kadar herkes telefon ediyor “Geçmiş olsun” diye.. Meğer adam tabanca çekmiş!.. İşe mi gidiyoruz, harbe mi?”
Ayhun Alpagut