Tarımda iz bırakmak için örgütlen !
Dünya Çiftçiler Günü’nde bir kez daha kooperatiflerin öneminden bahsetmek isterim.
Köylerde kooperatif tabandan gelen bir istekle kurulur.250-300 hanelik bir köy düşünün; geliri zeytincilik. Sizin 10 dönümünüz var, benim 5 dönümüm var. Köyde geçimimizi sağlayabileceğimiz, zeytini mamule dönüştürebileceğimiz maddi ve manevi güce sahip değiliz. Kırsalda bir yandan üretim yapıp öte yandan ticaretini sürdürebilmeniz kolay değil. Ulaşım zorlukları, mamulun pazarlanması, markalaşması.. Ama biz bunu en kolay şekilde bir araya gelerek gerçekleştirebiliriz.
1960’larda, Mahmut Türkmenoğlu bu bilinçle bütün Bademler’i içine alan, köylünün gerçekten isteyerek ürününü pazarlayacağı bir kooperatif oluşturmuş. Tabandaki örgütlenmedeki her ortak kendi güçlendiğinde kooperatif büyür. Daha sonra il bazında bir araya gelerek dayanışma içinde olmaları gerekir ki bunlar da Köy-Koop İzmir Birliği’dir. Ve Türkiye’nin diğer illerindekilerin de dikey olarak örgütlenmesi merkez birliğidir. 1960’larda başlamışlar. 1971 Mayıs’ında Köy-Koop İzmir Birliği, Temmuz’da ise genel merkez kuruluyor. Öte yandan Köy-Koop İzmir Birliği hiç kesintisiz, hâlâ bayrağını dalgalandırıyor ve çok sağlıklı bir şekilde yoluna devam ediyor.
Ortaklarımızın dünyaya mal olmuş kooperatifçilik yapıları var. Açıkçası Köy-Koop İzmir Birliği, hâlâ ayakta durabiliyorsa tamamen tabanının güçlü olmasına bağlı. Arkasında anlatılacak hikayesi yoksa, köklü bir kurumsal yapıya sahip değilse Köy-Koop kalamaz. Vizyonumuzun en temelinde ise şu yatıyor: En biricik ortağımızın da güçlü, üretimini yerinde ve yerelde yapacak olması ve tüm Türkiye’ye örnek şekilde bir kooperatifçilik dayanışma modelini sürdürebilmemiz. Dayanışma modelimiz süt için, peynir için, küçükbaş hayvancılık için, narenciye için olabilir. Tümünün temelde güçlü olması gerekiyor. Şu anda Köy-Koop İzmir Birliği olarak 40 binin üzerinde ortağımız var ve sayımız çoğalıyor. Bu, kırsalda hayatın sürdüğü anlamını taşıyor. Hepimizin sürekli olarak konuştuğu, en büyük sorunumuz da bu: Şehirlerin artık obez, göçle yaşanamayacak hale gelmiş olması. İzmir de nasibini alıyor ama biz kendi kırsalımızdan fazla göç almıyoruz. Bu çok önemli. Ve de kendi kırsalımızdaki göçü dışarıya vermiyoruz. Hâlâ tarım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tarım topraklarımıza sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Köy-Koop İzmir Birliği, toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde bir kadın başkanla yıllardır yol alıyor. Ve Köy-Koop İzmir Birliği’nde kadın ortaklar her geçen gün artıyor. Tarım, toprak… Bunu cinsiyetçilik olarak söylemiyorum, öyle bir şey değil ama öte yandan Anadolu’ya baktığınız zaman tohumu koruyan kadındır. Köylere gittiğimiz zaman, tohum takasları için çalışma yaptığımızda tohumu ahırda ya da kerpiçlerin arasından bize kadın verir. Kadın ortak sayımızın yüksek olması, kadınların tarımda emeği bu kadar görünürken karar mekanizmasında da, masaya oturacak söz sahibi olacak kadınların sayısında eşitlik sağlamak için ortak yapılarımızı gençlerle kadınlarla güçlendiriyoruz.
Bizim geldiğimiz noktada gıda güvenliğini sağlayabilmemiz için, sağlıklı beslenmeye ulaşabilmemiz için, gıda egemenliğini kurabilmemiz için ve kooperatifler bu konuda en uçtaki üretici olduğu için, en doğru örgütlenme olduğu için en demokratik, eşitlikçi örgüt olduğu için bence çözümün de bu olması gerekiyor.
Toprağa kök salmış, geleceğe yürüyen, birlik ve beraberliği ile hatırlanacak İzmir Köy Koop Birliği. Buna yürekten inanıyorum.
Birliğimiz ister zeytinyağıyla, ister sütle ister ister sebzesi ile ister meyvesi ile merada ovada dağda ya da bir kooperatif mutfağında kısaca her yerde iz bırakır.
Neptün Soyer
İzmir Köykoop Birliği
YK Başkanı