Rüyaların ve gerçeklerin buluşma noktası
Son dönemde Yılmaz Erdoğan’ın dizisi İnci Taneleri vesilesiyle pavyon hayatı konusu izleyicilerin gündemindeyken aslında diziden daha önce sahnelenmeye başlayan ve yine Ankara’da bir pavyon hayatını bir tecrübeli bir de hayatın tesadüfleri içinde kendini pavyonda bulan iki konsomatris kadının üzerinden sert bir gerçeklikle anlatmaya devam eden bir tiyatro oyunu var: Mavi Müzikhol…
Endless Art Taksim’in ilk oyunu olan; Elçin Gürler’in yazdığı ve Muharrem Uğurlu’nun yönettiği oyun, Gülşah Yavuz ve İpek Yorulmaz’ın başarılı oyunculuklarıyla izleyicilerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Mavi Müzikhol ekibiyle Merhaba dergisi için oyunun oluşum sürecini ve geri dönüşlerini konuştuk.
Öncelikle oyuncularımıza, Gülşah Yavuz ve İpek Yorulmaz’a sorarak başlamak isterim: Mavi Müzikhol oyunu ve Endless Art Taksim ekibiyle yollarınız nasıl kesişti?
Gülşah Yavuz: Endless Art Taksim bir seçme açtı, biz de seçmeye katıldık. Sonrasında oyuncuları olarak seçildik.
Peki daha önce ikiniz bir çalışmada yer almış mıydınız?
İpek Yorulmaz: Hayır, biz bu oyun vasıtasıyla tanıştık.
Bu seçmeler sizin için nasıl geçti? Bu seçmelerde hangi sahnenin oynanması sizden istendi?
İpek Yorulmaz: İki aşamalı bir seçmemiz oldu. İlk aşamada başka bir sahneyi, ikinci aşamada da yine metin içerisinden ayrı bir parçayı oynayarak seçildik.
Rollerinize hazırlanırken rolleriniz hakkında yaptığınız araştırmalar oldu mu? Nasıl bir yol izlediniz?
Gülşah Yavuz: Yani kendi adıma söyleyecek olursam Gül için herhangi bir araştırma yapmadım açıkçası. Sadece pavyon yaşamına, pavyon yaşamındaki o kültürü anlamak için birazcık araştırma yapmış olabilirim ama onun dışında ben birazcık meseleye biraz daha Brecht’yen bakıyorum. Yani Brecht der ki “Bir karakteri oynayacaksanız bir şeyi gözlemlemeyin ya da o şeyi taklit etmeyin. Siz olsanız nasıl olurdunuz diye düşünün.” Ben biraz daha Gül için oradan yola çıktım açıkçası.
İpek Yorulmaz: Benim için biraz daha psikoloji temelli bir süreç oluştu. Çünkü aslında temelinde baktığımız zaman her ne kadar alt kültürün içinde kendini var etmeye çalışan kadınların hikayesini görüyor olsak da bu bir insan hikayesi. O duygular, o yaşananlar, bunların yarattığı travmalar, bu travmaların bir karakterin dönüm noktalarındaki belirleyiciliği… Bunlar benim için önemli. Metinde de aslında bunun izlerini aradık. Çünkü bu, karakteri gerçek kılan bir şeye dönüştürüyor. Birden gerçek kılıyor karakteri diyebilirim.
Kendi rollerinize dışarıdan bir insan olarak baktığınızda neler düşünüyorsunuz, neler gözlemliyorsunuz?
İpek Yorulmaz: Şunu söyleyebilirim. Hepimiz çok güçlü insanlar olduğumuzu düşünürüz. Gücümüzün temeline oturup oradan etkilenerek bir şeyler yapmak isteriz hayatta. Oradan alırız gücümüzü. Bana kalırsa oynadığım karakter yani Bahar, o gücü bulabilecek halde değil şu an. Hayatının o noktasında değil. Hepimizin zaman zaman kendini güçsüz hissettiği anlar olabiliyor. Ama Bahar için bu bambaşka bir travmanın sonucu. O yüzden baktığımda hem üzüldüğüm, hem bir sempatiyle yaklaştığım hem de yine de hayatın onu getirdiği noktada evrildiği şeyde kendini bulabildiği için o “kendi içindeki gücü” tekrar bulabildiği için gurur duyduğum bir noktada Bahar.
Gülşah Yavuz: Ben de Gül için şunları söyleyebilirim. İzleyici için önce çok güçlü, hatta bazen saldırgan ve aşırı özgüvenli görünüyor olabilir ama onun da içinde maskelediği, üstünü kapattığı inanılmaz saf ve çocuk yerleri var. Küçük küçük anlarda bunları görüyoruz ve dönüşmek zorunda kaldığı, gerçekten dönüşmesi gerektiğini gerektiğiyle yüzleştiği o yerde çok biricik oluyor karakterim.
Öte yandan her ikiniz de farklı projelerde yer aldınız, peki bu projelerin içinde Mavi Müzikhol ya sahne önünde ya sahne arkasında sizin için şu noktada nasıl bir yerde?
Gülşah Yavuz: Ben çok mutluyum. Çünkü deneyimlemeyi çok istediğim bir karakteri oynuyorum aslına bakılırsa. Ben Gül için girmiştim seçmeye ve yönetmenimiz bana şunu sormuştu: “Bahar’a da çalıştın mı, bir de ona bakalım istersen!” Ben de şunu demiştim: “Bahar’a bakmak istemiyorum. Yani olacaksa Gül olmalı!” Çünkü başka bir şeyle karşılaştım onunla böyle yani bunu deneyimlemek istedim. O da nasip oldu gerçekten. O yüzden mutluyum.
İpek Yorulmaz: Yani çok enteresan. Birbirimize bakıp gülümsememizin sebebi de şuydu: Aynı cümleyi Bahar için seçmelerde ben de yönetmenimize kurdum. Yönetmenimiz “Gül’ü izlememiz mümkün mü senden?” Bende de dedim ki “Hayır, ben sadece Bahar’a çalıştım!” Çünkü Bahar ile yakaladığım bir özdeşlik noktası var. Tabii ki bir oyuncunun karşısına kariyer hayatı boyunca bambaşka roller geliyor. Bunların hepsi hayatımızda belki var olamayacağımız noktalarda gerçekleştirdiğimiz yönlerimiz oluyor bana kalırsa. Bahar benim için şey gibi. Yani zihnimin içinde aynalar dolu bir odadan tek bir kadını seçmişim, ona odaklanmış ve onu yaratıyorum gibi hissettiriyor bana. Bu sadece Mavi Müzikhol özelinde de değil. Önüme her yeni gelen metne hazırlandığım, çalıştığım her metinde o aynalar dolu odaya girip o kadınlardan birini seçmek benim için oyunculuğu keyifli kılan en önemli nokta.
Mavi Müzikhol, pek çok oyunun yazarı Elçin Gürler’in bir oyunu. Bu bağlamda Mavi Müzikhol özelinde Elçin Gürler’in kalemini ve tiyatro evrenini nasıl buluyorsunuz?
İpek Yorulmaz: Yazarımız çok sürprizli bir metin yazmış. Tabii ki şimdi bu sürprizlerden bahsetmeyeceğim. Tabii henüz bizi izlememiş olan seyircilerimize de herhangi bir ön bilgi vermemiş olalım. Sürprizini kaçırmayalım hikayemizin. Elçin’in bence kalemi bir kadın hikayesi noktasından bakıldığı zaman çok güçlü. Çünkü siz de tahmin edersiniz ki kadın hikayelerini yazmak biraz daha zordur, daha katman ister. Elçin de bu noktada hem bize getirdiği metin hem de bizim metne sorduğumuz sorular noktasında metni daha da katmanlamaya çok açık bir yazardı. Biz de dirsek teması kurarak onunla süreci bu şekilde ilerlediğimiz için çok mutluyuz.
Gülşah Yavuz: Harika bir derdi; aslında bunu bir beyaz yakanın, bir market çalışanının, işte ne bileyim tezgahların her yerde yaşadığı meseleleri aslında Elçin pavyonda işlemeye karar vermiş, çok güçlü bir yer değiştirmeye karar vermiş. Aslında biz bu hikayenin içinde, bir pavyonun içinde görüyoruz bütün bu meseleleri ama eminim siz de kendi alanınızda bu durumları yaşıyorsunuzdur. Cinsiyet ayırmaksızın söylüyorum bu arada. Dolayısıyla harika bir kadın hikayesi. Herkesi bekliyoruz.
Oyunla ilgili nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Gülşah Yavuz: Bu oyunla harika tepkiler alıyoruz. Şimdi biraz böyle söylemek de hadsizlik gibi de olsun hiç istemem ama gerçekten öyle tepkiler alıyoruz. Yani şunları falan duyduğumda çok gülüyorum: “Hayatımda hiç pavyona gitmedim ama gitmiş kadar oldum. Çok acayip hissettim kendimi!” diye. Benim için de böyle hissettirmek bayağı acayip ama iyi de oluyor herhalde.
İpek Yorulmaz: Bir de pavyona giden seyircilerimizden de oyun sonrası pavyon hikayelerini karşılaştırmalı şekilde dinliyor olmak da çok keyifli! Bu oyunun metninin derdi üstüne konuşabiliyor olmak ve kendi oyunculuk serüvenimiz içerisinde bunun nerede konumlandığı ile alakalı geri dönüşler alabiliyor olmak şahane. Biz ikimiz de bu geri dönüşleri çok kıymetli buluyoruz ve hatta sadece “Çok beğendik oyunu!” derlerse tam olarak nerelerini beğendiklerini, tam olarak nereden en çok etkilendiklerini öğrenmek için sorular soruyoruz. Dolayısıyla bizi henüz izlememiş olan ve sizin aracılığınızla haberdar olup bizden izleyecek olan seyircilerimize de “Mutlaka bekleyin fuayede, biz çıkınca oyun üstüne konuşalım!” demek istiyorum.
Bu noktada yönetmenimiz Muharrem Uğurlu’ya döneceğim; öncelikle bu oyunu yönetmeye nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Mavi Müzikhol’ün metni size nasıl geldi?
Muharrem Uğurlu: Biz Endless Art Taksim bir sahne yapıldıktan sonra bir projeyle de artık adının duyulması gerektiği kararına vardık yapımcılarla ve “Madem böyle bir oyun yapacağız, dışarıdan açık çağrıyla yazarlarımızın oyunlarını alalım. Onlar arasından seçelim.” dedik. Buranın bir art direktörü vardı Başak İlhan. Burada resim sergileri yapıyor. Buranın dönüşmesi, sahne olması, daha fonksiyonlu bir sahne olmasıyla ilgili araştırma yaparken tanıştık Asmalı Sahne’de. Sonra Metin Enderer’le tanıştık. Metecan Enderer ile tanıştık ve buranın sahneye dönüşmesini sağladık. Sonra da bir oyun yapma kararı aldık ve yazarlardan da oyunlarını bekledik. Onlar arasından baktık ki en ilgi çeken gerçekçi hikaye Elçin Gürler’in yazdığı Mavi Müzikhol’dü ve onunla başlama kararı aldık.
Şu ana kadar pek çok oyun yönetmiş bir yönetmen olarak baktığınızda, bir erkek olarak bir kadın metnini, yani sert bir kadın metnini yönetirken o bakışınız nasıl oldu? Mavi Müzikhol’ü yönetirken ve okurken siz neler hissettiniz?
Muharrem Uğurlu: Evet, oyuncularımız da kadın, yazarımız da kadın. Ama bir kontrast yarattığımızı inanıyorum dünyadaki gibi. Yani siyah-beyaz, kadın-erkek bu kontrastı sağladık. Onlar kendi fikirlerini, yazarımız kendi dünyasını koydu. Ben de bu dünyaya dışarıdan bir bakış açısı getirdiğimi düşünüyorum ve böyle bir kontrast; yani kadın-kadın-kadın ile deseydi sanırım çok fazla gerçek olmazdı iş. Çünkü herkes aynı noktadan bakıyordu. Birilerinin farklı noktadan bakması lazım diye düşünüyorum. Sanırım orada doğru bir eşleşme oldu. Yazarın kadın olması, yönetmenin erkek olması.
Peki bir yönetmen olarak nasıl geri dönüşler aldınız?
Muharrem Uğurlu: Oyunun 30 Temmuz’da galasını yaptık. Biz yazın ortasında çok kalabalık bir gala yaptık ve özellikle içindeki sürprizlerden dolayı söylenilen her şey benim tabii ki çok gururumu okşayan şeylerdi. Eksiklerimiz var, yani yola çıktığımız andan itibaren ve her eleştiriyi -olumlu ya da olumsuz- bizi geliştirici bir şey olarak alıp yolumuza devam ediyoruz. Ama genel itibariyle geri dönüşler çok pozitif.
Şu ana kadar yönettiğiniz veya içinde bulunduğunuz projeler içerisinde Mavi Müzikhol şu an düşündüğünüzde sizin için nasıl bir yerde?
Muharrem Uğurlu: Çok zor bir soru! Şöyle söyleyeyim. Yaptığım diğer projeler, bütün projelerim aslında birbirinden farklı. Stilize olarak da öyle. Yani her oyuna başka bir şey deneyerek giriyorum. Mavi Müzikhol benim bu tarzda yaptığım ilk oyunlardan biri. Yani bu kadın hikayesi evet, gerçekçi tarafı bir pavyon hikayesi olması tarafında bu ilki tabii ki ama hayatımda çok iz bırakan oyunlar oldu. Bu da onlardan biri olacaktır tabii ki.
Son olarak oyunun yazarı Elçin Gürler’e sözü vermek isterim; sizi yazdığınız pek çok tiyatro oyunuyla tanıdık. Bu bağlamda Mavi Müzikhol’ün yazılış süreci nasıl gelişti?
Elçin Gürler: Endless Art Taksim, Muharrem’in de dediği gibi ilk prodüksiyonu için yazarlara bir açık çağrı yaptı. Benim de Muharrem ile tanışıklığım olmasına rağmen kendisi etik olarak benim de başvurmamı istedi ve ben açıkçası metni o dönem tam bitirmemiştim. Ama o tarihe yetiştirmek adına konu da yönetmenimizin ilgisini çektiği için bitirdim, başvurdum. Açıkçası burası bir sanat oteli. Oyunun hem konseptine -bir eğlence dünyasını anlattığı içi- hem de yönetmen de aslında sahneye iyi taşıdığı için açıkçası hem sahnenin ismini duyuran hem de bu sahneyle bütünleşen bir oyun haline geldi. Ama çıkış hikayesi şudur: Benim bir tiyatro turnesi ile -turne bitiminde ekibi bir yemeğe götürürler ya- bizi bulunduğumuz şehirden dolayı pavyona götürdüler. Yıllar önce Sardunya Çiçekleri diye bir oyunum vardı. Bizi turnenin sonunda gerçek bir pavyona götürdüler ve sonrasında benim de ilgimi çektiği için aslında bu dünyadaki kadınlar, yazmaya başladım. Aslında bir pavyon hikayesi ama kadınların iş hayatında, kadınların eğlence dünyasında yer almasındaki zorlukları anlatan bir kadın oyunu da diyebiliriz. Sadece bir pavyon oyunu özelinde değil, aslında kadın direnişini bir noktada anlatan bir oyun. Açık çağrı sonucunda benim gibi gelen metinler arasından art direktör Başak İlhan tarafından da uygun görülünce Mavi Müzikhol seçilip sahnelenmiş oldu.
Bu arada oyuncu seçiminde siz de yer aldınız mı?
Elçin Gürler: Açıkçası biz bir aile gibi olduğumuz için -normalde bu tarz seçmelere yazarı pek çağırmazlar, yazarı provalarda da istemezler, yani yaşayan yazarları- Muharrem rica etti sen de gel diye. Ben de bir kısmında oldum oyuncu seçmesinin ve gerçekten hak ettiği yeri buldu. Oyuncularımız da rolle çok bağdaştılar ve güzel bir iş çıktığını düşünüyorum.
Sizce Gülşah Yavuz ve İpek Yorulmaz o hayal ettiğiniz dünyayı ne ölçüde yansıttılar ya da en azından kendilerinden de eklemeler oldu mu sizce?
Elçin Gürler: Şimdi tiyatro yaşayan bir şey olduğu için- asla roman gibi değil- hani sahnedeki oyuncunun hem içsel duygusu hem yönetmenin onu yorumlaması ile aslında açığa çıkan bir şey. Yoksa sahnelendiği zaman hiçbir metnin anlamı yok açıkçası. Muharrem’in de provalar sırasında kısaltmamı istediği sahneler, ek sahneler koyarsan güzel olur dediği yerler oldu. Oyuncular da bunu dönüştürerek çok iyi bir şekilde sahneye taşınmış oldu.
Peki şu ana kadar yazdığınız oyunlar çerçevesinde Mavi Müzikhol bu noktada nasıl bir yerde? Bu bağlamda bir yazar oyun ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Elçin Gürler: Mavi Müzikhol açıkçası yazdığım oyunlar içerisinde yazacağım diğer oyunların da serüvenini etkileyecek cinsten. Şöyle ki, hali hazırda bitiremediğim ama yakınlarda sahnelenecek bir oyunum var ve Mavi Müzikhol’ün provaları sürecindeki çalışmalar ki da bir kadın oyunu olduğu için otomatik olarak onu da etkilemiş oldu. Geri dönüşler de benim yazım yolculuğumu açıkçası etkiledi. Mavi Müzikhol’ün de kendi adıma değerini bulan oyunlarından biri olduğunu düşünüyorum. Açıkçası eleştiriye şöyle çok inanıyorum. Hem olumlu eleştiri yapacak hem de benim yazar yolculuğumu uzun süredir takip eden ve her oyunumu izleyen, eleştiriden hiç sakınmayan kişilerden aldığım geri dönüşler, oyunu gerçekçi bulduklarını, o sahiciliğin hatta onları bir süre sonra pavyondan dolayı rahatsız ettiğini ve en sevdiğim tarafı da şu oldu. Komedi ve trajedinin iç içe olması, gerçekliği iyi yansıttığı yönündeydi. Bence de zaten modern tiyatroda komedi ya da trajedi ayrımı net olmadığı için bence oyun çağdaş tiyatroda yerine ulaştı diye düşünüyorum.
2024 içinde yine farklı Elçin Gürler oyunları da izleyebilecek miyiz?
Elçin Gürler: 2024 içerisinde 3 tane projem var açıkçası! Bir tanesi bitmek üzere. Diğerleri yakında provaya girecek. Mavi Müzikhol’ün yolculuğu da devam edecek. Açıkçası beni yazar olarak tatmin ediyor. Oyuncularımızı rolle bütünleştiren, sahnenin de adını duyuran bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Son olarak, oyunu izlemek isteyen izleyicilerimiz hangi zamanlarda izleyebilirler?
İpek Yorulmaz: Oyunumuzun gördüğü ilgi şahane. Dolayısıyla bir takım turne teklifleri alıyoruz. Koordinasyon da bu konularla alakalı gerekli görüşmeleri sürdürüyor. Takvimimiz zaman içinde netleşiyor ama izlemek isteyenler için netleşen zamanlarda Endless Art Taksim’de zaten oynuyor olacağız.
Mavi Müzikhol ekibine bu güzel röportaj için teşekkür ediyor, bu oyunu görmenizi tavsiye ediyorum.
Emre Siyahoğlu