Özgener enflasyon beklentilerinde tutarlılığın önemine dikkat çekti

 İzmir Ticaret Odası (İZTO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde yapıldı. Toplantıda, kent ve ülke ekonomisinde yaşanan gelişmeler ele alındı. İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, İZTO Meclisi’nin konuğu oldu.

Merkez Bankası tarafından paylaşılan Enflasyon Raporu’nda, 2025 yıl sonu için enflasyon tahmininin yüzde 21’den yüzde 24’e yükseltilmesinin dikkat çeken nokta olduğunu belirten Mahmut Özgener, “Bu güncellemeyle birlikte, Merkez Bankası son altı ayda 2025 yıl sonu enflasyon tahminini toplamda 10 puan artırmış oldu. Merkez Bankası bu revizyonda ağırlıklı olarak para politikasının etki alanı dışındaki unsurların ağırlığı olduğunu belirtti. Buna bağlı olarak; geçen hafta açıklanan Piyasa Katılımcıları Anketi’nde enflasyon beklentileri de yükseldi. Katılımcıların cari yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 27,1 iken, bu anket döneminde yüzde 28,3 oldu. Merkez Bankası bu haftabaşında, 12 ay sonrası için öngörülen sektörel enflasyon beklentilerini açıkladı. Gerçekleştirilen son enflasyon raporu toplantısında, faiz indirimine yönelik hala bir alana sahip olduğunu paylaşmıştı. Ancak; Merkez Bankası’nın açıkladığı yüzde 33,27 olan son üç aylık enflasyon ortalamasının yıllıklandırılmış halini incelediğimizde, %45 olan mevcut politika faizi ile arasında bir farkın olduğunu görüyoruz. Bahsetmiş olduğumuz fark; Merkez Bankası’nın bu ayın başında öngördüğü gibi ‘enflasyon beklentilerinin hanehalkı ve reel sektörde düşmeye devam etmesi’ ile birlikte okuduğumuzda, enflasyon beklentilerinde tutarlılığın önemini anlıyoruz” dedi.

Hane halkının 12 ay sonrası enflasyon beklentisinin arttığını değinen Özgener, “Hanehalkı için yüzde 58,82’den, yüzde 59,12’ye çıktı. Reel sektörün beklentisi ise yüzde 43,8’den yüzde 41,9’a düşerken, piyasa katılımcılarının öngörüsü yüzde 25,38’den yüzde 25,26’ya geriledi. Bu sonuçlardan hareketle Şubat ayı enflasyon verilerinin, 3 aylık ortalama TÜFE enflasyonunun yıllıklandırılmış seviyesinin belirlenmesi noktasında kritik olacağını düşünüyoruz. Şubat ayı enflasyonu piyasaların tahmin ettiği gibi %4 civarında gelirse, bu veri %40 dolaylarına çıkacak. Bununla birlikte; %45 olan politika faizini düşürmek için ısrar edilmesinin, özellikle hane halkı enflasyon beklentileri yükselirken sıkı para politikasının ciddiyeti açısından olumsuz algılanacağı kanaatindeyiz” diye konuştu.

Ocak ayı enflasyonunu yükselten ve Şubat ayınınkini de etkilemesi beklenen kamuda sağlık katılım muayene paylarında yapılan artışın bir kısmının, geçen hafta sonu geri çekilmesinin, Şubat enflasyonunun tahminlerden daha düşük gelmesini sağlayacağını beklediklerini aktaran Özgener, “Şubat ayı enflasyonunun yüzde 4 yerine yüzde 3 gelmesi durumunda ise yıllıklandırılmış verinin geçen ayki yüzde 33,27’yi aşarak yüzde 36 seviyesinde olması bekleniyor. Bu durumda Merkez Bankası her şeye rağmen faiz indiriminin gerekli olduğunu değerlendiriyorsa, sağlık sektörü zammının geri alınmasının bir parça alan yaratabileceğini öngörüyoruz. Ortaya çıkan sonucu, Merkez Bankası’nın faiz indirimi için sürekli değişen ve dar alana sıkışan verilere işaret etmesi olarak değerlendiriyoruz. Sağlık zammının geri alındığı da göz önünde bulundurulduğunda, Merkez Bankası’nın 6 Mart’ta faiz indirmeye devam edeceğine yönelik piyasa beklentisinin devam ettiğini görüyoruz. Faiz oranında herhangi bir değişiklik yapılmaması ihtimalinin ise, beklenti dışı olarak algılanacağına ve fiyatlamaları etkileyeceğine inanıyoruz” dedi.

Yeniden dengeli bir pozisyona gelmek için dezenflasyonun hızlanması gerektiğini gördüklerini belirten Mahmut Özgener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 1.5 yılda Merkez Bankası’nın başarı sağladığı alanlar arasında bilanço düzelmesi, rezerv artışı, açık pozisyonun azalması ve Kredi Korumalı Mevduat’ının önemli bir döviz kaybı olmadan eritilmesi öne çıkıyor. Ancak para politikasında sıkılaşmaya yönelik yeni adımlar atılmaması halinde, enflasyonun istenilen seviyeye inmesi için, piyasa fiyatlarındaki istikrarın sağlanması ve enflasyon beklentilerinin düşmeye devam etmesi gerekiyor. Sadece para politikası odağında ilerlemek, maalesef enflasyonu düşürmenin maliyetini her kesim için artırıyor. Hem kur seviyesinin, hem de ekonomik aktivitenin hedeflenen seviyelerde seyretmediği bir ortamda, kısa zamanda yeniden dengeli bir pozisyona gelmek için, dezenflasyonun hızlanması gerektiğini görüyoruz. Böylelikle, reel sektör ve hane halkları üzerindeki maliyetlerin daha kontrol edilebilir bir hal alacaktır. Her türlü gelişmeye karşı, ekonomimizin en önemli aktörü olan Merkez Bankası’nın politikalarının desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. 2023 Temmuz’undan bu yana uygulanan para politikası, belirsizliği artan global ekonomik ortamda, makroekonomik kırılganlıklarımızı azaltmak için önemli bir fırsat sunmaktadır”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu