Afgan halkını unutmamalıyız

Martin Bourboulon’un yönettiği “13 Gün 13 Gece” filminde Roschdy Zem, Taliban’ın elinden yüzlerce mülteciyi kurtaran Mohamed Bida karakterini canlandırıyor.

Roschdy Zem 27 Eylül 1965 doğumlu. Fas kökenli bir Fransız aktör ve film yapımcısı. 2006 Cannes Film Festivali’nde  “Days of Glory “filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü paylaştı  Zem, Monsieur N (2003) filminde Napoleon’un generallerinden birini , Va vis et deviens ( Live and Become , 2005) filminde Yahudi bir babayı ve Change moi ma vie ( Change My Life , 2001) filminde Fanny Ardant ile birlikte bir travestiyi oynayarak yelpazesini geliştirdi. Ayrıca, ana akım Fransız toplumundaki sorunları vurgulayan rollerde ve  Azouz Begag’ın senaryosundan uyarlanan Indigenes (  2006) ve Camping à la ferme (2005) gibi Fransız ve Kuzey Afrika tarihinin yönlerini tanıtan filmlerde rol aldı .

2011 yılında 84.Akademi Ödülleri’nde En İyi Yabancı Dilde Film dalında Fas adayı olarak seçilen “Omar Killed Me” filmini yönetti .

Rol aldığı filmlerden biri de Madame Claude. Asıl adı Fernande Grudet olsa da bu “madame” sözcüğün Fransızca’daki çift anlamlılığının bu kez kötü olanına dayanıyor. O bir “genelev kraliçesi”. Film 1968 yılında açılıyor. Fransa’da George Pompidou dönemi başlamıştır. Henüz siyah-beyaz TV vardır ,fosur fosur sigara içilmektedir ve henüz cep telefonu yoktur. Anversli belediye başkanının kızı olan Fernande Grudet, kendisini ülkenin “genelev patroniçesi” olmaya adamıştır. 25 yaşındaki ilk ve tek evliliğinden olan kızına tümüyle sırt çevirmiş, her açıdan tam anlamıyla duygusuzlaşmış bu haşin ve inatçı kadın şöyle der: “Aşk bir hastalıktır. Ben hastalıkla yaşayamazdım.” Buna karşılık emrinde onlarca genç ve güzel kadını çalıştıracaktır, artık gerçek ailesi onlardır.

Ama kolay iş değildir bu… Elbette dediği gibi, “İnsanlar iki şeye para harcamaktan çekinmez: yemek ve seks.” Onun güvencesiyse bunlardan ikincisidir. Bunun için kızları özenle seçer, onlara çok şey öğretir: bacak aralarını temiz tutmaktan temel cinsellik hijyenine, “müşteri” değil, “arkadaş” ya da “küçük tavşanım” demeye… Ve her türlü, her yaştan, her cins erkeğe tahammül etmeye…

Filmde Karole Rocher inandırıcı ve etkileyici. Aynı şeyler yakın dost Jo rolündeki Roschdy Zem ve Sidonie rolüneki Garance Marillier için de söylenebilir.

“Başkalarının Çocukları”nda yönetmen otobiyografik dramında anne olma arzusunu anlatırken 40 yaşındaki lise öğretmeni Rachel’in öyküsüyle biyolojik ebeveynlik dışında başka alternatiflerin olduğunu da vurguluyor. İnsan sıcaklığıyla dolu, önyargısız Rachel yaşamından memnundur; babası, kızkardeşi, öğrencileri, arkadaşlarıyla çevrilidir; tutkuludur, herkesçe sevilir. Dört yaşında Leyla adlı bir kızı olan Ali’ye âşık olur. Terkedilmişlik içgüdüsünü, ebeveynliği, değişimi, kadınları baskılayan biyolojik saati tartışan “Başkalarının Çocukları”nda Virginie Efira, Roschdy Zem, Chiara Mastroianni, Callie Ferreira-Goncavles, Victor Lefebre oynuyor.

“Don’t Forget That You’re Going to Die” ile ilk kez kendinize bir isim yaptığınızda, Mohamed Bida gibi bir kahramanı oynamayı hayal eder miydiniz?”diye sordum aktöre..Şöyle yanıtladı:

“Bu işe devam etmek hiç aklıma gelmemişti. Bu filmi yaptığımda, hâlâ sadece bu alemden gelip geçtiğimi düşünüyordum. Cannes Film Festivali’nin basamaklarını tırmandım, ama bir gün önce ve bir gün sonra, Clignancourt bit pazarındaki standımın arkasındaydım. Tüm bunları saf bir zevkle yaşadım, torunlarıma anlatacak şeylerim olacağını kendime söyleyerek. Diğerlerinden farklı olarak, hiçbir okula gitmedim. Sinema beni çağırdığında bunun geçici olduğunu cidden düşünmüştüm. Rollerinde kalıplara girmemeye kararlı olan biriydim.13 Gün 13 Gece herşeyi değiştirdi. Şu anda kayıp bir dava olarak görülen Afgan halkını unutmamalıyız”

Christophe Carriere (Paris Match)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu