Sporda Fair Play

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) 1982 den beri Fair Play olgusunun ülke genelinde yaygınlaştırılması amacıyla Türkiye Fair Play ödülleri vermekte , çeşitli etkinlikler ve faaliyetlerle, Fair Play’i sporcularımıza ve de toplumumuza bir yaşam tarzı olarak benimsetme yolunda büyük çaba harcamaktadır

Bu bağlamda TMOK Fair Play Komisyonu, birçok faaliyetleri yanında ,1996 yılında Ulusal, 2001 yılından günümüze kadar Uluslararası ” Karikatür Yarışmaları ” düzenlemekte, 2004 yılından beri de, ” Fair Play Üniversiteler Kervanı ” projesi ile 40 üniversite ziyaret edilerek, konferans ve etkinliklerde 80 bin kişiye ulaşılmıştır. Ayrıca her yıl Mayıs ayında TMOK İstanbul Olimpiyat Evi’nde düzenlenen törenlerde , Fair Play Komisyonu’nca yurt çapında yapılan taramalarda Fair Play ruhuna uygun davrananlara çeşitli kategorilerde ödüller verilerek teşvik edilmektedirler.

Bu vesile ile bir spor adamı olarak, kuruluşundan beri Fair Play için yılmadan çok emek veren ve hala vermekte olan Avrupa Fair Play Birliği EFPM nin ikinci Başkanı, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play Komisyonu Başkanı, değerli Ağabeyim Sayın Erdoğan Arıpınar’a , hem bu çalışmaları için, hem de Sayın Bilge Doruk ile birlikte hazırlayıp bastırdıkları, kaynak olarak faydalandığım ve üniversitelerde ders olarak okutulacak ” Spor Yönetimi ve Organizasyonlarda Etik Yaklaşımlar – FAİR PLAY ” kitabı için, gençler, spor yöneticileri , ilgilileri ve toplumumuz adına çok teşekkür ediyorum.

1995’den sonra da Türkiye EFPM yönetim kuruluna defalarca ev sahipliği yaptı. Fair Play komisyonu 1982’den bu yana verdiği üç gruptaki (davranış, kariyer, iletişim) ödüllerini spor alanında veriyordu. 1999’dan itibaren “Fair Play toplumun bir yaşam biçimidir” felsefesi ile ödülleri sportif ve toplumsal olarak topladı. Böylece tüm Türkiye’de Fair Play’e uygun davrananlar da ödüllendirilmeye başladı.

Ancak bütün bu olumlu, öz verili  çalışmalara , alınan tedbirlere rağmen maalesef ülkemizde ve diğer bazı ülkelerde Fair Play’e yakışmayan çirkin davranışlar , halen de sergilenmektedir. O kadar ki bazı futbol karşılaşmalarında cinayetler dahi işlenmektedir. Son olarak da hem ülkemizde, 04.Eylül.2022 de oynanan Ankaragücü – Beşiktaş Süper Lig futbol , hem de yurt dışında, Gürcistan’da oynanan  Türkiye – Gürcistan  Basketbol karşılaşmalarında alınan tedbirlere rağmen maalesef Fair – Play’e yakışmayan çirkin olaylar olmuştur.

 

 Ankaragücü – Beşiktaş karşılaşmasının ardında, sahaya atlayan fanatik bir  taraftar, koşarak Beşiktaşlı futbolculara saldırmıştır. Müsabaka sırasında, sahadaki   stresli ortam ve  yedek oyunculara ait  kulübeler arasında yaşanan gerginliğe rağmen, karşılaşmanın sonunda yapılan bu çirkin saldırı, müsabakayı unutturmuş , yaşanan olaylara damgasını vurmuştur. Bu kabul edilebilir bir durum değildir, olmamalıdır. Eski bir futbol hakemi olarak da , karşılama hakeminin, arkadaşına saldıran  taraftarı engellemeye çalışan bir Beşiktaşlı futbolcuya  , talimatlar gereği de olsa  kırmızı kart göstermesini doğru bulmuyorum. Ancak daha da önemli olan bir hususa gelince ; Ankaragücü tribününden sahaya atlayan ve Beşiktaşlı futbolculara saldıran fanatik taraftar, mahkeme tarafından yapılan sorgulama sonunda, ne yazık ki, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Ancak bu  tür kararlar fanatik taraftarlara kötü örnek olmakta ve çirkin saldırılara devam etmektedirler. Bu yüzdendir ki istenilen sonuç alınamamaktadır.

Futboldakine benzer bir durum da, Gürcistan’da düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda yaşandı. Karadağ, Belçika, Türkiye, İspanya, Gürcistan ve Bulgaristan’ın yer aldığı  A Grubunda, Şampiyonaya iyi bir başlangıç yaparak iki karşılaşmayı kazanan A Milli Erkek Basketbol Takımımız,  ev sahibi Gürcistan Milli Takımı ile yaptığı 3. karşılaşmada yine Fair – Play’a uymayan çirkin davranışlar yaşanmış ve takımımız müsabakayı kaybetmiştir.  Müsabaka sırasında aralarında küfürleşen iki rakip oyuncu hakem tarafından oyundan atılmış, diğer oyuncular arasında da gerginlik yaşanmıştır. Karşılaşma sonrasında da soyunma odası önünde, oyundan atılan sporcumuza rakip oyuncular saldırmıştır. Ve ne yazık ki görevi olayları önlemek olan Gürcistan Polisi olaylara seyirci kalmış, hatta bizim sporcularımızı, korumak yerine görev yaparmış gibi zorlamış, görevini doğru bir şekilde yapmamıştır. Potada yaşanan bu büyük  skandal sonrasında, Basketbol Federasyonu Başkan Vekili , kural hatası var diye FİBA’ ya itiraz etmiş, hatta hakkımız verilmezse “ Turnuvadan çekiliriz “ diye de rest çekmiştir. Ancak FİBA verdiği cevapta , karşılaşmada kural hatası yoktur diyerek itirazı kabul etmemiştir.

İster ülkemizde, isterse yabancı bir ülkede yaşananlar üzücüdür. Fair – Play ile bağdaşmayan davranışlardır. Sporda kazanmak da var kaybetmek de. Ama önemli   olan centilmenliktir, hoş görü ve saygıdır.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ülkemizi gençlerimize emanet ederken, ” Ben, Sporcunun , Zeki, Çevik ve Aynı Zamanda Ahlaklısını Severim ” diyerek , yıllar önce , sporculara, spor yöneticilerine, ilgililerine ve toplumumuza, sözlükteki anlamı ” Saygıdeğer davranış” olan Fair Play’ın gerçek anlamının “etik üstü davranış ” olduğunu belirtmiştir.

Bu sırada Avrupalı ülkeler bir Fair Play kuruluşu için hazırlık yapıyorlardı. 23 Ekim 1993’de Hollanda’nın Naarden kentinde Avrupa Fair Play Temsilcileri bir araya geldiler. Bu toplantıda Türkiye’yi Erdoğan Arıpınar ve TMOK yönetim kurulu üyesi Cevdet Bereket temsil ettiler. Toplantı sonunda Avrupa Fair Play Birliği’nin kurulmasına karar verildi

Türkiye Fair Play Ödülü’nü kazananlar arasından birçok isim, sergiledikleri davranışlar, yaptıkları çalışmalar ve verdikleri hizmetlerle Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) ve Avrupa Fair Play Birliği (EFPM) tarafından da 1983 yılından bu yana Dünya ve Avrupa ödülleri ile onurlandırılmışlardır.

Yurt çapında araştırmalar yapan komisyon, Türkiye’deki ilk ödülü 1982 yılında İzmir’de Balkan Yelken Şampiyonası’nda Yunanlı rakibi yanlış yola sapınca onu uyaran sağır ve dilsiz yelkenci Varol Hepağuşlar’a verdi. Fair Play çalışmalarını yürüten bu komisyon 1983 yılında büyük bir başarıya imza attı. Konya Derbentspor’un kalecisi İsmet Karababa takımının küme düşmesi pahasına hakemin tereddütte kaldığı golü doğrulayarak Türkiye Fair Play Ödülü’ne değer görülürken, bisikletçi Ömer Ali Erikçi de Akdeniz turunda vitesi arızalanan Yunan rakibine bisikletini vermesi ile Fair Play Ödülü’nü kazandı. Türkiye ilk defa o yıl CIFP Dünya Fair Play Ödülü’ne her iki sporcuyu da aday gösterdi. CIFP konseyi ittifakla İsmet Karababa’yı Fair Play’in en büyük ödülüyle (Baron Pierre de Coubertin) onurlandırdı. Ömer Ali Erikçi de kutlama mektubu aldı. Paris’te yapılan törende İsmet Karababa’ya ödülü verildi.

Fair Play çalışmaları……

1991 yılında Milli Olimpiyat Komitesinin Çekoslovakya Prag’da, düzenlediği Fair Play toplantısına TMOK adına katılan Erdoğan Arıpınar ve Türkay Peker,toplantı dönüşünde Türkiye’de Fair Play için bir çalışma programı ve ödül statüsü hazırladılar. 20 Temmuz 1993’de Fair Play’e büyük destek veren rahmetli Sinan Erdem’in başkanlığındaki TMOK yönetim kurulu bu statüyü onayladı ve Türkiye Fair Play Komisyonu kurulmuş oldu. Erdoğan Arıpınar başkanlığa getirilirken, Türkay Peker de asbaşkan oldu ve Mayıs 1994’de Türkiye’nin ilk Fair Play kitabı Türkay Peker tarafından (Türkçe, İngilizce ve Fransızca olarak) hazırlandı ve yayınlandı. Bu sırada Avrupalı ülkeler bir Fair Play kuruluşu için hazırlık yapıyorlardı. 23 Ekim 1993’de Hollanda’nın Naarden kentinde Avrupa Fair Play Temsilcileri bir araya geldiler. Bu toplantıda Türkiye’yi Erdoğan Arıpınar ve TMOK yönetim kurulu üyesi Cevdet Bereket temsil ettiler. Toplantı sonunda Avrupa Fair Play Birliği’nin kurulmasına karar verildi. 1994‘ün Mayıs ayında İsviçre’nin Zürih kentinde FIFA Building Salonu’nda kurucular toplandı. Türkiye masasında Erdoğan Arıpınar ve Türkay Peker vardı. Kurucular Meclisi olarak görev yapan ülke temsilcileri European Fair Play Movement (EFPM) Avrupa Fair Play Birliği’nin statüsünü imzaladılar ve ilk yönetim kurulunu seçtiler. Kurulda EFPM’nin ikinci başkanlıklarına, Prof. Dr. Manfred Lammer (Almanya) ve Erdoğan Arıpınar (Türkiye) seçildi. EFPM’nin 1995’de yapılacak ilk kongre ve semineri için aday olan Hırvatistan’ın Zagreb kentine karşı İstanbul oy çoğunluğu ile ev sahipliğini aldı ve EFPM’nin birinci kongre ve semineri 1995 yılında İstanbul’da çok başarılı bir şekilde organize edildi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu