İçimizdeki Özgürlük
Sorumluluk, sevginin üçüncü bileşeni olan başkalarına saygıyı içermiyorsa; kolaylıkla karşısındakine egemen olmaya ve ona kendin için sahip olmaya dönüşebilir. Saygının korku ve çekinmeyle bir ilgisi yoktur: Saygı bir insanı olduğu gibi görme, onun kendine özgü bireyselliğini algılamaktır. Saygı diğer insanın büyüyüp gelişebilmesine olan gerçek ilgidir. Bu nedenle sömürüyü içermez. Diğer insanın büyüyüp gelişmesinin kendi yararına, kendine özgü olmasını isterim, bana faydası olsun diye değil. Karşımdakini gerçekten seviyorsam kendimi onunla bir hissederim, ama bu o öyle olduğu içindir, benim gereksinimlerimi karşılayacak bir nesne olduğundan değil. Başka bir insana saygı duyabilmem için, kendi bağımsızlığıma ulaşmış olmam gerektiği çok açık. Eğer kendi ayaklarım üstünde durup yürüyebiliyorsam, bunun için başkasını kullanmama gerek yoktur. Saygının ön şartı özgürlüktür.
Hayatınızın ne kadarında özünüz gibi, içinizden geldiği gibi davranabiliyorsunuz? Mesela -basitçe- “pembe saç yaparsam eleştirilir miyim” gibi düşünce ve davranışlarınız var mı? Mutlaka vardır, bir çoğunu bilmeden yapıyoruz zaten ama öncelikli sorgulamamız gereken bildiklerimiz aslında.. Kalıplara ayak uydurma eğiliminden vazgeçmek hem iş hayatında, hem sosyal yaşantınızda, hem ailenizle ilişkilerinizde sizi özgürleştirecek.. Özünüz gibi davranamadığınız ortamlardan, kişilerden uzaklaşmanın da bir seçenek olduğunu farkettirecek…
Özünüz özgürlüğünüz kadar değerli ne var ki başka? Düşüncelerinizi serbest bırakarak yaşamaya başlamaya ne dersiniz?
Nasıl olursa olsun düşünmek değer vermekle ilgili. “Yok yapamadım, yok düşünemedim”.. Bunlar hep aldatmaca. Düşünmedin çünkü içinden gelmedi. İçinden gelmedi çünkü gözünde değeri yok. O yüzden ben söyleyince yapılan, içten gelmeyen hiçbir şeyin de bende yeri yok. Olacak olan benim ittirmemle olacaksa hiç olmasın daha iyi.
Hayat kısa onun için sizi güldüren ve size sevildiğinizi hissettiren insanlar için harcayın.
Halbuki gelip geçici biyerdeyiz herkesin birbirine saygılı sevgili davransa hayat daha güzel olur.
Aynı yolu beraber yürüdüğümüzü zannettiğimiz insanlar aslında sadece gidecekleri yere kadar bize eşlik ediyor.Bu yüzden içindekileri serbest bırak özgürleşsin!
“Gereksiz ispat çabası insanı yorar, bazen haklıyken de konuşmaman senin hayrınadır.”
Sabretmek,beklemek nereye kadar! Herşeyi zamana bırakmak en doğrusu ilahi adalet zamanı geldiğinde yerini bulacaktır. Mümkünken yaşanmalı herşey yarın geç olması ile meşhurdur.
Cemal Süreya öyle bir yazmış ki satırlarında hayatın özeti gibi
“Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık..Sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişik.”
İnsanı geçimsiz yapan sevgisizlik,sevgisini yok edende ilgisizliktir. Benim bir sabır çizgim var, o çizgi aşıldığında bu zamana kadar alttan aldığım çabaladığım her seyi içimde ne kadar istersem isteyeyim bir anda silerim ve o şey bir daha asla kafamda yer edinemez. Sizde durumlar nasıl? Hayat ne derece yüzünüze gülüyor? Sabır çizginiz nerede belirleyin yoksa sizi hayat oradan oraya sürükleyecektir.
Kendiyle mutlu olanın kimseyle derdi yoktur.
Aslında kimse istediği hayatı yaşayamıyor. Kuşlar özgürce gökyüzünde salınıyor zannetme onlar yaşamak için çırpınıyor.
Derya Sucukçu




