Piliç Sokak
Yer: İzmir , Semt: Basmane, Sokak :1272/3 . Ayni zamanda ‘Piliç Sokak’ diye de biliniyor.
Neden ‘Piliç Sokak’ bunu öğrenemedim. Belki bana Kent Gözlemcisi arkadaşım Orhan Beşikçi yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Basmane Gar yan karşısında bulunan Çorakkapı Camii’nden Yanişehir’e doğru yürüyün ilk sağ sokağa ve sonra da ilk sol sokağa girin. Anılan sokaktasınız.
Sokağa park etmiş birkaç otomobil ile güzelliği bozmuş birkaç apartmanı görmeyin. Diğer görüntü sizleri en az bir asır evveline götürecektir.
Ben o sokağa üçgen alınlı iki evin fotoğraflarını çekmek için gitmiştim.
Bildiğiniz gibi, bu eski dokular içinde hala tek tük de olsa, kafesli pencereler vardır. Onların da yaşatılması ve muhafaza edilmesi lazım diye düşünürüm.
Ben ancak düşünürüm ve sayın ilgililerimizin dikkatini Piliç Sokak ve bunun gibi diğer sokaklara çekmek isterim.
Özellikle bu sokakta ikiz bir ev var. Suriyeli kalabalık bir aile oturuyor.
Hani derler ya bir eşyanın ya da yerin kıymetini anlatmak için; ‘pamuklara sarmak lazım diye’ hah işte bu ve bu gibi evler için söylenmiş sanki.
Görmeniz lazım ! Bahçe kapısı girişinde bulunan ve bir sanat eseri olduğu belli olan ferforje kapı ve üstünde bulunan alınlık, kesin ama kesin muhafaza edilmelidir.
Bu işin meraklısı olan ben İzmir de bir başka bu kadar muazzam bir eski doku girişine rastlamadım.
Basmane de bir kaç tane fotoğraf çektim. Bir de Balçova’da var böylesi. Yörük veya Dere mahallesi diye anılan yerdeki ev hala bütün eskiliği ve kafesli pencereleri ile duruyor.
Burada kendime de kızdım. Oraları beton canavarına teslim oldu hala duruyor mu? Yoksa beton canavarına teslim mi oldu ? En yakın fırsatta gidip tekrar göreceğim.
Kafes bilindiği gibi kadını sokaktan ve dış etkenlerden gizlemek için kullanılan doğulu yöntemlerinden biri. Oysa imkan olmalı da sormalı, kendileri geçmişimiz de sarayda niye kaç, göç yaşanıyordu da Türk kadınlarına reva görülmüştü diye…
Aslında Türk kadını ne kadar Atatürk’e bağlı kalsalar yeridir. Kadını üçüncü sınıftan aldı, birinci sınıfa ve birinci sınıfında en önüne geçirdi.
Kadınlar duyuyorsunuz değil mi? Sizleri bu kafeslerden, çarşaflardan çıkardı ve meslek sahibi ve birey yaptı. Erkeklerle sizi eşitledi. Oysa, o erkekler sizi yüzyıllar boyu sömürmüştü ve hala sömürmeye devam edenler var ne yazık ki…
Bu sokakta da bir dışa ferforje karınlı zemin kat penceresi var. Onun kafesini de evin erkeği yapmış herhalde. Bu karınlı pencere demirinin üstüne kalın bir tül geçirilmiş ve ayni diğer kafesler gibi dışarısı görülüyor. Ev dışa karşı korunmuş oluyor.
Bu bahsettiğim kapı ve alınlıkın fotoğrafını çekerken, bozuk bir Türkçe ile ne yaptığım iki erkek tarafından soruldu. “Üniversite için eski evleri fotoğraflıyorum “diye cevapladım. Ayni konuda bitişik olan ikiz evi fotoğraflarken de, ayni soruyu bu sefer oto parkı yöneten bir kişi “Birader neden fotoğraf çekiyorsun, buraları aile evi” dedi.
Ben de aynı cevabı verdim. “Öyleyse tamam “cevabını aldım.
Sayın ilgililer gidin dediğim sokağı bir görün, bu evin kapısını ve alınlığını da görün kararı siz kendiniz verin.
Kurtulması gerekir mi, gerekmez mi? diye…
Gürol Tulunay