Kesinlikle bir müzik festivalinden fazlasıydı…

Evde oturup rock müzik dinlerken karşımıza çıkmıştı Powertrip Festival reklamları…

Araştırınca ilk başta dedim ki Amerika’da , çölde bu grupları bir araya getirebilmek imkansız, gerçek bir konser etkinliği değildir, zira artık çokça tribute adı altında gerçek olmayan birçok etkinlik mevcuttu ancak birkaç gün sonra resmi program ve bilet fiyatlarını görünce bunun gerçekliğini anlayabildim.

6-8 Ekim tarihlerinde Indio Coechella Palms Desert Los Angeles’da yapılacak Powertrip festivalinde sahne alacak gruplar 3 akşam 2li gruplar halinde sırasıyla Iron Maiden, Guns N Roses, Judas Priest, AC DC, Tool ve Metallica olarak açıklanınca haliyle bilet fiyatlarının minimum 800 usd ile 1800 usd olması bir şok etkisi yaratsa da daha önce gittiğim konser ve festivallerde bu grupların etkinliklerine verdiğim bilet fiyatları rakamların doğruluğunu gösteriyordu maalesef. Buna Amerika uçak bileti, konaklama , oradaki masraflar eklenince büyük bir girdi oluşuyor ancak böyle bir şey kaçırılabilir miydi…

Festivaller genellikle senelik olarak sürekli düzenleniyor tabii fakat bu festivalin tekrarı olmayacaktı ve gerçekleşme amacı 2016 yılında aynı yerde aynı tarihte düzenlenen Rolling Stones, Bob Dylan, Paul Machartney, Neil Young , The Who ve Roger Waters’ın katıldığı 6 günlük Desert Trip Festivalinin devamı, ikincisini yapma arzusuydu ve bu ilk festivalin devamıda tabii ki ancak böyle gruplarla mümkün olabilirdi.

Sadece birgün içinde önce Iron Maiden’ı sanki Guns N Roses grubunun ön grubu gibi dinleyip ardından Guns N Roses’ın 3 saate yakın performansını izlemek çok da hayal edilir bir durum değildi. Keza Judas priest’den sonra AC DC’yi dinlemekte…

Amerika’da bu anlamdaki ilk deneyimim de gözlemlediğim bariz farklar vardı. Amerika seyircisi ve Avrupa seyircisi farkı gayet net görülüyordu. Amerika daha çok konforuna , ihtiyaçlarına ,sosyal medyaya önem veren bir kitle iken, Avrupa daha çok konfordan uzak ,daha çok tutku ve bağlılık ile konuya yaklaşıyor, bu net! Düşünün ki burada ACDC veya Metallica’yı dinlerken size ayrılmış bir koltuğunuz var ve bir tiyatro oyunu,opera izler gibi  istediğiniz zaman gidip içeceğinizi alıp aynı yere arkadaşınızın yanına gelebiliyorsunuz. Bunu Avrupa’da göremezsiniz tabii ki.

Her türlü farklı çeşit yemek veya içecek almanın kolay olduğu ,tuvalet sırası olmayan, suyun bedava ve şişeniz boşalınca tekrar ücretsiz olarak doldurabilmeniz gibi şeyleri sevmedim diyemem açıkçası ama olayın ruhunu da biraz öldürdüğü gerçek tabii. Bu naçizane benim düşüncelerim…

Biraz konserlerden bahsedecek olursak; bence en görkemlisi 7 yıl aradan sonra ilk canlı performansına çıkan ACDC idi. Diğer konserlerden farklı olarak bu konser öncesi konser anında sesin çok daha yüksek olacağı ve payroteknik dediğimiz birçok alev ,meşale , havai fişeğin kullanılacağı ,dolayısıyla da dikkat etmemiz gerektiğini belirten yazı dev ekranda belirdi. İster istemez bu bile insanları coşturmaya yetti. Daha sonrasını kelimelerle anlatmak zor ama “Highway to Hell” şarkısında sahnenin gerçek anlamda yandığını söyleyeyim, gerisini siz hayal edin.

Metallica zaten bu müzik türünde farklı bir yere sahip, Amerika’da ise çok daha üst bir yerde olduğunu gene gösterdi, insanların şarkılara katılımı ve coşkusu diğerlerinden çok farklıydı.

Her gittiğim konserde birçok unutulmaz ,hafızamdan silinmeyecek anlar yaşadım, bu festivalde de tabii ki tutkunun ve duyguların en üst noktaya çıktığı, bu süperstarlarında aslında bizlerden biri gibi olduğunu hissettiren güzel anlar yaşadık.

Metallica konserinde James Hetfield’in “Fade to Black” şarkısından sonra intihar ile ilgili söylemleri ve “Çevrenizde böyle kişiler varsa lütfen gidin ve onlarla konuşup hayatın güzelliğine ikna edin” sözleri büyük alkış aldı, festivale özel yaptıkları “Funk the Desert” şarkısı ve Hammet’in “Nothing Else Matters” şarkı girişini yanlış yaptıktan sonra seyirciye dönüp “Üzgünüm çocuklar” deyip gülmeside unutulmazdı.

 Benim etkilendiğim an ise  “Bu festivale bizlerde Metallica olarak kahramanlarımızı ,bize ilham veren müzisyenleri sizler gibi izlemeye geldik” demesiydi. Metallica’nın grup olarak ACDC konserine gelip şarkılara bizlerle eşlik etmesi muhteşemdi. ACDC konserinde ön koltukta dinleyicilerin arasında Metallica’nın olması…

Tabii ki ACDC Angus Young’ın okul forması ve kravat ile klasik kostümle çıkıp, “Highway to Hell” şarkısı esnasında kravatı atıp gömleğini açarak kendini çöl rüzgarına bıraktığı anda seyirciden çıkan büyük çığlıklar ve yerde adeta sürünerek zıplayarak yaptığı gitar solo , heralde herkesin ölmeden önce hatırlayacağı bir başka an olabilir.

Ortamın çöl olması ve haliyle sıcak, enerjiyi hiç etkilemedi, insanlar 3 günün nasıl geçtiğini eminim anlamamışlardır, ayrıca ulaşımı zor olan bu noktaya ,isimlerin çok güçlü olması ve birdaha bunun yaşanmasının mümkün olamayacağı düşüncesi kalabalığın sadece Amerika değil tüm dünyadan insanlarının akın etmesini sağladı. Leonard Ortiz isimli gencin California bayrağının üstüne ben dahil dünyanın birçok farlı yerinden kişi anı olarak imza attı.  Avusturya, Nepal, Avusturalya, Lübnan, İsveç benim gördüklerimdi…

Dediğim gibi festivalin en belirgin özelliği sadece bir kere olmasıydı. Organizatör grupların sadece yaşlandığını ancak gençleşmediğini bu yüzden artık zamanın geldiğini ve ya şimdi yada asla mottosu ile , bunu başka zaman göremeyeceğimizi sürekli konser öncesi tanıtımlarda hissettirdi. Bence organizatör Pena ve Global Voice haklıydı. Grup üyeleri 60-70’li yaşlarındaydı ve Mick Jagger bile röportajında “Ölmeden önce gidip onları yakalayın!” demişti. Festival için firma bilet fiyatlarının yüksek olmasını kabul ediyor ancak performanslar ve edinilen deneyim göz önüne alındığında bunun makul olduğunu belirtiyor.

Nitekim her gece 80.000 kişinin katıldığı ve yaklaşık 1000 usd ortalama para harcadığı mega organizasyon.

Desert Trip ile Power Trip’i karşılaştırabilen eskiler ilkinin daha güzel olduğunu söyleselerde, bunun nedeninin grupların daha iyi olması değil, ilkinin konser harici etkinliklerinin, yan grup ve sahnelerin daha fazla olmasıydı diyor ama günümüz ekonomik koşulları ve dünyayı düşününce benim şahsi düşüncem organizsyon firması Golden Voice’un yaptığı en başarılı işlerden biri demek yanlış olmaz.

Her 2 festivalin isimlerine ve organizasyona baktığınızda bunun 3.sü olmayacağını anlayabilirsiniz, isteseler de yapamazlar çünkü bu gruplardan daha iyisi yok ,dolayısıyla seneye ya aynı grupları sahneye çıkarmak durumunda kalırlar ki tekrara girmeyi kimse istemiyor, veya bu trip etkinliklerini burada sonlandırıp başka bir rock metal festivalini düzenleme konusunda karar aşamasındalar diye öğrendim.

Tabii ki Dünyada,özellikle Avrupa’da Wacken, Grasspop, Firenze Rock, Sweden Rock gibi birçok rock metal festivali mevcut , Amerika’da da Rockville bu bayrağı taşıyor ancak bu trip organizasyonlarının tekrarı olamayacağı için yeni oluşumun bu büyük isimler yanında diğer yeni çıkan rock grupları, halihazırda burada olamayan, Bon Jovi, Slipknot, Aerosmith gibi rock ve metalin her türlü farklı sesini yansıtan büyük gruplar ve genç yetenekleri kapsayacak şekilde sahnelerle farklı bir yapılanmaya gitmesi muhtemel. Spotify verilerine göre Iron Maiden’in ayda 6 milyondan fazla dinyecisi olması, araştırmalarda rock ve metalin en fazla  gelişim gösteren müzik türü olması ne eskilerden ne yeni geleceklerden vazgeçilemeyeceğini gösteriyor. Bakalım ilerleyen günler neler olacak… Trip bir daha olmayacak ama belki de bu yaşadıklarımızı daha güzel ve anlamlı hale getiren şey de açıkçası bu…

Mehmet Hasağasıoğlu

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu