Kendine aşık

Bir karikatür..Bir maymun diğer maymunların resmini çekiyor..Resmi çekilecek olanlar saçlarını başlarını tarıyorlar, kendilerine çeki düzen vermeye çalışıyorlar. Fotoğrafçı maymun bakıyor ki iş uzuyor,sesleniyor..

“Boşuna süslenmeyin maymun gibi çıkacaksınız”

Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendisine tapması, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terim. Narsisizm psikanalitik literatürde önemli bir yere sahip ve Amerikan Psikanaliz Derneği’nin sözlüğünde “psikolojik ilginin kendilik üzerinde yoğunlaşması” şeklinde geçiyor. Sosyal medyanın yaygın kullanılması ile de günümüzün pandemisi haline gelmiş durumda. Milyonlarca insan resimlerini paylaşıyor. Hepimiz Narsistiz aslında.

Öncelikle narsizmin Karaburun’la özdeşleşmiş hikayesi.. Hikaye, yıllarca kendisini aşık bir peri kızının aşkına karşılık bulamaması nedeniyle ölmesini ve erkeğin tanrılar tarafından cezalandırılmasını anlatır. Hikaye şöyle; “Kendine aşık olanlara aldırmayıp onlara karşılık vermeyen güzel bir peri kızı Ekho, bir gün ormanda avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Peri kızı Ekho bu yakışıklı avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak avcı Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek peri kızından kaçar. Ekho ise böyle bir davranışla karşılaştığı için, kara sevda ile içine kapanarak hayatını kaybeder. Kendisinin ölümüne neden olan Narkissos için de “O da benim gibi sevsin ve o da benim gibi kavuşamasın.” diye ah eder. Peri kızının vücudundan arta kalan kemikleri sarp kayalara dönüşür, sesi ise bu kayalarda “echo” dediğimiz yankılara. Ne zaman birisi dağlara, taşlara doğru seslense Ekho’nun sesini duyduğuna inanılır. Olimpos Dağı’nda yaşayan tanrılar bu duruma çok sinirlenirler ve Narkissos’a büyük bir ceza vermeye karar verirler. Günlerden bir gün Narkissos avdayken aç, susamış ve yorgun bir şekilde nehir kenarına gelir. Nehirden su içmek için eğildiğinde sudan yansıyan kendi yüzünün güzelliğini fark eder. Daha önce görmediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Kendi güzelliğine o kadar hayran kalır ki gözlerini yansımasından ayıramaz. Narkissos artık kendine aşık olmuştur. Narkissos kendisini izlerken orada ne su içebilir ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi o da günden güne tükenmeye başlar ve orada kendini seyrederek ömrünü tüketir. Onun öldüğü gün tam da yansımasını seyrettiği yerde beyaz sarı, mis kokulu çiçekler açar. Efsaneye göre Narkissos öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.”

Bugün kitap kapaklarında da çok görüyoruz yazarın afili resimlerini. Biyografik bir kitap olsa neyse ama misal kitabın adı “Maydanoz” ise kendi resmini kabak gibi koymak narsisizmin allahı. Siyasette de ön planda “Ben bilirim” duygusu. Politik narsisizm ve “güçlü lider” karizması etrafında gelişen popülizm. “Politik liderin ‘açık narsisist’ rolünü, memnuniyetsiz, incinmiş halkın da “ekhoist” rolünü üstlenmesi lideri yetersizlik duygularından kurtarıyor ve kendi ihtişamını tam anlamıyla yaşamasına imkân veriyor “Bakanıma emir verdim” ya da “Belediye Başkanına emir verdim” iktidar ve muhalefet liderlerinin gündelik konuşmaları arasında.  

“Parlıyorum, cezbediyorum, etkiliyorum, korkutuyorum – o halde varım.” Narsisizm konusunda uzmanlaşmış psikiyatrist-yazar Bärbel Wardetzki’ye göre zamanımızın ruhunu özetleyen düstur, budur. Narsisistik Kişilik Bozukluğu alanında uzmanlaşan İngiliz terapist Dr. Tennyson Lee, psikiyatristlerin de kullandığı rehber kitaba göre bir kişinin narsist olarak değerlendirilmesi için şu dokuz kriterin en az beşini taşıması gerektiğini ifade ediyor;

  • Büyüklenir: Başarılarını ve yeteneklerini abartır
  • Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır
  • Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanır
  • Çok beğenilmek ister
  • Hak ettiği duygusu içindedir
  • Kendi çıkarı için başkalarını kullanır
  • Empati yapamaz
  • Başkalarını kıskanır
  • Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş tavırlar sergiler

Etrafımızda muhtemelen bu sıralanan davranışları sergileyen insanlar çok fazla. Ancak Lee’ye göre, “kişilik bozukluğuna işaret eden şey bu özelliklerin kişinin kendisi ya da etrafındakilere zarar verecek şekilde tezahür etmesi.”

Narsistlik bireyi bir başarı, özgüven, karizma sembolü olarak sözde kimseye ihtiyacı olmayan, etki altında kalmayan bir arzu nesnesi olarak servis ediyor. Oysaki narsistin özgüveni özgüven değil. Gelir dağılımındaki eşitsizlik , aile ve gönül ilişkilerindeki yozlaşma da giderek artıyor. Herşey dejenere oldukça daha fazla enfekte oluyoruz. Bu pandemiden en iyi korunma ve iyileşme yolu ruhsal bağışıklık kazanmak, yani benliği güçlendirmek. Yani dürtülerini, güdülerini ve duygularını kontrol edebilen, zihnindekiyle dış dünyadaki gerçekliğin örtüşüp örtüşmediğini anlayabilen, akılcı düşünüp doğru karar verebilen, karşılıklı alışverişe dayalı sürdürülebilir ilişkiler kurabilen bir birey olmaya çalışmalıyız.

Yazıyı çarpıtılmış sözleriyle bir MFÖ şarkısıyla bitirelim..

Peki peki anladık
Herşeyden sen anlarsın
En güzel paylaşımı sen yaptın

En güzel kızı sen kaptın
En güzel kitabı sen yazdın
Sen neymişsin be abi.!

Erkan Sevinç

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu