Türkiye’nin ilk author yönetmeni

 

 Günümüzde “Author Yönetmeni” olarak Reha Erdem, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz gibi önemli sinema yönetmenlerinin aynı zamanda öncüsü olan 1945 sonrası sinemacılar kuşağının önemli isimlerinden ve Türkiye’nin ilk “Author Yönetmeni” Metin Erksan.

Ne demek peki Author Yönetmen?

Author yönetmenler, kısaca filmin her detayını çoğunlukla kendi belirleyen yazan, yöneten, ve kendi imzasını filmde uygulayan yönetmenlerdir. Film başarısız olursa filmden en çok etkilenen yönetmenlerdir çünkü çoğunlukla filmin yapımının finansmanlarını kendileri sağlar, kariyerden çok maddi olarak da sıkıntıdadırlar. Her film onların zihninde yer alır ve oradan çıkar. Yani filmde baskın olan yönetmendir. Filmlerde kendi dediklerini yaparlar. Karakterler kendilerinden bir iz bırakırlar. 

2012 yılında aramızdan ayrılan ünlü yönetmen Metin Erksan, Türkiye’nin ilk Author yönetmenlerinden biri . Erksan, sinema tarihimizde, ilk filminden itibaren en fazla sansüre maruz kalmış yönetmenler arasında da yer alıyor. Yeşilçam filmlerine alternatif filmler çeken ünlü yönetmen, Doğu mistisizmi ile batıyı ve küresel dünyayı bir araya getirmiştir. Ayrıca kırsal hayatı ve sorunlarını anlatan edebi eserlerin uyarlamasını yapan Erksan, en büyük başarılarını da bu filmleriyle elde etmiştir.

Türk sinemasının ilk uluslararası ödüllü filmlerinin yönetmeni olan Erksan, 1952 ile 1982 yılları arasında yönetmenliğin yanı sıra rejisörlük, senaryo yazarlığı ve yapımcılık da yapmıştır. 1963 yılında, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yer alan Devlet Film Arşivi’nin kurulmasına öncülük etmiştir.

Mülkiyet Üçlemesi (Köy Ve Kırsal Kesim Filmleri)

Metin Erksan’ın kırsal kesim insanlarını, sorunlarını, yaşadıkları dönüşümleri, zaaflarını köy gerçekliği üzerinden anlattığı, köy üçlemesi olarak da adlandırılan mülkiyet üçlemesinin ilk filmi, insanın toprak üzerindeki mülkiyetini konu alan 1962 yapımı “Yılanların Öcü” filmidir. Erksan, Fakir Baykurt’un unutulmaz eseri Yılanların Öcü’nü aynı adla senaryolaştırıp sinemaya aktardığı filmde de evlerinin önüne başka bir evin yapılmasını istemeyen Kara Bayram ve annesi Irazca’nın Haceli ve muhtarla olan mücadelesini anlatır.  “Yılanların Öcü’nde “Bayram” rolüyle Fikret Hakan’ın, “Hatçe” rolüyle Nurhan Nur’un, “Haceli” rolüyle Erol Taş’ın, “Irazca” rolüyle Aliye Rona’nın, “Muhtar” rolüyle Ali Şen’in unutulmaz oyunculuklarının filmin başarısında çok önemli yeri vardır. Aliye Rona  Iraz kadın rolünden öylesine etkilenmiştir ki, kızına da Iraz adını vermiştir.

Metin Erksan 1964 yılında üçlemenin ikinci filmi Susuz Yaz’ı çeker. Bu kez konu su mülkiyetidir. Susuz Yaz sineması tarihimiz açısından bir başyapıt, bir kilometre taşı filmlerdendir. Hülya Koçyiğit’in ilk filmi olan Susuz Yaz, sinemamızda ilk uluslararası ödülün de (1964 Berlin Altın Ayı) sahibidir. Erksan, Berlin’den dünyaya Türk Sineması’nın varlığını duyurmuştur bu filmiyle.

Necati Cumalı’nın aynı adlı romanından uyarlanan, sansür engeline takıldığı için gösterime giremeyen Susuz Yaz’da Ulvi Doğan, Erol Taş ve Hülya Koçyiğit başrolleri paylaşmıştır.

Metin Erksan 1968 yılında çektiği insanın Erkek-Kadın üzerindeki mülkiyetine değindiği filmi “Kuyu” ile mülkiyet üçlemesi’ni tamamlar. Çok çarpıcı, etkileyici, acı finaliyle de unutulmazlar arasında yerini alan filmde, kadının,  toplum içinde ve erkek karşısında bırakıldığı çaresizliğini, buna direnmesini, istediği-seçtiği gibi yaşayamamasını, hürriyetinden yoksun olan ve yaşadığı baskıyı acıyı, zulmü psikolojik şiddeti anlatır film.

Sevmek Zamanı

“Sevmek Zamanı” Metin Erksan’ın sinema kişiliğini ortaya koyan en önemli filmlerinden biridir. Film, tanımadığı bir kadının resmine aşık olan, daha sonraları ise kadına da ilgi duymaya başlayan bir adamın tutku dolu kara sevdasını anlatmaktadır. Film zaman zaman ağır temposu ve ağır diyaloglarıyla bile “şiirsel” bir anlatım taşıyor. Sonbaharda durgun ve insana huzur veren bir göl, gölde bir sandal, sandalın içinde bir adam, bir resim ve gelinlik giymiş bir manken, kıyıda gelinliği içinde bir genç kız. Sanki bu filmle Erksan, daha önceki her filminde ele aldığı insanlar arası çatışmalardan, yaşama kavgasından kaynaklanan bir yorgunluktan kaçmak, uzaklaşmak istemiş gibidir. Filmin önemi, biraz da bu tür bir atmosfer kurma çabasının sinemamızdaki ilk örneklerinden biri olmasından gelir. Filmde “Boyacı Halil” karakteri ile Müşfik Kenter ve “Meral” karakteri ile Sema Özcan başrolleri paylaşmaktadır.

Şeytan

Fenomen korku filmi Exorcist’in Yeşilçam uyarlaması Şeytan’ı herkes hayal meyal hatırlar sanırım. Hatırlayanı bol da olsa çok az insan bu filmin bir Metin Erksan çalışması olduğunu bilir. Şeytan’ın altında Erksan’ın imzasını görmek ilk başta ister istemez şaşırtıyor, biraz durup soluklandığımızda ise çok manalı geliyor. Yeşilçam’da böylesine doğaüstü bir filmi çekecek başka bir yönetmen düşünebilir misiniz? Hafif sürrealizm fazlasıyla cesur olmak gerek böyle bir iş için. Kısıtlı Erksan deneyimim bu iş için 70’lerdeki en doğru ismin kendisi olduğunu söylüyor diyebilirim.

Şeytan’ın özetini geçmeme sanırım gerek yok çünkü film, Exorcist’in hikaye olarak karbon kağıdına kopyası. William Friedkin’in filmi hasılat rekorları kırınca, Yeşilçam da ışık hızında bir kopyasını üretme ihtiyacı duyuyor haliyle. Bizi ilgilendiren kısımlar ise kopyalarken kalemin taşırdıkları, kıyıda köşede kalmış farklılıklar.

Öncelikle şunu söylemeliyim Şeytan özel efektlerindeki tüm ucuzluğa rağmen ürkütücü bir film. Bir filmin temel iskeletini Exorcist’ten alırsanız ne kadar kötü bir iş çıkarsanız da seyirciye gerginlik vereceğiniz aşikâr. Özellikle Exorcist’i hikâyedeki detayları unutacak kadar geçmiş vakitte seyrettiyseniz “Şeytan” tüm kötü efektlerine rağmen size kendini seyrettirecektir. Aslına bakarsanız efektlerin zamanı Yeşilçam için çok da kötü olmadığını bile söyleyebilirim. Evet, kukla Pazuzu tam bir kahkaha bombası. Lanetlenmiş küçük Gül’ün elektroşok tedavisi sırasında kendimden geçtim. Aşırı ölçüde Exorcist’in hikâyesine bağlı kalmanın artıları ve eksileri var. Artılardan birisi Exorcist’i hiç bilmeyen biri için mükemmel bir hikâye sunacağınız. Ancak Şeytan’ın Yeşilçam’a katkısı bundan ziyade, karakterleri de kopyalayarak sinemamıza çok alışık olunmayan propagandist örnekleri sokması. Gül, Gül’ün annesi, yazar Tuğrul Bilge gibi karakterler çok da Yeşilçam’da alışık olduğumuz örnekler değil. Bu sebeple Şeytan’ın kopya bir film olması belki de o kadar da “kötü” bir durum değildi zamanı için.

Kopyacılığın getirdiği eksilere geldiğimizde ise şöyle bir durum görüyoruz; havada kalan çok nokta var. Filmin bazı noktalarda karakterlere verdirdiği tepkiler çok kafa karıştırıcı. Yerel dokudan uzaklaşılması tepkilere olumsuz bir absürtlük yüklüyor. Özellikle Komiser Kinderman’ın yerli versiyonu (kendisini Erol Amaç canlandırmakta) fazlasıyla havada kalıyor. Açıkçası Şeytan’ı efektlerinin ucuzluğundan değil de hikâyeyi yerelleştirmek için sadece Hristiyanlık yerine İslam’ı kullanması, başka bir değişikliğe gitmemesinden dolayı yargılayabiliriz.

 

Ve İntikam Meleği (Kadın Hamlet)

Bir Metin Erksan filmi daha. Babası bir av gezintisi esnasında öldürülen Hamlet (Fatma Girik), babasının ölümünün üzerinden iki ay geçmesinin ardından annesinin (Sevda Ferdağ) amcası (Reha Yurdakul) ile evlenmesini kabullenemez. Baba yarısı gerçek babası olmuştur, kendisi de bir yeğenden çok, bir üvey evlattan daha az bir evlattır artık. Aynı günlerde çiftliğin kahyaları (Yavuz Selekman, Coşkun Göğen, Baki Tamer) geceleri gelen bir hayaletin söylentisini kulaktan kulağa yaymaktadır. Hayalet Hamlet ’in öldürülen babasının hayaletidir ve çiftlik ziyaretleri günden güne artmaktadır. Hamlet konuyu kendilerine açan kâhyalar ile beraber aynı günün gecesi babasının hayaletini beklemeye başlar. Babasının hayaletiyle yüzleşen Hamlet, babasının katilinin amcası olduğunu öğrenir. Üvey babası, öz annesiyle aynı yatağı paylaşmaktadır ve bu durum öz babasının ruhuna huzur vermemektedir. İntikamını alması için kızını görevlendirir. Amcası ve onunla işbirliği yapan öz annesinden intikamını almak için sıra dışı bir plan hazırlayan Hamlet, sırrını babasının sadık hizmetkarlarıyla paylaşır; Hamlet, babasının katili gerçeği itiraf edene kadar deli rolü yapacak ve çevresindeki herkesi buna inandıracaktır.

 

Film, 1976 yılında, Metin Erksan‘ın İskandinav efsanelerinden Shakespeare’e uzanan titiz bir hazırlık döneminin ardından hazırladığı senaryonun, Fatma Girik ve Memduh Ün‘ün yapımcı olarak ortaklığıyla çekilmiştir. Devir olarak ulusal Sinema, piyasa filmleri ve Erotik Türk Sineması arasında paylaşılan film piyasasının içerisinde çok uç noktada bir eserin gerçekleştirildiği ortadadır.

Metin Erksan’ın gösterime sokulmayan Sevmek Zamanı ile aynı kaderi paylaşmayacak kadar şanslı olan film, Türkiye standartları gereği çift isimle vizyona girmek zorunda kalmıştır. Kadın Hamlet’in yanına eklenen İntikam Meleği her ne kadar izleyiciyi tavlama amacı güden bir operasyon olsa da filmin sinema izleyicileri olarak sınır tanımayan vizyonu yakıştırma kimliğinden kısa zamanda kurtulmuştur.

Metin Erksan’ında belirttiği gibi “dünyada hakkında en çok yazılı eserin kaleme alındığı iki ismin” bu filmde ön ve arka planda olarak yer almış olması kaçınılmazdır. Bir numaradaki Hz. İsa kurallar ve trafikle arka planda, Sheakspeare ise senaryonun kaynağı olarak ön planda yer almaktadır. Din ve toplumsal bakış açıları arasındaki bu farklılık Erksan’ın Exorcist’ten uyarladığı Şeytan filminde de görülmektedir. İki dinin farklı besin kaynaklarını çapraz bir anlayışla ayrı toplumlara sunmak ne derece başarılı olabilir bilinemez.

 

Bu özelliklerle Türkiye’de yüksek bir ilgiye hâsıl olamayacağı belli olan bu sanata özgü kişisel yapımın takip eden yıl yurtdışı macerası başlar. Özellikle de yurtdışı basında dikkat çekmesi gecikmez:

 

“Kadın Hamlet, 1977 Uluslararası Moskova Film Festivali’nin ve 1978 Uluslararası Los Angeles Film Festivali’nin en güzel, en orijinal, en sıra dışı, en eşsiz, en anlamlı, en beğenilen tek filmidir”

.

Filme ilişkin Not: Hababam Sınıfı Uyanıyor ’un taşralı öğrencisi Ahmet Sezerel’in aynı yıl içerisinde çevrilen iki ayrı uçtaki filmle izleyici karşısına çıkması da filmin ilginç öğelerinden birisidir.

Eray Bozkurt

           

 

             

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu