Hele bakalım ne olacak ?
15 Nisan akşamı geçirdiği rahatsızlığın ardından hastaneye kaldırılan TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, aort damarı yırtılması gerekçesiyle ameliyata alındı. Saatler süren ameliyatın ardından yoğun bakıma alınan Önder’in hayati tehlikesi sürüyor.
Türkiye’nin 2006 yılında 1980 darbesi sonrası Adıyaman’da bir çalgıcı grubun hikayesini anlatan Beynelmilel filmiyle tanıdığı Önder, sonraki yıllarda Gezi olayları, çözüm süreci ve son olarak TBMM Başkanı’yken kürsüden yaptığı çıkışlarla sık sık gündemimizdeydi.
Önder’in hayatına, kim olduğuna, neler yaptığına bir kez daha bakalım.
Babasını sekiz yaşında kaybetti
Adıyamanlı Türkmen bir ailenin oğlu olarak 1962’de dünyaya gelen Önder, dayısının Nur cemaatine, babasının sosyalist harekete yakın olduğunu söyledi röportajlarında.
Babası Adıyaman’da Türkiye İşçi Partisi’nin kurucusu ve il başkanıydı.
O da, sık sık kitaplarını ödünç alıp okuduğu babasının yolundan gitti. Lisede ve üniversitede sol hareketlere katılan Önder, bu sebeple genç yaşından itibaren birkaç kez de tutuklandı.
Babası o sekiz yaşındayken hayatını kaybettiği için Önder, lisedeyken ailesini geçindirmek üzere Sıtma Savaş ve Eradikasyon Merkezi’nde çalışmaya başladı.
Burada ilk kez sendikal faaliyetlere başladı ve hatta sendikanın işyeri temsilcisi oldu.
İlk kez 1978’de Maraş katliamını protesto etmek üzere katıldığı eylem sonrası gözaltına alındı. Ardından tutuklanarak cezaevine girdiğinde sadece 16 yaşındaydı.
Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandı ve Ankara’ya gitti.
1981 yılında, henüz ikinci sınıftayken darbe karşıtı bir öğrenci grubuna üye olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıp Mamak Cezaevi’ne gönderildi. 12 yıl hapis cezası aldığı Mamak Cezaevi’nde diğer siyasi tutuklularla birlikte direnişlere ve açlık grevlerine katıldı.
Yedi yıl sonra cezaevinden çıktığında kamyon şoförlüğü dahil bulduğu çeşitli işlerde çalıştı.
Sinema ve Kürt hareketiyle tanışma
Cezaevinden çıktıktan sonra, 1980 darbesi sonrası görünürlüğü artan Kürt hareketine destek verdi. Adıyaman’da Kürt arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği çocukluğuna da atıf yaparak Kürtçenin serbestçe konuşulması için aktif olarak çalıştı, yazılar yazdı.
Daha sonra bu durumu ‘‘Ortaokul yıllarımda sosyalist külliyatı okumaya başladığım için meseleye iyice hakim oldum. O günden beri hep Kürtlerin hak ve demokratik taleplerinin yanında durdum” diye açıklayacaktı.
Cezaevi yılları sonrası Kürt hareketine destek verirken sendikal faaliyetlerine de geri döndü. 1 Mayıs eylemlerine katıldı ve işçi hareketlerini destekleyen yazılar yazdı.
Önder, babasını kaybettikten sonra Adıyaman’ın tek fotoğrafçısında çırak olarak da çalışmış; bu da fotoğrafçılık ve sinemaya adım atmasının önünü açmıştı. 2006 yılında Muharrem Gülmez ile birlikte çektiği Beynelmilel filmiyle ilk kez yönetmenliğe adım attı ve Türkiye’de adını daha geniş kitlelere duyurdu. Senaryosu da Önder’e ait olan Beynelmilel, ulusal ve uluslararası film festivallerinde beş ödül aldı. 1981 yılında askeri rejimle yönetilen Türkiye’de bir evde yaşayan hayat kadınlarını konu alan O… Çocukları (2008) filminin de senaryosunu Önder yazdı. Son olarak 2012 yılında çekilen F Tipi Film’in de yönetmenlerinden biriydi. 10’ar dakikalık dokuz kısa filmin kurgulanmasıyla oluşturulan filmde, F tipi cezaevlerinde siyasi mahkûmların karşılaştıkları zorluklar ve ardından protesto etmek için girdikleri açlık grevi anlatılıyor.
Film senaristliği ve yönetmenliği denemelerine devam ederken 2010 yılında, Türkiye’nin Kürt meselesine bakışının yumuşadığı ve Kürtçeye kısıtlı da olsa biraz daha alan açılan bir dönemde, BirGün gazetesinde yazmaya başladı. Ardından Radikal ve 2011’de PKK’ya yakınlığıyla bilinen Özgür Gündem’de yazdı.
O dönem muhafazakar kanallarda da program yapımcılığı görevleri üstlendi. Önder, farklı kesimlerle yapıcı diyalog geliştirebilen yapısıyla farklı bir solcu profili çiziyordu.
Çözüm sürecinde rol oynayan bir Türkmen
Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla kurulan, Kürt hareketine yakın ve sol ideolojiye sahip siyasetçilerin ve siyasi parti liderlerinin de olduğu Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’na katılan Önder, o bloka dahil olarak 2011 seçimlerinde bağımsız adaylığını koydu; İstanbul 2. Bölge milletvekili oldu ve ardından dönemin Kürt siyaseti yapan partisi BDP’ye katıldı.
Ekim 2013’te, farklı kesimden sol çevreleri birleştirmeyi amaçlayan ve Kürt siyasal hareketinin deneyimli isimleri tarafından kurulan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) üye olmak üzere BDP’den ayrıldı ve HDP’nin ilk dört milletvekilinden biri oldu.
2012 yılı sonunda başlayan PKK ile barış sürecinde en önemli rolü oynayan isimlerden biri oldu. Türk istihbaratından yetkililer düzenli olarak, İmralı Adası’nda cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeyi sürdürüyor; Öcalan da Kürt hareketi temsilcilerine ve PKK’nın Kandil Dağı’ndaki yöneticilerine BDP milletvekilleri aracılığıyla bilgi ve talimat veriyordu.
İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşen bu milletvekilleri arasında Önder de vardı.
Çözüm sürecinin dönüm noktalarından birinde de Önder’i başrolde gördük. Nevruz kutlamalarının yapıldığı 21 Mart 2013’te Diyarbakır’daki meydanda toplanan binlerce kişiye, Öcalan’ın İmralı’dan yazdığı ve PKK üyelerini Türkiye’den çekilmeye çağıran mektup, Kürtçe ve Türkçe olarak okundu. Mektubun Türkçesini okuyan isim Sırrı Süreyya Önder’di. Sahneye çıktığında coşkuyla karşılandı.
Gezi olayları ve İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı
28 Mayıs 2013 tarihinde Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesiyle başlayan ve birkaç gün içinde Türkiye’nin onlarca şehrine yayılan protesto gösterilerine, birçok siyasi parti, politikacı, gazeteci, yazar, tiyatrocu ve sivil toplum kuruluşu da katıldı. BDP, çözüm süreci devam ettiği için ilk günlerde protestolarla arasına ciddi bir mesafe koysa da Önder, protestoların başlamasından itibaren Gezi Parkı’ndaydı. Hatta ‘‘Ben ağaçların da vekiliyim’’ demişti.
İstanbul’da temsilcisi olduğu bölge sınırları içinde yer alan Gezi Parkı’nda ağaçları sökmek üzere parka giren kepçenin önünde dikilen Önder, orada bulunan ilk milletvekiliydi. Kepçeler ilk kez onun eyleminden sonra parktan çekildi. 31 Mayıs 2013 günü sırtına biber gazı fişeği isabet eden Önder, hastaneye kaldırıldı.
Gezi Parkı’ndaki direnişte aktif olarak yer alan Önder, Kürt siyasi hareketini de ‘olaylara kayıtsız kalmakla’ eleştirdi. Gezi Parkı’ndaki bu tutumu, AKP hükümetinin onu İmralı heyetinden çıkarmasıyla sonuçlandı. Kasım 2013’e kadar Öcalan’la görüşmelere katılmayan Önder, bu sürenin ardından süreçte daha da aktif rol aldı ve Kandil’e giderek PKK’nın dağ kadrosuyla da görüştü.
2014 yılında düzenlenen yerel seçimlerde, Sırrı Süreyya Önder, o dönem yeni kurulan Kürt siyasi hareketinin ve bazı sol hareketlerin bir araya gelerek kurduğu Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu. Ancak oyların sadece yüzde 4,7’ini alarak üçüncü sırada kaldı.
2015’te HDP, ilk kez adaylarının bağımsız olarak yarışması yerine parti olarak seçimlere girdi. Bu seçimde de milletvekili olan Önder, aynı zamanda partinin müzakere ve çözüm sürecinden sorumlu eş genel başkan yardımcısı oldu.
‘Afedersiniz Türküm’
Çözüm süreci boyunca her kesimle diyalog kurabilmesi, esprili ve rahat tavırlarıyla artık iyice bilinen bir isim olan Önder’in, 2014 yılında Çankaya Köşkü’nde düzenlenen bir resepsiyonda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin ‘‘Siz nerelisiniz?’’ sorusuna ‘‘Adıyamanlıyım, çok affedersiniz Türküm, tedavi oluyorum’’ diye yanıt vermesi ve bu yanıtın Erdoğan çiftini güldürmesi de gündem oldu.
Önder’in, diğer Kürt siyasetçiler gibi popülaritesinin hızla yükseldiği çözüm sürecinin ardından 2015’te ateşkes sona erdiğinde, siyasetteki etkisi de azaldı.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından başlayan olağanüstü hal döneminde HDP’li milletvekilleri de tutuklanmaya başladı. Önder de, 6 Aralık 2018’de “terör propagandası yapmak” suçundan tutuklandı.
10 ay cezaevinde kaldıktan sonra Ekim 2019’da serbest bırakıldı. Cezaevinden çıktığında “Ne zaman ülke topyekun demokratikleşme, barış yolunda adım atarsa sevincimizi o zaman yaşayabiliriz” diyecek, serbest kaldığı için sevinmenin erken olduğunu söyleyecekti.
Sırrı Süreyya Önder, 2021’de HDP’ye yönelik başlatılan kapatma davasında beş yıl siyaset yasağı istenen siyasetçiler arasındaydı. O dönem Anayasa Mahkemesi’ne verdiği yazılı savunmasında ‘‘Siyaset yasağı bana işlemez; Kürt olmayı, solcu olmayı, daha insani bir gelecek hayal etmeyi elimden hangi yasak alabilir?” demişti. Bu davadan Mayıs 2024’te beraat etti.
TBMM’de Önder’in yönettiği oturumlarda kahkahalar
2023 genel seçimlerinde HDP’nin halefi olan DEM Parti’den İstanbul milletvekili seçildi. 2024 yılının sonunda yeniden başlayan çözüm sürecinde bir kez daha yer alan Önder, yine Öcalan ve hükümetle görüşmeler yapan heyette yer aldı.
Önder bir yandan da TBMM Başkanvekili olarak Haziran 2023’ten bu yana birçok oturum yönetti. Bu oturumlarda yaptığı çıkışlar, çeşitli parti milletvekilleriyle girdiği komik diyaloglar, tartışmaları durdurmaya çalışırken sarf ettiği samimi ve esprili ifadeler sık sık gündem oldu. Öyle ki, sosyal medyada veya video paylaşım platformlarında Önder’in en komik anları başlıklı TBMM videoları bulmak mümkün.
‘‘16 saattir burada oturuyoruz, sadece oturmuyoruz, saçmalamalar dahil her şeyi dikkatle dinlemek zorundayız,’’ diyerek kendisini eleştiren milletvekillerine çıkışması, bir tartışma sırasında söz hakkı alan milletvekilinin konuşmasına izin vermeyen erkek milletvekillerine ‘‘Hepinizin içinden bir ergen oğlan çocuğu çıktı ya!’’ demesi günlerce anıldı.
Konuşma süresi biten her partiden milletvekiline bonkörce konuşma süresi vermesi, Saadet Partili Necmettin Çalışkan’ın kendisine ‘‘Sayın Önder, iyi ki varsınız’’ demesine yol açmıştı.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, AKP milletvekili olduğu dönemde Önder’in kendisine fazladan konuşma süresi vermesi üzerine, ‘‘Hakkınızı helal edin’’ demiş ve konuşmasına öyle devam etmişti. Önder, görev süresi boyunca Kürt ve solcu siyasetçilere yönelik ‘terör’ suçlamaları yönelten, tutuklamalar ve görevden almaları sert ve geniş çaplı olarak uygulayan Soylu’ya ‘‘O başka konu’’ diye yanıt verdi. Bu yanıt, meclisteki diğer vekillerle birlikte Soylu’nun bile konuşmasına ara verip uzun uzun gülmesine yol açtı. Soylu’nun konuşması bittikten sonra Önder, kendisine söz hakkı geldiğinde ifadesini açıklama ihtiyacı hissetti:
‘‘Biz hapishane arsızı olmuş insanlarız, bir gün başkan vekili, bir gün mahkum, bir gün hasta, ne olacak? Bunlar bir şey değil. Önemli olan, hakkım da helal olsun. Ben helallik bahsinde çok dayanıksız bir insanım, bunu talep eden kimseye daha haram olsun demedim.’’
2023 Aralık ayında bütçe görüşmeleri sırasında oturumu yönetirken rahatsızlanan Önder hastaneye kaldırılmıştı. Şubat 2024’te Meclis’e dönen Önder, tedavi sürecinde kendisini arayan ve ilgilenen tüm milletvekillerine teşekkür etmiş ve ardından şunları söylemişti:
‘‘Önümüzde biraz daha devam edecek bir süreç var. Hele bakalım ne olacak.’’