Ah çiftçim, Vah çiftçim
Üreticiyi destekleme zamanı
Nerede Türkiye’nin kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olduğu dönemler..Hani okul kitaplarındaki o güzel betimlemeler..Üretim azalıyor, çiftçi üretimden çekiliyor.Ne yazık ki kimse görmüyor.Özellikle de yöneticiler.Oysa üretici yoksa, çiftçi mutsuzsa yarınlarımız da karanlık demektir.
Uygulanan tarım politikalarının yanlışlığı ortada.Tablo net: Türkiye’nin son 20 yılında nüfusumuz 20 milyon arttı.Tabi ‘Suriyeli kardeşlerimizi (!) ’ saymıyorum. Net sayısı belli değil.
Artan 20 milyonn nüfusa göre üretim gerek değil mi? Kim yapacak bunu? Çiftçi, üretici.
Alın size ürküten rakam; nüfus 20 milyon artarken çiftçi sayısı 750 bin
kadar gerilemiş, azalmış.Bir milyona doğru gidiyor.
Kim doyuracak Türkiye’yi?
Kim ekecek, kim biçecek?
‘Canım ithal ederiz’ demek kolay..
Yarın ithal edecek kaynak bulmakta da zorlanacağız.
Alın enerji krizini!
Koca Amanya’nın parası var, ama doğal gaz alamıyor.Yarınlarda böyle tehditler gündemde.
O zaman..
Üreticiyi destekleme zamanı. Gübre, yakıt, tohum,fidan desteği ile.
Ben söyleyeyim de, birileri de düşünsün.
Yarınlar elimizden uçup gitmesin!
DAVUTOĞLU’NDAN SERT MUHALEFET..
Sokakta, sağda – solda en büyük şikayet ‘yeterince muhalefet
yapılmadığı’.
‘Biraz silkeleseler,düşecekler’ deniyor da, silkeleyen yok.
Aynı cümleler, aynı insanlar, aynı söylemler.
Etkileri yok. İktidar da bunun farkında.
Biraz Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’dan yüreklere su serpen sözler, biraz
da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan.
Son İzmir ziyaretinde bir vatandaş açık açık seslendi Davutoğlu’na:
‘Dürüst adamsın. Biz sende Ecevit’in izlerini görüyoruz. Onun gibi açık ol,
rahat ol. Sen makamı – koltuğu bırakıp zorluğu seçtin. Siyasette ayakta
kalıp Tükiye için güzel şeyler yapmak istiyorsun. Aslında iktidarın en
büyük korkusu sensin. Biz vatandaşların da en büyük umudu. Çünkü
Onları sen tanıyorsun, yanlışlardan ders çıkarıp doğruyu halka
sunacaksın’.
Sevdi bu sözleri Davutoğlu; ‘Sen de Lider ışığı var’ diye iltifat eden
vatandaşa şunları söyledi:
‘Biz yanlışları gördük ve ayrıldık. Kalsaydık bugün yaşanan suçlara,
yolsuzluklara ortak olurduk. Kendimize zor bir yol seçtik. Halka hizmet
yolu. Aynı gemideyiz diyorlar ya, o geminin en altında kürek çeken,
gemiye yol vermeye çalışan kürek mahkumlarının sesiyiz biz. Onların
çilesine çözüm olmak için varız. Onları rahata erdirmek , onların sesi
olmak için siyasetteyiz. Geminin en üstünde milyonlarca, milyarlarca
doları olanlar var. Onlar hiç bir şeyi önemsemiyor. Halktan koptu. Gelecek
Türk siyasetinde doğruların sözcüsü olacak’.
NEREDESİN ECEVİT?
Siyasette eski liderlerin özlendiği açık. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit,
Turgut Özal, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, İsmail Cem, hatta
Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş….
Halkçı ve dürüst kimlikleri. Mütevazı yaşamları. Sık sık halkın içinde
olmaları. Gülmeleri, güldürmeleri.
Şimdi korumalar ordusu. Halktan uzak siyaset.
Bu fotoğrafı çok severim. Arşivimde özel bir yeri vardır. Traktörün üstünde
‘Karaoğlan.
Halkçı Lider Bülent Ecevit.
Herkes mutlu. Ve şu sözünü de çok severim Karaoğlan’ın:
‘Eğer bir ülkede devlet dairelerinin kapıları, bankaların kasaları, kimi için
ardına kadar açık, köylü için kapalı,daracık ise , o ülkede halk iktidarı yok
demektir’.




