Ben Kemal Geliyorum
Türk sinemasının unutulmaz repliklerindendir: “Hiç sevmedim seni… Babanı da sevmezdim zaten.” Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Gulyabani” adlı romanından uyarlanan “Süt Kardeşler” filminde, Miralay Hüsamettin (Şener Şen), Şaban (Kemal Sunal) karakterine söyler bu sözü. Çünkü onun gözünde, daima şüpheli, güvenilmez bir yanı vardır Şaban’ın babasından miras kalan..
Onu CHP Sağlık Politikaları Bilim ve Danışma Kurulu toplantısında tanıdım. SSK Genel Müdürlüğü görevinde hiç denk gelmemişiz demek ki. Ankara’da CHP Genel Merkezi’ndeki toplantılarda bizim İzmir’de Türkan Süren başkanlığında hazırladığımız ve parti programına girmesini istediğimiz “Sağlık Sistemi” ne ters düşen görüşler ileri sürüyordu. Sevmemiştim kendisini. Toplantılara ya açılışta ya da kapanışta Genel Başkan Deniz Baykal ‘da geliyor, konuşmalara yapıyordu. Baykal’ı da sevmezdim. “Küçük olsun benim olsun” anlayışıyla partiyi yönetiyordu. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması CHP nin seçimlere girmesi ve SHP oylarını bölmesi ile olmuştu. İzmir bile kaybedilmişti o seçimlerde.
Yıllar geçti. Malum kaset operasyonu sonrası Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi. Halef selef oldular. Önce sevinmedim değil. Sevmiyordum ama Ecevit gibi bir umut olabilir ve % 20 lere çakılıp kalan partinin oylarını yükseltebilirdi. Hatta o dönem ben de elimi taşın altına koyup aktif siyasete girdim.
Kemal Kılçdaroğlu’ndan söz ettiğimi anladınız. Ben ve benim gibiler onun bir proje adamı olduğunu geç olmadan anladılar. Erdoğan ile “iyi polis,kötü polis”i oynuyorlardı. Ekmelettin faciası ile başlayan karşısına aday çıkarma partide kazanacak adaylar varken kendisini aday gösterme ile zirve yaptı.
Yine şimdi iptal ettirmeye çalıştığı kurultayda ilk tur sonunda çekilmemekle hayatının hatasını yaptı. Girdiği bütün seçimleri kaybetme rekorunu elinde bulunduran Kılıçdaroğlu bu kez partisinde de kaybetti. Kurultayda delegelere para dağıtıldığı iddiaları ile mahkemelere koşuldu. Allah aşkına söyler misiniz sadece CHP de değil hemen hemen tüm partilerin kurultaylarında delegelere yedirmeler, içirmeler, konaklamalar, mevki sözleri, yakınlarına belediyelerde iş sözleri falan verilmiyor mu?
Kemal beyin Gürsel Tekin’in kayyım atanmasını desteklediği ve kendisinin de görev beklediği açık. Daha önce “hak, hukuk, adalet” diye Ankara’dan Maltepe’ye yürüyen Kılıçdaroğlu 15 eylül’de mahkeme kararı sonrası CHP Genel Başkanlığı’na yürümeyi ve koltuğuna oturmayı planlıyor.
Burada bir özür dilemem gerekiyor. Erdoğan’a karşı aday olduğu günlerde Merhaba dergimizde çok içime sinmese de O’nu “Bay Kemal Geliyorum” diye kapağa taşıdık. Muhalif medyaya yine o tarihlerde ciddi maddi kaynak aktarılıyordu CHP Genel Merkezi’nden. Bize reklam vs verilmedi , yazıyla sıfır rakamla 0 la kapattık o dergi mali bilançosunu. Ya bizi “aman onların eti ne butu ne” diye ciddiye almamışlardı ya da bağımsız medya olmamız Kılıçdaroğlu ekibini rahatsız etmişti.
Özgür Özel’e “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” misali başlarda mesafeli yaklaştım. Ancak son günlerde herkesi hayretler içinde bırakacak hamleler yapıyor.
Planı çok zekice. Ankara’daki mahkemenin ekibini yönetimden uzaklaştırma ve partiyi Kemal Kılıçdaroğlu’na teslim etme ihtimaline karşı olağanüstü kurultay kararı aldı. Böylece Kılıçdaroğlu’nun partiyi 1,5 yıl kurultaysız yönetme planı da boşa çıkacak. Yani sözün özü girdiği her seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu kurultayda yapılacak seçimi de kaybedecek.
Peki koltuğa oturunca Kemal bey kurultay dilekçesini geri çekip kurultay tarihini ileriye atabilir mi? Böyle bir yetkisi olmamasına rağmen..
Yapar mı yapar..Hırs bu !
Ama CHP tarihinin partiyle ilişkisi kesilen yani partiden atılan ilk genel başkanı olarak da tarihe geçer.
Erkan Sevinç




