Geçmişe özlem
Uzun yıllar evvel, biz daha bu kadar betona gömülmemişken, daha Urla, Seferihisar ve Çeşme gibi yerler çok moda olmamışken Narlıdere’nin doğal plajları vardı.
Bunlar ücretsiz olup, kendi kendine meydana gelmiş plajlardı. Bütün İzmir Cumartesi ve Pazar günü bu yerlere kamyonlarla, minibüslerle veya belediye otobüsleriyle gelirlerdi.
Ellerinde irice bir karpuz olmazsa olmazlarıydı. Bunun yanı sıra yiyecek olarak evden ne getirebilmişlerse öğle yemeği için kullanırlar. Genelde bu peynir ekmek domates olurdu.
Peynir ve domates kaç para diye düşünmeyin. O zamanlar biz ekonominin altın çağını yaşamışız da haberimiz olmamış desem yeridir.
Daha düzgün bir plaj yeri için Narlıdere Belediyesi ‘Halk Plajı’nı yapmış ve çokta rağbet görmüştü. Uzun yıllar varlığını sürdüren plaj, İzmir Körfezi’nin imdat demesi üzerine, deniz kirliğinden dolayı kapatılmıştı.
Ama kendiliğinden meydana gelen plajlar ise; bu deniz kirlilik olayını çok önemsememiş olacaklar ki oralardan uzun yıllar denize girmeye devam edildi.
Bu doğal plajların arkasından geçen Mithatpaşa Caddesi’nin karşı kıyısı yol boyunca birer kargı – kamış ormanıydı adeta. Bunun nedeni ise kışın Poyraz rüzgarı ile beraber gelen tuzlu deniz suyunun serpintileri dikilen sebzelere ve narenciye ağaçlarına zarar vermesin diyedir.Ancak üreticiler ile tatilciler arasında bu kamışlar her hafta sonu problem çıkarmaktadır.
Şöyle ki: yazın acı güneşiyle mücadele etmenin yolu dört veya altı kamış ile eski bir çarşaftan geçmektedir. Dört ila altı kamış yere dikilir, etrafına ise yörede bol bulunan taşlar yığılır ve üstüne evden getirilen çarşaf gerilir ve altına sığınılırdı.
Evden bir şey getirilememişse veya ilk geliniyorsa, o zaman daha çok kamışa ihtiyaç vardır. Onlar da gölge yapsın diye dikilen kamışların üstüne atılır ve bol yapraklı kamışlar bu konu için tercih edilirdi. İşte tam burada, bahçe sahibi sahneye girer ve kamışlarını kesen kişinin yanına gider.
-Birader, güneşte yanıyorsun durumunu anlıyorum. Ama, sen bütün kamışları aynı yerden kesiyorsun, dolayısıyla önümüzdeki kışın Poyraz Rüzgarına karşı kamışlarda bir gedik açıyorsun. Benim sebzelerim ve narenciye ağaçlarım için bana zarar veriyorsun. Hadi kamışlarımı kestin, izin alma gereği de duymadın hepsini aynı yerden kesmek zorunda mısın?
-Özür dilerim arkadaşım, düşünemedim. Bir daha bu konuya dikkat ederim, bağışla.
Homurdana, homurdana geri dönen üretici, en azından içini boşalttığı için rahatlamıştı. Olay da çığırından çıkmadan iki tarafın anlayışı ile konu kapanmıştı…
Bu doğal plajın bir özelliği ise de mayo gibi bir giysinin şart olmayışıdır. İster pijamayla, ister elbise ile ve benzeri kıyafetler ile bu plajdan istifade edilebilmektedir.
Narlıdere’nin doğal plajlarından bu hat boyunca önce ücretli çalışan küçük ama muntazam Pina adlı bir plaj akla gelir. Daha sonra Güzelbahçe sahillerinde bu bedava plajlar devam eder. Son yıllarda Güzelbahçe Belediyesi de iki tane plajı devreye soktu.
Onu Urla Kalabak sahillerindeki plajlar takip etti, muntazam ve düzgün ve de modern plajlar yapıldı. Ancak diğer bir adı ‘Kum Denizi’ olan Kalabak ücretsiz plajları yüklü bir para ödeyerek girilen bir plaj oldu , halk mutlu olmadı.
Bu hattan sonrasında bulunan ilçeleri üç yıl içinde takip edemediğim için, o taraflar hakkında bir şeyler yazamayacağım…
Narlıdere’nin doğal plajlarının kötü bir yanından da bahsetmem lazım. O getirilen karpuzların kabukları ve diğer çöpler plaja hatıra olarak bırakılarak oradan ayrılmaktadırlar. Gerisi ise Belediyenin Temizlik İşleri Müdürlüğünün çabasına kalıyor. Gelecek hafta sonuna kadar sahil bu temizlikte kalırsa ne ala..




