Annem, Babam ve 8 Kardeşim Bir Oda içinde Büyüdük.

Bir kaşık ile 10 kişi yemek yedik ama hep şükrettik..

Çok enteresan değil mi? Bir kaşık ile onca insanın yemek yemek için sıranın kendine gelmesini beklemesi. Sizlere bir atadan bileyiciden söz edeceğim.

Kaybolan mesleklerden biri de bileyicilik. Asırlık tezgahı ile Çankaya Bitpazarı’nda dolaşan bileyici Fazlı Gürbüzoğlu tezgahının babadan kalma olduğunu söylüyor.

Gürbüzoğlu Ankaralı, meslek baba, hatta dede mesleği. Babasının bisiklet tekerleğinden yaptığı bir aparatla İzmir cadde ve sokaklarında günün nafakasını ararken karşılaştık..Başladık sohbete..

Kaç yıldır bileyicilik yapıyorsun. Artık sizlere sık rastlama olası değil?

Bu tezgah antika, Babam yapmış, o yıllarca kullandı.

Bizim ailemizde bileyicilik yapmayan yok.

Çocuklarında bileyici mi?

-Benim çocuklar bu işi beğenmiyor.

O nedenle benden sonra benim ailemde bu meslek biter. Ama amcalarım, dayılarım, amca çocuklarım hep bu işi yapıyor. Çocuklarım ise başka, başka işlere girdiler.Bu ağırlıkla sokak, sokak dolaşmak onlara cazip gelmiyor.Bu tezgahla babam 8 kardeşimi büyüttü. Bende babamdan sonra bu mesleği seçtim. 15 yaşından beri bileyicilik yapıyorum. Şimdi 63 yaşındaydım. Yani 48 yıldır bileyicilik yapıyorum. Ömrüm oldukça da yapmaya devam edeceğim.

Sen de babanla ayni yoldan gidiyorsun öyle mi?

-Evet, ben de 5 çocuk büyüttüm. Mesleğin kötüsü olmaz, yeter ki çalış, Allah çoluk, çocuğun rızkını verir.

Nüfusunuz çok kalabalıkmış. Babanın işi zor olmuştur değil mi?

-Biz o zaman Ankara da bir oda içinde yaşıyorduk. Yer sofrasına, ortaya bir tencere yemek getirirdi annem, bir tek kaşık vardı evde, herkes sırasını bekler, o kaşık geldikçe bir kaşık yemek alır, bol ekmekle yerdik ve diğer on kişiyi dolaşan kaşığın sırasının bize gelmesini beklerdik. Ama hep şükrettik.

İzmir’e ne zaman geldiniz?

-1978 de İzmir’e gelip Karşıyaka Nergis’e yerleştik, hala da orada oturuyoruz. Sabah erkenden Karşıyaka’dan çıkarım, dolaşa,dolaşa gezer belli adresteki esnaflara uğrar, bıçaklarını bilerim.

Bir bıçağı kaça biliyorsun?

-Beş lira beyim.

Çok değil, değil mi?

-Evet, çok değil

peki ben yarın evden bıçak getirsem seni burada bulur muyum?

-Hiç bilmem ki, sabah nerede başlar, nerede bir çay molası veririm, nasibim ne taraftadır, bilemem ki.

Peki sana hayırlı işler hayırlı kazançlar dileyeyim. Umarım bir daha görüşürüz.

-Umarın beyim, Dünya küçük, İzmir ise çok küçük, neden olmasın…

Bileyici Fazlı ile bir daha karşılaşmadık. Ama eminim ki bir taraflarda babasından miras kalan bileyici aparatıyla bıçakları bileyip, tırnağının üstünde ilk keskinlik denemesini yapıyordur. Onun dediği gibi İzmir çok büyük değil. Belki bir gün, hiç olmadık bir cadde veya sokakta karşı karşıya gelebiliriz…

O bir emekçi, ekmeğinin ardında koşan ve her sabah besmele ile yola çıkan ve bütün bu yolları tezgahı sebebiyle yayan, yapıldak dolaşan bir emekçi…

Hala sokak aralarında dolaşıp icra i sanat eyleyen bir adem.

O bir bileyici. Baba mesleğini yaşatan, çocuklarının beğenmediği mesleği icra eden ve evinin nafakasını bedeni ile çıkaran bir bileyici. Yolu açık, kazancı bol olsun Fazlı Usta’nın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu