Köylü Mahmut’un izinden gitmek ve tarıma önem vermek gerek
Balçova’da seracılık varken hep çiçekler kandırılmıştı. Aslında kasımpatı çiçeği, ismi üstünde kasım ayında çiçek verir. Ama, rahmetli Gazeteci Teoman Erel’in “Kasımpatlarını Kandıran Köylü” başlıklı makalesinden anlıyoruz ki, çiçekleri kandırmak çok zor olmamış. Burada ki köylü rahmetli Mahmut Türkmenoğlu’dur.
Onun seracılık ve tarım alanında yaptığı başarılı çalışmaları bilmeyen yoktur.
Üstadın yazısına bir göz atalım şimdi..Teoman Erel Türkmenoğlu’na sorar,
“Bu ekili kasımpatlarının üzerinde mekanik hareket eden bir perde var, bunun faydası nedir?”
“Yaz ortasında güneş batmış gibi oluyor. Kasımpatı çiçek açma zamanını güneşin batmasına göre ayarlamış, o zaman çiçek açıyor, açma zamanının geldiğini sanıyor”
Yine Teoman Erel sorar.
“Peki, kasımpatını erken çiçeklendirmede fayda ne?”
“Mevsiminden önce piyasaya çıkan çiçek daha pahalıya satılıyor”
Gülüyor Türkmenoğlu ve,”İyi bir fiyata ihraç ediyoruz”
Konuştuğum kişi kurnaz bir Hollandalı tüccar değil. C.H.P de bakanlık yapmış, iş çevrelerinin bir numaralı düşmanı sayılmış, solcu bir politikacı.Ama Hollandalı çiçekçiler gibi, çiçek piyasasını biliyor, bununla da kalmıyor, dünyanın en ileri tekniğine göre sera imal ediyor.
Ünlü çiçekçi, Sabuncakis, ayni zamanda iddialı bir makine mühendisi olan Türkmenoğlu’na otomatik Sera ısmarlıyor.1933 yılında Urla Bademler Köyünde doğan Türkmenoğlu 1992 yılının temmuz ayında vefat ediyor ve köyünde toprağa veriliyor. Küçük yaşta yetim kalan Türkmenoğlu, çerçilik ve simitçilik yapıyor.Yoksulluk yüzünden orta öğrenimini yapamayan ve tütün tarlalarında çalışan Türkmenoğlu, kemik veremi geçirmiş ve aksak kalmıştı. Ama inatçıydı. Dışarıdan liseyi bitirdi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ne girdi. Bir yandan okudu bir yandan çalıştı ve neticede Makine Mühendisi oldu. Üretken olabileceklerini, tekniğin, ekonominin, ticaretin inceliklerini profesyonel düzeyde öğrenebileceklerini ispatlamıştı Köylü Mahmut.
CHP yi oluşturanlar, ülke kaderinde etki yapmak istiyorlarsa, lafazanlıktan ve slogancılıktan çok, üretkenliklerine ağırlık vermelidirler. Rahmetli güzel, onurlu ve olumlu bir örnekti.
Şimdi neden durup dururken “Teoman Erel’in Seferihisar’ı” kitabından alıntı yaptım derseniz? İstenirse seracılıkta, tarımda dünya lideri olmak mümkün.
Bunun için her şeyimiz var. (ancak önemli bir not suyumuz her geçen gün değer kaybediyor ve azalıyor. Konya Ovası için çanlar 2025 yılını gösteriyor.)
Biz zaten rahmetli Turgut Özal döneminde dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri değil miydik? Ben yine konuya burnumu sokup, sizi Balçova ya doğru çekeceğim. Türkmenoğlu’nun söylediklerini biz Balçova da, bir yol gösteren yokken dahi yaptık. Kendi becerimizle, el yordamımızla yaptık ve yapıyorduk.

Hatta bir baraj yapılması için de bir milyon lirayı biz üreticiler aramızda toplayıp Belediye Başkanımıza verdik. Sonra 1980 ihtilali oldu. Biz daha çok su alabileceğimizi sanırken, elimizde dereden aldığımız su da gitti. Gerisini biliyorsunuz zaten.Ama sen gel suyumuzu kes mandalinaları kurut, kuyu sularımızı bor içinde bırak ve bizi taşıma su ile değirmen çevirtmeye muhtaç et.
Hiç taşıma su ile de tarım yapılır mıydı? Yapılamadı.
Balçova da bu işi bitirenlere de ne demeli bilmem.
Toprakla ve tarımla, hele – hele seracılıkla kalkınmak mümkün.İşte Hollanda, Konya kadar bir ülke. Ama yaptıkları…
Ben belediye başkanlarının da bu konu hakkında düşünmesini önermek istiyorum. İlaveten size Tunceli Belediye Başkanı Maçoğlu’nun, önceki belediye başkanlığında tarımda yaptıklarını hatırlatmak isterim. Dolayısıyla özümüze, yani tarıma dönmeliyiz. Bunu böyle düşünürken sanayi bırakılsın demek istemiyorum. Kaybettiğimiz tarımı tekrar bulmalıyız. Ama, daha bilinçli ve daha modern bir tarımla tanışmamızın zamanı geldi ve geçti bile.

Bunun içinde köylünün ve çiftçinin elinden tutmamızın gerekli olduğunu neredeyse hepimiz biliyoruz. Bir çare bulup bu helvayı karmamız gerekiyor…
Alıntı yaptığım kitap eminim bazılarınızın ilgisini çekmiştir diye kaynağını size aktarayım. Rahmetli gazeteci ağabeyimizin kitabını Hasan Erel derlemiş.
“Teoman Erel’in Seferihisar’ı” kitabını Tunç Soyer, Seferihisar Belediyesi’nin Kültür Yayınları’nın 5. olarak basmış, bana da kendisi armağan etmişti. Belki hala belediyenin Basın Danışmanlığı’nın elinde vardır.
Gürol Tulunay




