Yetenek, ego, aşk…
Maestro-2023-Netflix
Yönetmen: Bradley Cooper.
Oyuncular: Bradley Cooper, Carey Mulligan, Matt Boomer, Vincenzo Amato.
“Sanat eseri sorulara yanıt vermez soru sordurtur ve eserin temel anlamı çelişkili cevaplar arasındaki gerilimde saklıdır” şeklindeki Leonard Bernstein’ın bir sözüyle açılıyor “Maestro” filmi. Bu sözcükte sanki filmde izlediğimiz öz yaşamının alt metnini gizler. Orkestra şefi mi, yoksa bir müzikal bestecisi midir? Cinsel tercihlerinde biseksüel mi, yoksa sadece eşcinsel midir? İnsanlara yaklaşımında dürüst müdür yoksa müzikal yeteneğini ispatlamaya çalıştığı bir alkış düşkünü müdür? “Maestro” film olarak tüm bu özelliklerden kafa karıştıran örnekler sunup yanıtı sonunda bizlere bırakıyor. Bunlardan karısı, yoldaşı Felicia Montealegra ile yaşadığı aşktan ihtiyacı olan hayat enerjisini aldığından, müzik yeteneğinin bahşedilmiş olduğundan emin olarak filmi kapatıyoruz. Diğer yanıtların anlamıysa aralarındaki gerilimlerde saklı kalıyor.
Batı Ukrayna’nın Rivne şehrinden ABD’ye göç etmiş Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Bernstein. 1939’da Harvard Kolejini arkasından Curtis Müzik Okulu’nu bitirmiş. Mükemmel bir piyanist. 10 yaşında teyzesinin evlerine bıraktığı piyanoyu tek başına çalarak öğrenmeye başlamış. Arkası ise müzik eğitiminde tamamlanmış. Genç yaşta gelen New York Filarmoni Orkestrası şefliğini ise ilk Amerikalı olarak 20 yıl süresince aralıksız sürdürür. La Scala’da orkestra şefliği yapan ilk Amerikalı olur. Gustav Mahler’in müziğini ana akım haline gelmesinde büyük rol oynar. 1957’de bestelediği West Side Story hala Broadway’de sahnelenen bir müzikal. Candide Uvertürü, Mass gibi orkestral eserleri hala çalınmakta.
Sadece Grammy ödüllerini sayarsak karşımıza 16 rakamı çıkar. Şeflikteki en büyük yeteneği melodileri işitsel olarak anlamlandırmasıydı. Onların “içinde şakıdığını” hissederdi. Aralıkları ve modları ayarlama konusunda derin bir teorik bilgiye sahipti.
Açılışı ileri yaşlardaki Berstein (Bradley Cooper) ile yapıyor “Maestro”. Kameralar önünde röportajdadır, piyano başında bir eserini yorumlar ve birisini özlediğini belirtir, sigarasından derin bir nefes çeker, gözleri dalar gider. Bu birisinin hayatının kadın aşkı Felicia Monteategra (Carey Mulligan) olduğunu ilerleyen bölümlerde anlıyoruz. İlk yılları siyah beyaz, dar formatta (1.33) çekilmiş karelerle karşımıza geliyor. Senaryo kronolojik sırada bir belgesel izlenimi vermemek için yıllardan asla bahsetmiyor. Karelerin renklenmesiyle birlikte günümüze yakın yıllara geçiyoruz. Orkestra şefliğine seçilmesi, Felicia ile evliliği, ilk çocuklar hızlı bir akışla siyah beyaz karşımıza geliyor. Şefliğin ve kariyerinin doruğunda eşcinsel ilişkilerini açıkça yaşamaya başlıyor. Onun için sahne kariyerini, bırakmış onun gölgesinde kalmış Felicia’ya bunlar ağır gelmeye başlar. Bir Şükran Günü’nü Leonard kaçırdığında Felicia kendisini odaya çeker ve zehir zemberek sözlerle içini döker. Ana vatanı Şili’den bir özdeyişle açar: “kıçı boklu bir kuşun altında çok durma” Kendisinin çok durduğunu, kocasının kendi egosundan başka bir şeyi düşünmediğini, sıklıkla başvurduğu aşk ve dürüstlük sözlerinin altının esasında boş olduğunu, kendisinden başkasını düşünmediğini, eserlerini bile suratımıza doğru “siz ne anlarsınız” edasıyla çaldığını söyler. Artık ayrılmak istemektedir. Ayrılır da… İkisinin arasında yine de kopmayacak bir bağ vardır…
Filmin en etkileyici sahneleri Mahler’in eseri “Diriliş”’in Cambridge Katedralindeki 6 dakikalık bölümü olmuş. Bu 6 dakika için özel şef eğitimi aldığını ve bunun da 6 yıl kadar sürdüğünü söylüyor Bradley Copper. Londra Senfoni Orkestrası ve 100 kişilik koro eşliğinde yapılan çekim olağanüstü. Bernstein’ın her yaşa göre makyajlarını yapan Kazu Miro’da yine olağan üstü bir iş çıkarmış.
Finalde yine baştaki röportaj sahnesine dönüyoruz ve Bernstein “müziğin içinde şakıdığını” söyler ve sigarasından bir kez daha derin bir nefes çeker. Müzik ve Felicia sevgisinin onu, yaşam enerjileri olarak 72 yaşına kadar hayatta tuttuğunu anlıyoruz.
Bradley Cooper ve Carey Mulligan bu yılın en iyi oyunculuklarını gösteriyorlar. Cooper nazal bir tonda, Bernstein gibi konuşurken, yaşlar arasındaki geçişlerde de mükemmel farklılıklar gösteriyor. Filmin ikinci yarısında, Carey Mulligan kelimelere sığmayacak bir oyunculuk gösteriyor. Oscar’ın kesin favorisi bence. Cooper yönetmen, oyuncu, senarist olarak bu yılın en muazzam işlerinden birisine imza atmış. Her ikisi de Oscar’ın sıcak favorileri…
Müzikler, setler ve oyunculukların olağanüstü olduğu bir film.
Emin Yeğinboy