Yeni nesil aşkı unuttu mu?
Bugünlerde her yerde bu konuşuluyor.
“Aşka, sevgiye vakit yok.”
Gerçekten öyle mi?
İşte bazı anekdotlar:
Acı çekmek istemiyorlar, birisiyle uyuşmayı bile denemiyorlar. Hemen yenisi gelsin…
Yeni nesil bu konuyu dile getirmekten de çekinmiyor. Örneğin yeni nesil gerçek aşkla tanışamıyor. Fazla duygu yüklü değiller, bu yükü omuzlamak istemiyorlar. O yüzden de gerçek aşkı tadamıyorlar veya çok çabuk bıkıyorlar, pes ediyorlar. Hemen bırakıyorlar, arkalarına bile dönüp bakmadan gidebiliyorlar.
Yakın bir geçmişte örneğin 30 yıl önce cep telefonu yoktu. Varsa da iş amaçlıydı. Tüm gün hiç dışarı çıkmadan sevgili telefonu beklenirdi evdeki hatlardan. Veya mahallenin önünden arabayla geçmesi umulurdu.
Teknoloji ilerledikçe aşk geriledi.
Şimdi sosyal medya ön pkanda. Sosyal ilişki kurabilme adına kız veya erkek arkadaş siteleri kuruldu.
Yoğunluğun kalabalığın ortasında kimse kimse ile çarpışmıyor mu, göz göze gelemiyorlar mı veya bir bakışla çarpılmıyorlar mı?
Hayır!
Sanırım bu duygular fazlaca törpülenmiş. Her şey çok normal ve çok çabuk tüketildiği için. Müslüman ülkelerin dizilerinin Avrupa’dan hiçbir farkları yok. Dünya globalleşiyor; giyimler, modalar, saç stilleri, renkler bile moda ile tüm dünya tarafından aynı şekillerde giyiniliyor. Elde kahve ile dolaşmak çok moda hatta maç öncesi herkesin elinde teneke kutu içecekler… Nereye gitsek veya baksak moda aynı.
Gün gelecek artık sen hangi millettensin demeyi bile bırakacağız. Çünkü medical estetik denilen plastik cerrahlarca yapılanlarla aynı dudak aynı keman şeklinde kaşlar hatta aynı bakışlar, aynı saç tipleri herkes aynı…
Bilmem artık yeni moda yeni trendler, ”new influencer”lar bize daha neler gösterecekler.
Ama lütfen ”aşk” bitmesin o ebedi kalsın…