İzmir Büyükşehir Belediyesi önünüzde diz çökmeyecek !

23 bin İzmir Büyükşehir Belediye işçisinin çalıştığı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir grevi sürüyor.

Sendika ile büyükşehir arasında görüşmelerde sonuç çıkmazken iki cephede tansiyonu yükselten gelişmeler yaşanıyor.

Gündüz saatlerinde Büyükşehir Belediyesi’nin formenleri ve amirlerinden oluşan grup, Kordon bölgesinde toplanmayan çöpleri toplamak için Konak Belediyesi’nin çöp toplama araçları ile harekete geçince sendika üyesi işçiler buna engel oldu. Gerginlik sebebiyle çöp toplama işi yapılamamıştı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise bir grup çalışanı yanına alarak çöp toplamak için Kordon’a geldi. Tugay ve beraberindekiler bölgedeki çöpleri topladıkları görüldü.

Kordon Bölgesi’ndeki çöp toplama işlemine bazı ilçe belediye başkanlarının da katıldığı görüldü.

Bu esnada Tugay’ın yanına Genel İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül geldi. Gül ile Tugay arasında  tartışma yaşandı.

Gül: İşçiyi işçiye kırdırıyorsunuz.
Tugay: Hayır, biz çöpleri topluyoruz. Bu saatte buraya neden geldiniz?
Gül: Biz buraya ekmeğimizi korumaya geldik.
Tugay: Çöpleri burada tutarak mı koruyorsunuz?
Gül: Evet
Tugay: Çöpü tutarak ekmek korunmaz, size saygı duyuyoruz. Ama bu işi engellememeniz gerekiyor. Grev yapan insan evine gider. Çalışmama kararı aldınız, buraya karışamazsınız.
Gül: Hiç böyle germeye gerek yok başkanım. Gerçekten hoş bir tutum değil.
Tugay: Germiyorum, geren sizsiniz.
Gül: Masayı oturup uzlaşıyı sağlamanız gerekirken bizi burada vatandaşla karşı karşıya getiriyorsunuz.
Tugay: Bu çöp buradan kalkacak! Çöpler buradayken bu şehir sağlıklı bir yaşam süremez. Grev yapan insanlar işyerini terk eder, evine gider. Bu işe engel olamazsınız.
Gül: Halkı, esnafı işçiye kırdırıyorsunuz.
Tugay: Kimseyi kimseye kırdırmıyorum. Şehrin bu pisliğini kaldırıyorum.
Gül: Bunlara hiç gerek yok.
Tugay: Bence de gerek yok. Siz makul talepleri imzalamanız durumunda hiçbir şey olmaz emin olun. 6 aydır size belediyenin ödeyemeyeceği ücreti anlatmaya çalışıyorum. 6 aydır belediyeyi iflas ettirme pahasına aynı şeyi söylüyorsunuz. Bu ülkede yaşayan başka insanların ne fiyatlara çalıştığını bilmiyor musunuz?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı daha sonra gazetecilere şu açıklamayı yaptı:

Kordon tarafında gezerken oradaki çöp yığınlarını görünce içime sinmedi. Arkadaşlarımıza telefon ettim, buradaki çöpleri toplayalım dedim. Birkaç arkadaşımla yapalım dedik. Sonra çevre esnaf da gelip destek oldu. Sonra başka arkadaşlarımız ve ilçe belediye başkanlarımız geldi. Kendi kendilerine geldiler, hiçbirini çağırmadık. Çalışanlarımızı seviyoruz ama bizden ödeyemeyeceğimiz bir para isteyen sendika ile anlaşabilmemiz mümkün değil. Bu mutlaka sonlanacak. Bugün çöp topluyoruz, halkımız da destek veriyor. Bunun fazlasını da yaparız ama görevli olan arkadaşlarımız Türkiye’de hiçbir yerde verilmeyen ücretleri isteyerek böyle bir görev talep edemez. Bizim bu gösterdiğimiz reaksiyon normal karşılanmalı. Yaptığımız şey; şehrimize sahip çıkmak ve insanlarımızın belediyeye olan saygısını yitirtmemek. Bunlar burada olurken evimizde uyuyamıyoruz. Rahatsız oluyoruz.

Bornova Belediye Meclisi’nde yapılan zirvede Başkan Tugay, grev süreci ile ilgili son durum hakkında bilgilendirme yaptı. Tugay ayrıca sendikanın uzlaşmaz tutum aldığını belirterek sendikaya sert sözlerle yüklendi.

Tugay’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Şube başkanı ve yanındakiler gelince bazı adımlar atmak zorunda kaldık. Ben grev yapıyorum. Sendika grev kararı alır, uyarsınız, uymazsınız. Gönüllük çerçevesinde greve katılıp katılmama hakkı özgürce kullanılan bir haktır. Grev hakkımı kullanacağım, çalışmayacağım derseniz maaşınız, sigortanız duruyor ve evinize gidiyorsunuz. Grevle ilgili böyle bir şey var. Hukuken budur durum… Greve katılmama kararı almış arkadaşlarımıza karışamazsınız, baskı kuramazsınız. Onlar ben çalışacağım dediğinde hayır yapamazsın diyemezsiniz. Çalışmak isteyene engel olursanız bu bir suçtur. Hem çalışanlarımız hem sendika hata yapıyor. Greve katılma hakkı var insanların ama katılmama hakkı da vardır. Sendika kimsenin babasının çiftliği değildir. Yasalarla sendikal haklar bellidir. Sendikadan atarım diyen varsa olay hukuki bir boyut alır.

Genel-İş Şube yöneticileri ve Ege Temsilcisi açık ve aleni olarak alışanları tehdit ediyorlar. Çok yalan söylediler, söylemeye devam ediyorlar. Bize gelen bilgilere göre neredeyse iki saatte bir yoklama alınıyor, imza alınıyor. Sendikal haklardan yararlanamazsanız, sendikadan atarız diye tehdit ediyoruz diyenler. Bunu söyleyen çok sayıda çalışanımız var. Çalışanın işini yapmasına da engel oluyorlar. Park, bahçe şantiyesi girişine şube başkanı sandalye atıp geçişe engel oluyor. Yollar kapatılıyor, araçların anahtarları alınıp gidiliyor. Bu çöpleri toplayamazsınız dediler bana. Bu bizim ekmeğimizle oynamak dediler. Peki bunun adı halkın sağlığı ile oynamak değil mi? Ben belediye başkanı olarak toplamaya geldim, grev yapan işçilerimizi çağırmadım, zorlamadım, grevde olmayan arkadaşlarımızla çalışmaya başladık. Duyulunca vatandaşlardan, meclis üyelerimizden, ilçe belediye başkanlarımızla sorunu çözdük.

Türkiye’nin tamamı haklılığımızı anlamış durumda… Dün de bugün de yarın da her zaman görüşmeye hazırız. Arkadaşlarımız her türlü görüşme talebine olumlu yanıt veriyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin teknik olarak koyduğu rakamlar Türkiye’de belediye çalışanlarına verilmiş en iyi rakamlardır. İlçe belediyeleri yada diğer büyükşehirler dahil hiçbir yerde daha yüksek rakam verilmedi. Göreve gelmeden önceki belediye başkanımızın yaptığı anormal artış oldu ve onu erekçe gösterdiler ve talepte bulundular. Çalışanlarımız onların haklarını bizim teminatımız altındadır. Onların haklarını en üstü düzeyde vermek mutlu eder. Şu anda 23 bin kişiyi kapsayan TİS’te biz bu rakamları verirsek bütçenin kaldırması mümkün değil. Yapamayacağımız bir şey istiyorlar. Konuşmadıkları bir sürü konu var. Yalan söyledikleri… Ben göreve geldiğimde bu aradaki farkı kapatalım diye Ağustos’ta yüzde 7 artış yaptık. Bunun nedeni diğer sendika ile Genel-İş arasındaki fark kapansındı. Bu yüzde 7 artışı önümüzdeki yılın artışına da sayılacak demiştim. 6 ay için önerilen artış bununla beraber yüzde 38’e yaklaşıyor.

İki Büyükşehir Belediye Başkanımız aradı onlara özellikle sordum ve rakamları en az bizimkinin 20-25 bin altında. Bizim görüşme ve uzlaşma anlamında kapımız açık. Verebileceğimiz en iyi rakamı verdik. Bundan sonraki rakamlar sorumsuzluk olur. Bütçemize göre hareket etme zorundayız. Sendikanın bunu anlaması gerekiyor. Çalışanlar üzerinde baskı kurmayı bırakıp bize gelmesi gerekiyor.

Ancak üzülerek izliyoruz ki birilerinin siyasi fırsatçılığı konusuna dönüşmüş durumda. İzBB ve beni sendikal haklara karşı olan insanlar olarak göstermeye çalışıyorlar: Çok büyük ayıptır bu. Siz diğer 80 ili görmeyeceksiniz, İzmir’de CHP’li olmayan belediyeleri göremeyeceksiniz, ülkenin genel ekonomisi ile ilgili belediyelerimize yapılan baslılarla ilgili konuları dikkate almayacaksınız, 1 günde 5 tane CHP’li belediye başkanın tutuklanmış olmaması, sadece İstanbul’da 1 büyükşehir ve 8 ilçe belediye başkanı tutuklu olmasını görmezden geleceksiniz, Türkiye’de herkesin umudu olmuş CHP’nin kalesi olan İzmir’de sadece CHP yönettiği için örgütlenebildiğiniz İzmir’de hedef olarak CHP’yi alacaksınız… Bunu hiçbir vicdan tarafından kabul edilmesi mümkün değil. Onlar ve bunu siyaset fırsatçılığına çevirmeye çalışanlara söylüyorum: 80 şehir ve ülkemizde. Orada insanlar ve on milyonlarca haksızlığa uğramış insanlar var. İzmir’de belediyeler dışında da çalışan kurumlar ve memurlar var. Profesörler doktorlar, öğretmenler, polisler, memurlar biz bu kadar maaş almıyoruz diyorlar. Samimi değiller fırsatçı durumdalar. Yalanlarla insanları kışkırtmaya çalışıyorlar. Sendika yöneticileri yalan söylüyorlar. Çok fazla yalan söylediler yalan söylemeye devam ediyorlar. Yalan söyleyerek uzlaşmaya varılmaz. Ücretlerimizi açıklayarak bizi zor durumda bırakıyorsunuz diyorlar ancak sonra çıkıp yalan söylüyorlar. Belediyede kim hangi maaşı alıyor diye bordro bilgilerini paylaşsak yalanları ortaya çıkacak.

Bizim derdimiz işçimiz ile insanları karşı karşıya getirmek olabilir mi? Bizim işçimiz ile hiçbir sorunumuz yok. Burası bir fabrika değil. Mal satıp kar edip sonra bunları çalışanlarına paylaştıracak kurum değil. Geliri sahip vatandaş vergisinden alınan pay. Birileri söylemlerimize işçi düşmanlığı diyor. Lanet olsun onlara. İşçi düşmanlığı olabilir mi? CHP üzerinden siyaset fırsatçılığı yapanlar halkı ikna edememeye devam edecekler. İşçileri kışkırtmaya çalışanlara dikkat etsinler. Şu soruyu sorsunlar; Neden İzmir? Neden CHP’li belediye? Ülkede bu kadar adaletsizlik varken her yerde susarken ufak eylemler hariç bir şey yokken böyle bir kentte elinden geleni ardına koymamak çalışmak isteyen işçi üzerinde baskı kurmak ve tehdit etmek kimin yaptığı şey? Amaçları nedir? Kime hizmet eden bir tutumdur buna dikkat etsinler. Benim 500 bin oyum var Hamza Dağ’a verseydik seçilemezdin diyorlar. Bu söylemlerden bile işçiye nasıl baktıkları ortadadır. Dün şube başkanı bana gelip çöpü toplayamazsın dediğinde toplarım dedim. Şehrin o durumda olmasına dayanamayan belediye başkanına engel olma hadsizliğini göstermezsiniz. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz. Tehdit eden sizsiniz. Sendikal haklarınızdan ederim sizi diyen tehdit ettikleri insanlara dönüp biri bakması lazım. Bu yalanları herkes duyması gerekiyor.

Tüm yanlışlara, iftiralar, yalanlara, fırsatçılığa karşın biz dimdik ayaktayız. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz. Şehrimizi halkımız bizimle dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Bu sadece İzBB’nin kurumsal olarak yaptığı çağrı olarak görülmemelidir. Tüm fırsatı ve yalancılara karı, bu şehrin iradesine karşı duranlar karşı olan bir çağırıdır. Biz İzmirli olmaktan gurur duyuyoruz. Mantıksız, ahlaksız, tutarsız, saygısız hiçbir tutumun içinde olmayacağız. Sorumsuz hiçbir kararın altına imza atmayacağız. Sorumluluk sendikadadır. Çalışan arkadaşlarımızın bu doğrumu doğru değerlendirmesine ihtiyacımız var. Onlar sendikayı ikna etmelidir. Ben bunu gerçekleşeceğine karşı olan umudumu koruyorum. Çözümsüzlük noktasına götürmeye çalışan olursa bunu hukuk içinde çözmek”

CHP Genel Merkezi tarafından kendilerinin yeteri kadar savunulup savunulmadığı konusunda konuşan Tugay, “Ülkemizin siyasi gündemi ağır. Mağduriyetler içinde belediyemize koşturuyorlar. Bizi arayıp ilgileniyorlar. Genel merkezin ve yetkilerinin destekleyeceği tavırlarını görüyorum. Yereldeki temsilcilerimizin çabalarını yeterli görmüyorum. Bu açıdan sıkıntı olduğunu kabul ediyorum.”dedi

Son olarak teklifin ne kadar daha yükseltebileceğinin sorulmasına yanıt veren Tugay, “Ben kurban pazarlığı yapabilen biri değilim. Arkadaşlarımız yaptığımız net ölçümlerde 59 binden başlayan 76 bine kadar artan bir teklifte bulunduk. Dediler ki bu yetmez daha fazla… Arkadaşlara uzun uzun oturduk ve çözelim bu işi dedik. Gelebildiğimiz en yüksek rakam net 65 bin’den başlayan ve 80 bin TL’ye çıkan ücret oldu. Valilerin 73 bin TL arası maaş aldığını söyledik. Belediye başkanı arkadaşlarımız bu civarda maaş alıyorlar. Bazı belediye başkanlarımız şu durumda; Şoför belediye başkanından daha fazla maaş alıyor. Bunu bir etik sınırı olacak” dedi.

Tugay şunları söyledi:

Genel-İş, İzmir Büyükşehir’e gelince böyle, kaplan aslan da neden diğer belediyelerde böyle değil? Bu fırsatçılığı, siyaset fırsatçılığı neyi amaçlıyorlar? CHP’ye İzmir’de zarar vererek neyi amaçlıyorlar? Sadece İzmir’e değil Türkiye’ye zarar vermek bu. Neyin peşindesiniz siz? Böyle bir dönemde İzmir’i çöpe boğmak mı yapacağınız? İnsanları toplu taşımadan mahrum bırakmak mı? Belediye başkanlarının beşinin birden hapse atıldığı gün sendikanın en tepesindeki genel başkan ve şube genel başkanı ile ücret pazarlığı yapmak… Bu mu ülkeye sahip çıkışınız, bataklığı bununla mı kurutacaksınız?

Sadece belediye çalışanlarımızın iyi maaş alması ile ülkenin sorunu çözülmeyecek. İzmir’in çöpe boğulmasıyla, sağlıksız kalmasıyla Türkiye’nin sorunu çözülmeyecek. Mücadelenizi doğru kişilere ve yöne doğru yapın. Biz dostuz, bizim sayemizde örgütlendiniz. Genel-İş bizim sayemizde burada. Bunu nasıl istismar edersiniz? Bu haksızlığı nasıl yaparsınız? Bu bana değil CHP’ye ve İzmir’e yaptığınız haksızlıktır. İzmir bunu hak etmiyor. İzmir’in demokrat, laik, cumhuriyetçi insanları CHP’ye bir şey emanet etti. Önce bu şehri, sonra değerlerini emanet etti ve CHP’nin kalesi olmayı emanet etti. Öyle bir hizmet yapın ki Türkiye düşünsüz, değişsin dedi. Siz bu anlayışın, mücadelenin neresindesiniz?

O siyaset fırsatçılarına sesleniyorum; sendika ile anlaşamadık diye hemen ortaya çıkıp sanki sendikal haklar için çok büyük mücadeleler vermişler gibi bu ülkede iktidara taliplermiş gibi niye işçilerle aramıza girmeye çalışıyorsunuz? Neden insanların duyguları ile oynuyorsunuz? Bu kışkırtmanız ayıp değil mi? Utanmıyor musunuz yaptığınızdan? İnsanlar bu haldeyken bu mudur izin meydan okuyacağınız yer! İzmir de İzmir Büyükşehir Belediyesi de önünüzde diz çökemeyecek!

 

 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu