Savaş
The Economist’in kırmızı renkli ‘WAR’ (SAVAŞ) kapağı ile çıkan sayısını gördünüz mü? Dikkatinizi çekti mi bilmem A ile R’nin ayağı beyaz , diğer harfler siyah yapılarak A harfinin orta çizgisine de (and) yani (ve) yazarak aslında (AI) yapay zekanın savaşlara etkisi ve ilişkisi ortaya konuyor..
Aslında her yıl gelecek şifreleri veren derginin yılbaşı kapağı da geleceğe dair 10
önemli başlıkla açıklanmıştı. Çok üzerinde durulmayan, derginin ilk kadın genel yayın yönetmeni ünvanını taşıyan Zanny Minton Beddoes imzalı analizdi. Bu analizde, 2024’te birçok ülkede yapılacak seçimlere dikkat çekilirken, ”70 ten fazla ülkede 2 milyara yakın insan sandık başına gidecek. Oylar İngiltere’den Bangladeş’e, Hindistan’dan Endonezya’ya kadar kullanılacak. Ancak demokrasi için muzaffer bir yıl olması gerektiği gibi görünen şey tam tersi
olacak.” denilmişti.
Değerlendirmede özellikle Amerika’da yapılacak seçimlere dikkat çekilmişti.
Dergide, Amerika’daki başkanlık seçimlerinin zehirli ve kutuplaştırıcı olacağı
belirtilirken küresel siyasetin üzerine gölge düşüreceği de iddia edilmişti.
Ukrayna’dan Orta Doğu’ya uzanan ateş çemberinde Amerika’nın rolüne vurgu
yapılan yazıda, Amerika’nın küresel alandaki liderliğinin tehlikede olduğu ifade
edilerek, ”Sinir bozucu ve tehlikeli bir yıl olacak.” ifadelerine yer verilmişti.
Herkes başlayan ve nasıl genişleyeceği, ya da taraflarının nasıl şekilleneceği merak edilen 3. Dünya Savaşı’na göre pozisyon almaya çalışıyor. Karşımızda hem kaoslar, hem de yavaş yavaş netleşen bazı durumlar var.
Bir de 3. Dünya savaşı öncesi, ‘dijital kıyamet provası mı?’ sorusunu sormamıza neden olan ; sibergüvenlik yazılım firması CrowdStrike şirketinin son güncellemesi var.
Zira , başta havayolu şirketleri olmak üzere işletmeler, bankalar, medya kuruluşları gibi birçok işletmede sistemler kilitlendi. Ekranlar, “mavi ekran” verirken ; adeta 3. Dünya Savaşı öncesi , ‘bırakın savaş uçaklarınızı, yolcu uçaklarınız bile havalanamaz mesajı mı verildi ?’ sorusunu sormamız gerekir diye düşünüyorum.
Neden mi?
DİJİTAL KIYAMET DENEMESİNİ KİMLER YAPTI?
Çünkü bu alanda dünyada faaliyet gösteren tüm siber güvenlik ve yazılım firmalarının sahipleri malum İsrail menşeeli . Ya da sahipleri Yahudi…
Facebook’tan WPP’ye….WPP’den Kantar Grup’a yani KMR ve Nielsen’e. Nielsen’den AGB’ye, AGB’den TNS, ve TİAK’a uzanan ortaklık yapıları ve büyük kartelin Mossad Ajanı olan ve James Bond filmlerine ilham kaynağı olabilecek şaibeli ölümü ile WPP’nin İngiliz Yahudisi sahibi Martin Sorrell ve Türkiye’deki Musevi asıllı temsilcileri var….
Osman Sınav’ın dediği gibi , ‘bunlar reytingleri de kontrol ederek ülkeleri de kontrol ediyorlar. ‘ Şu anda Türkiye’de de aynı sistem, aynı şirketler üzerinden reklam pastasını yönetiyor.
IVC’nin İsrail siber güvenlik sanayi hakkında yayınladığı özel bir rapora göre, İsrail’de bu sektörde faaliyet gösteren 430 şirket var. Bu sayı 10 yıl önceki, yani 2006 yılındaki 250 şirketin neredeyse iki, 20 yıl önceki, yani 1996 yılındaki 20 şirketin ise 20 katı.
IVC raporunda ayrıca, 2000 yılından başlayarak yılda ortalama 52 şirketin kurulduğu, fakat bu sayının geçtiğimiz dört yılda 66’ya çıktığı belirtiliyor. Elbette ki sayının en yüksek olduğu yıl 76 şirketle 2000. Onu 73 şirketin kurulduğu 2013 yılı izliyor.
Rapora göre İsrail’de son 20 yılda kurulmuş siber güvenlik şirketlerinin yarısı halen faaliyet halinde. Raporda, “İsrail’de yüksek teknoloji alanına giren genç ve yenilikçi şirketlerin hayatta kalma oranları göz önüne alındığında bu istisnai bir oran,” deniyor.
İRAN’IN TÜRK ASILLI YENİ CUMHURBAŞKANI NEYİ DEĞİŞTİREBİLİR?
Neyse biz diğer netleşen sonuçlardan devam edelim..İran’da yeni Cumhurbaşkanı seçildi. Bu çok önemli. En azından bizim açımızdan. Peki yeni Cumhurbaşkanı kim? Kimi nasıl etkileyecek?
“Evde çocuklarımla Farsça yerine Türkçe konuşuyorum. Annem de babam da Türk. Türklüğümle gurur duyuyorum” diyen Mesud Pezeşkiyan İran’ın yeni cumhurbaşkanı .
İran’da dini lider Ali Hamaney’e yakınlığı ile bilinen Said Celili’e 3 milyon oy farkı yaratarak seçilen Pezeşkiyan , kendisini “Reformist siyasetçi” olarak nitelendiriyor.
Mesud Pezeşkiyan’nın ülkede uzun yıllar kalp cerrahlığı yaptıktan sonra, yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği 1980-1988’de İran-Irak Savaşı’nda tabiplik yaptığı biliniyor.
Pezeşkiyan’a dair saklı kalmış, fakat İran’da geniş kitlelerin sevgisini kazanmasına yol açan bir diğer olay ise, 1994’te, bir trafik kazasında eşini ve oğlunu kaybetmesi. Kazadan sonra iki oğlunu ve bir kızını tek başına büyütüp, bir daha evlenmemiş olması.
O dönem 40 yaşında olan genç bir rektörün eşine duyduğu sevgisi ve göstermiş olduğu fedakarlık, Pezeşkiyan’ın ülke genelinde tanınmasının ve saygı duyulmasının lokomotifi oldu.
Pezeşkiyan, Hamaney’e sadık kalacağını birden fazla defa dile getirmiş durumda.
Ama, ABD yaptırımlarından ötürü gün geçtikçe bozulan ekonomiyi düzeltip, toplumsal refahı arttıracağını da söylüyor.
Ve helikopter kazasında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Reisi gibi kılık-kıyafet kısıtlamasını öngören yasalar getirmeyeceğine dair söz veren Pezeşkiyan , “Vaatlerimi yerine getiremezsem siyasete de devam etmem” diyor.
Yani ? Kararlı bir siyasetçi.
Pezeşkiyan, Mahsa Amini protestolarına yönelik yaptığı bir açıklamada da, başörtüsü yasasının sona ermesi gerektiğini söylemiş ve eklemişti:
“Biz çocuklarımızın iffetli olmasını istiyoruz ancak bu davranışlar onları dinden uzaklaştırıyorsa bu yöntemi sürdürmemeliyiz.”
Pezeşkiyan seçim bildirgesinde dış politikasının Doğu ya da Batı karşıtı olmayacağını da söyledi.
VE ABD ‘DE KAMALA HARRIS SÜRPRİZİ…
Tam da Donald Trump’a yapılan suikast girişimi sonrasında , Trump’ın ABD seçimlerini kazanmasına kesin gözüyle bakılırken ABD Derin Devleti şapkadan bir tavşan çıkardı.
Ve uzun zamandır ABD Başkanlığı için hazırlanan Kamala Harris, Trump’ın karşısına Demokratların yeni adayı olarak çıktı çıkacak. Bana göre uzun zamandır ABD Başkanı olarak hazırlanan Kamala Harris , ABD’nin yeni başkanı olacak.
ABD Obama’nın ve Hillary Clinton’un yarıştığı seçimlerde, ‘Siyahi bir başkan mı, yoksa kadın başkan mı? ‘ sorusuna cevap aramıştı. Ve Amerikalılar, ‘ siyahi başkan’ demişti.
Şimdi sıra sanırım kadın başkanda. Önce şu tespiti ve gerçeği ortaya koyalım:Herkes bilir ki kim başkan olursa olsun, ABD politikaları çok değişmez. Sadece yöntemler değişir.
Bir dönem bölgedeki Büyük Ortadoğu Projesi için siyahi (öteki) ve Müslüman kılıklı Obama’yı tercih eden ABD, bu kez, ‘Ortadoğu’yu kadınlar değiştirip , inşaa edecek’ tezini yıllar önce Kamala Harris için mi söyledi diye sormadan edemiyoruz.
Kadın ve anne şefkatıyla bölgedeki operasyonları nasıl yapar?
Rusya ile Kamala nasıl karşı karşıya gelir? İsrail ve Netenyahu ile Kamala’nın ilişkileri nasıl ilerler?
Zira Harris aralık ayında yaptığı konuşmada, “İsrail kendini savunurken, nasıl savunduğu önemli. Çok fazla masum Filistinli öldü. Açıkçası, sivil acıların ölçeği ve Gazze’den gelen görüntüler ve videolar yıkıcı.”dedi.
Bu arada net olan bir başka durum, Trump’ın seçimleri kazanması halinde Rusya ve Putin de kazananlar kervanında olacak. Öte yandan özellikle İngiltere ve Çin hattında İsrail birlikteliği önemini korurken, Hint kökenli Kamala Harris’in bu cepheyi ciddi şekilde etkileyeceğini ve ittifakı bozabileceğini unutmamak gerekir.
Bu arada Hamas’ı tehdit eden Trump’ın Tayyip Erdoğan’a yazdığı küstah mektubunu Türkiye olarak unutmuş değiliz. Ayrıca Trump NATO’yu Putin ile, Avrupa’yı İŞİD’i Avrupa’ ya göndermekle, Kuzey Kore ve Venezuella’yı, İran’ı ve Suudi Arabistan’ı , Japonya’yı tehdit etmekle zaman geçiriyor. Sahi bizi de , ‘Suriye’den çekilme zamanı’ diye tehdit etmişti değil mi?
Kuzey Suriye’de Ağustos ayına ertelenen seçimler ve sonucunda burada oluşturulmak istenen Kürt Devleti Türkiye’nin kırmızı çizgisi. Önce 30 Mayıs daha sonra ise 11 Haziran’da yapılacağı belirtilen seçimlerin tarihi, 6 Haziran’da yapılan açıklamayla Ağustos ayına ertelenmişti..
Malum 2011’de Suriye’de başlayan iç savaşın ilk yıllarında ülkenin kuzeyindeki bölümler, önemli oranda Suriyeli Kürt örgütlerin denetimine geçti. Bu arada Kuzey Suriye’deki seçimler, kanton olarak tanımlanan yedi ayrı bölgede yapılacak.
Bunlar Cezire, Deyr Ez Zor, Rakka, Fırat, Menbic, Afrin-Şehba ve Tabka.
Bu bölgelerdeki altı büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldede sandıklar kurulacak. ABD, hem YPG’yi hem de genel olarak filli Özerk Yönetim’i destekliyor
Peki Türkiye neden tepkili?
Türkiye, PYD-YPG’yi PKK’nın bir kolu olarak görüyor ve “terör örgütü” olarak değerlendiriyor. Ankara, Suriye’nin kuzeyindeki fiili özerk yönetim modelini, Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı ve Türkiye açısından güvenlik tehdidi oluşturan bir süreç olarak ele alıyor. Bu açıdan Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki seçim gündemine de başından bu yana tepkili.
Peki savaş durumunda Türkiye nerede durmalı? Nerede duruyor? Birilerinin yanında mı yer alacak, yoksa farklı bir duruş mu sergileyecek?
Göreceğiz !
Nuray Başaran