Sandıkta saklı kalan anılarım

 

Bugüne kadar çeşitli radyo programlarımda birçok ünlü isimlerle bir araya geldik. Yayın öncesi Off The Record tabiri vardır ya, heh bak işte o konuda yazmak istiyorum. Hatta ve hatta canlı yayında gelen kazalar da girebilir. Bence eğlenceli bir yazı olacak… Hadi başlayalım.

ERSEN DİNLETEN -DADAŞLAR

Sevgili Ersen ile 2004 yılında radyo aracılığı ile yayına bağlanmıştık. O dönem Ersen, Anadolu Pop tarzından sıyrılmış, yeşil pop ile ilgili eserler ortaya çıkartıyordu. Bilmeyenler için de açıklama da bulunalım. Yeşil pop, çoğu kesimin özgün müzik adlandırmasını tercih ettiği bir nevi İslami müzik türüdür. Ersen ile canlı yayında konuşmaya başladığımızda (o dönem “Dönemezsin” albümünü çıkartmıştı) herhalde bir gafta bulundum. “Ben Ersen’i şimdiki zamanda değil, Anadolu Pop zamanındaki yılları ile konuşmak istiyorum” denilince stüdyoda soğuk rüzgârların estiği görülmüştü. Ersen de “Tabii ki anlatırım, Can Eray ne demek “diye karşılık verince radyonun sahipleri ile aram yeniden düzelmişti. (Laf aramızda çalıştığım radyo sektörü de dini meczup kanalı idi. Tek sıra dışı adam bendim )

EROL BÜYÜKBURÇ

Erol Büyükburç ile 2010 yılında menajerinin aracılığı ile radyo da telefon ile yayına bağlanmıştık. O dönem “saksı değilim ben” demesi ile revaçtaydı. Tabi bizde de bir endişe bir heyecan oluşmadı değil. Radyo dinleyicileri de çok sohbetten sıkılır, 5 dakika yeter. Ama biz Erol abiyi aldık laf lafı açtı da açtı. Her şey kendiliğinden gelişmekteydi. Sohbeti kesmemiştim başlarda. “Sözümü kesme” diye, öyle böyle derken ben soruyorum Erol abi cevaplıyordu. Tam 24 dakika yayın sürdü ama ecel terleri döktüğümü bilirim. Erol abi ise bana şunu söyledi “Aferin Eray, aferin oğlum derslerini çok güzel çalışmışsın”  Oysa ben ders çalışmadım zamanında araştırmıştım kendisini sorularım tamamen hafızamdaydı. 

ALİ KOCATEPE

Sevgili Ali Kocatepe, Nisan 2012 döneminde, stüdyomuza gelmiş ve canlı yayınımda konuk etmiştim. Gelmeden birkaç gün önce hazırlık yapmaktaydım. Kendisine de sürpriz yapıp Altın Goller 45’liğinden kısa bir pasaj geçip anlatmış olduğu bir maç yayınını yayınlayıp, sonra da yakın arkadaşı Hıncal Uluç ile yayın içinde karşılıklı konuşturacaktım. Radyoda bulunan diğer arkadaşlarla görüştüm ve ortak karara vardık. Hazırlıklar tamam Ali abinin kendi sesinden yer alan Altın Goller plağından bir Göztepe maçının kısa bir pasajından sonra, Hıncal Uluç anonsu yaptım. Sonra bir baktım telefondaki ses ağabeyi Öcal Uluç’undu. Ben Hıncal ağabeyi neden aramadınız desem de radyoda bulunan ekibin bana olan cevabı “siz Öcal Uluç dememişiydiniz”

HAKKI BULUT

Radyo yayınımda sıra dışı program daha hazırlamıştım. Amacım Hakkı Bulut bestelerini seslendiren başka sanatçılar. Ama değerli bestekâr ile telefon bağlantımız olacaktı. Neyse, 2 gün öncesinden kafamda tasarladığım planımı harekete geçirdim. Ön görüşme için Hakkı Bulut’u aradım. “Hakkı abi sizi canlı yayınımızda ağırlamak isteriz, yapımcılığını üstlendiğim programımda sizin bestelerinize yer vereceğiz, ama sizin sesinizden değil, format gereği “diye. Hakkı abi de kabul etti. “Güzel, sizin besteleriniz olan İkimiz Bir Fidanız ve Ben Buyum parçalarını Tülay ve Zerrin Özer kardeşlerden yer vereceğim. Hakkı Bulut’taki cevap ise şuydu. “Heh işte hiç sevmediğim iki kardeş” . Beş veya on saniye afalladım durdum, ne diyeceğimi bilemiyordum ki. Hemen aklıma İkimiz Bir Fidanız’ı seslendiren bir başka isim olan Kamuran Akkor geldi. Ondan yayınlayalım dedim. Ve oluru aldım. “Kamuran ablamı severim bak, o olur” 2 gün sonra program konseptimizi gerçekleştirdik. Hakkı Bulut’u canlı yayına aldık sohbet ettik ve kusursuzca yayın olduktan sonra Kamuran Akkor’un sesinden İkimiz Bir Fidanız ve Falcı bestelerini yayına verdik.

NURHAN DAMCIOĞLU

Yakın bir zamanda kaybettiğimiz Kantoların Kraliçesi sevgili Nurhan Damcıoğlu’nu yayına almak istedim. Üstelik İzmir’de oturduğu için, bizzat stüdyo konuğumuz olması için. Bay Nostalji programım, pazar günleri kahvaltı saatinde 11.00-13.00 saatleri arasında yayınlanıyordu. Kendisi ile iki gün öncesinden yine ön konuşma yapmıştım. Saat 12’den sonraki yayınımda, 1 saat de olsun yayınımıza alacaktık. Kabul etti, ama gelip beni almalarını rica etti. Bizde elbette reji ile görüştük ve radyonun görevlilerinden biri almaya gidecekti. Hatta o yayında İzmir’in simge ismi İzmir Baba rahmetli Sancar Maruflu da stüdyo konuğu idi. Program tüm hızıyla devam ederken saatler 11.30 oldu biz Nurhan Damcıoğlu’nu aramaya başladık. Allah’ım o da ne telefonunu açmıyor, ikinci yarı konuğumuz olacak. Saat 12’de şükür ki telefonu açtı. Meğer Nurhan abla uyuyormuş. Programı hatırlattık “hemen hazırlanıyorum” dedi, arkadaşı gönderdik. Mavişehir’e. Programın bitmesine 25 dakika varken stüdyomuzda oldular. Apar topar yayını şekillendirdik. Hele ki Sancar abinin, “kraliçem hoş geldin” diyerek Nurhan Damcıoğlu’nu karşılaması dikkat çekiciydi. Artık bu dünyada bizlerle olmasalar da her iki kıymetli ismi rahmetle anmaktayım.

ATİLLA ATASOY

Atilla Atasoy ile radyo yayınımda bir ön görüşme yaptım. “Zevkle katılırım Eray dedi” .Pazar günü program sona ermeden yarım saat öncesinden Atilla abiyi aldık. Koyu sohbete başlamadan önce Atasoy “Eraycım şu anda E-5 karayolunda ilerliyorum sağa çekeyim öyle devam edelim” demez mi. Neyse sağa çekti ve başladı okumaya

Sana geldim, içim ümitlerle dolu

Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur

Bir gün ben de eririm caddelerinde.

Çürür kemiklerim adım unutulur

Üstüme varma İstanbul, kederliyim.

NONNA BELLA

Nonna Bella, değerli sanatçılarımızdan Asu Maralman’ın ablası. Özellikle 60’lı yıllarda seslendirdiği parçalar ile revaçta olmuştur. Youtube üzerinden İzmir Port yapım ile ekranlarda yer almaktaydık. Bir gün ofiste çalışırken, beni Nonna Bella aradı ve dedi ki “Erayimu birkaç gün İzmir’de olacağım. Ve programına seve seve katılmak isterim” O kadar mutlu olmuştum ki Nonna Bella ile yayın yapacaktım. Hilton Oteli’nden onu aldım ve stüdyoya geçtik. O kadar iyi bir insandı ki, onunla yayın yapmak beni çok heyecanlandırmıştı. Muhteşem bir yayına imza atmıştık. Kendisi Hollanda da yaşamını sürdürmekte . Nonna ile hala görüşmekteyiz.

İLHAN TELLİ

İlhan abi, Allah gani gani rahmet eylesin. 1968 yılı Altın Mikrofon Şarkı Yarışması birincisi (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) Bir radyo da, bir de İzmir Port yapımda beraber program gerçekleştirmiştik. Port yapımdaki yayınım ise youtube üzerinden yayınlanacağı için, İlhan abi çok özverili hazırlanmıştı. Çünkü kendisinde şarkı üretmek ve söylemek şevki vardı. Her çıktığı yayına muhteşem derecede hazırlanmaktaydı. İyi hatırlıyorum vefatından bir yıl önce idi. Pazartesi akşamı . Yayına geçmek üzereydik. Birden İlhan abi “eee nota sehpası nerede” dedi. Nota sehpası yoktu, ayağa kalkıp” parçaları öyle seslendireceğim” dedi ve nota sehpası talep etmişti. “Yoksa bu derecede programı yapamam” dedi. Saatler akşamı göstermiş ve birçok müzik dükkânları kapatma aşamasına gelmişti. Bizler apar topar Çankaya semtinde bulunan Lay Lay Lom ve Farfisfon dükkânlarını araştırmaya gittik ve kepenk kapatmaktaydılar. Dolayısıyla İlhan abiye bulamadığımızı söyleyecektik derken aklımıza oturduğumuz yerden yapmak geldi ve konuyu irdeledik. Nihayetinde kabul etti. Ve güzel bir program daha sona ermişti. O programın misafir sanatçısı da değerli vokalist Nurtaç Sayarer’di.  Nur içinde yat İlhan abi yerin hiçbir zaman doldurulmayacak insanlardan birisin.

CEM KARACA – KURTALAN EKSPRES

2002 yılıydı. Cem Karaca ve Kurtalan Ekspres İzmir Atatürk Spor Salonunda bir konser verecekti. İnanın şu anda ne yararına idi unuttum. Fakat diğer sanatçıysa İslami Müziğin (Yeşil Pop) yetenekli ismi Eşref Ziya Terzi’ydi. İzmirliler bilirler. Bizim radyonun olduğu yer Basmane Fevzipaşa Bulvarında. Cem Karaca ve Kurtalan Ekspres’in ise kaldığı otel sürekli isim değiştiren Yiğitcan Otel şu anda Alican Otel olarak hizmete devam ediyor. Her neyse radyomuzun demirbaşlarından, şimdi rahmetli olan Ender abi Cem Karaca ve Kurtalan Ekspresi (Ahmet Güvenç-Bahadır Akkuzu- Cihangir Akkuzu- Eser Taşkıran) almaya gitti. Mesafe ise 200 mt idi. Ben son hazırlıkları tamamlamış soracağım sorular her zamanki gibi kafamda şekillenmişti. Ahmet abinin ilk grubu Bunalımlar’dan başlayacaktım. Her neyse Ender abi geldi. Kurtalan Ekspres ile odaya geçtik, her biri ile ayrı ayrı sarıldık. Mükemmel insanlardı. Cem abiyi sordum, Ender abi aşparmağını dudağına götürünce anladım ki Cem abi konser öncesi ufak bir kaçamak yapmıştı. O yüzden yayını otel odasından bağlanarak yapacaktı. Biz Kurtalan Ekspres’i aldık, ancak sound check yapacaklardı. 30 dakika yayını gerçekleştirdik ve hemen konser alanına gittiler. Biz de Cem Karaca ile otel odasından yayına bağlanmak zorunda kaldık. Onunla da bir 30 dakika gerçekleştirdik. Ama hem Cem Karaca hem de Ahmet Güvenç bana Grup Bunalım’ın “Taş Var Köpek Yok” parçasının hikâyesini anlatmaları müthiş ötesiydi. Sanırım birkaç yıl önce bu hikâyeye yazılarımda yer vermiştim.

Evet değerli okuyucularım, Sandıkta kalan anılarım elbette bunlarla bitmiyor. MERHABA dergisinde anılarımı yazmaya devam edeceğim.

 

           

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu