Oranlar her geçen gün artıyor, görülme yaşı düştükçe düşüyor…
Kanser her geçen gün daha fazla genç kadını etkiliyor. Başta meme kanseri olmak üzere tiroid, rahim ağzı, ince bağırsak ve böbrek kanserleri genç kadınlarda daha fazla görülmeye başladı. Peki bunun sebebi ne? Uzmanlar bir hormonun merkezi bir rol oynadığı düşünüyor.
Meme kanseri hastalarını tedavi eden bir onkolog olan Dr. Saif Ahmad ve meslektaşları son yıllarda oldukça endişe verici bir eğilim fark ettiler. Cancer Research UK’e (CRUK) göre meme kanseri hala ağırlıklı olarak yaşlı kadınları etkileyen bir hastalık olsa da Ahmad ve ekibi kendilerini 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlarda artan sayıda hasta görürken buldular.
Cambridge Üniversitesi’nde klinik onkoloji alanında akademik danışmanlık yapan Dr. Ahmad, “Meme kanseriyle başvuran daha genç kadınlar olduğunu kesinlikle görüyoruz. Bunlar, yeni evlenmiş, küçük çocukları olan ve hatta hamileyken kanserle başvuran kadınlar ve bu da bebekle ilgili ne yapılacağı konusunda büyük zorluklara yol açabilir” dedi.
Genç kadınlarda artan bu eğilim, bir dizi farklı kanser türü için nüfus düzeyi ölçeğinde belirginleşmeye başlamış durumda. CRUK araştırmacıları, son 20 yılda 50 yaş altı kadınlarda meme kanseri ve rahim ağzı kanseri oranlarının sırasıyla %13 ve %14 arttığını belirledi.
Artış oranı diğer kanser türlerinde daha da yüksek; tiroid, ince bağırsak ve böbrek kanserlerine yakalanan 25-49 yaş grubundaki kişilerin sayısı sadece son on yılda yüzde 231, yüzde 119 ve yüzde 96 oranında arttı.
Ayrıca genç kadınların genç erkeklere kıyasla kansere yakalanma konusunda daha savunmasız hale geldikleri de görülüyor. Amerikan Kanser Derneği’ne göre, 50 yaşın altındaki kadınlarda kanser oranları erkeklere kıyasla %82 daha fazla. Aynı istatistik 2002 yılında %51’di.
The Telegraph’a konuşan Dr. Yadav, artışın en endişe verici yönlerinden birinin, bu kanserlerin genellikle daha yüksek bir evrede ve derecede teşhis edilme eğiliminde olması, yani yayılma olasılıklarının daha yüksek olması olduğunu söyledi, “En önemli endişelerden biri, hastaların genellikle risk altında olduklarının farkında olmamaları ve yaşlı kadınlarda yaptığımız türden gözetim testlerini yaptırmamış olmaları, dolayısıyla daha geç teşhis edilmeleridir. Genç başlangıçlı kanserlerin biyolojisinin yaşlı hastalarınkinden farklı olması da mümkündür. Tümör özellikleri oldukça farklı görünüyor” dedi.
Ancak onkologlar neden daha genç kadınların kansere yakalandığı konusunda hala net bir açıklamaya sahip değiller ve bu soru devam eden araştırma projeleri tarafından acilen yanıtlanmaya çalışılıyor. Şimdilik ellerinde sadece birçoğu kadın cinsiyet hormonu östrojenle ilgili olan bir dizi teori var.
Östrojen, kansere neden olan mutasyonlar için risk taşıyan bir süreç olan meme dokusunun bölünmesini ve çoğalmasını uyardığı için uzun zamandır çeşitli kanserler, özellikle de meme, yumurtalık ve endometriyal kanser türleri için bir katalizör olarak görülüyor.