Işık Rehber Çocukları
Frekansı en yüksek enerji sevgidir. Zira âdemoğlunun eşi olmayan tek yaşamsal organı da sevginin evi olan kalbidir. Çünkü Yaradan diğer parçası ile bütünlük kurmasını istemiş ve kalpleri tek bırakmıştır fiziksel yaratımında.
Kalp kadar benzersiz his taşıyabilen mükemmel bir mucizeye sahipken nedendir sevgi yerine zift ile donatma çabası? Nedendir kötülüğe hizmet etme güdüsü? Neden bu anlamsız direniş? Hayatımızın her alanında olduğu gibi eğitimde de eğitime gönül veren eğitimcilere de yakışan yegâne duygu sevgidir. Sevmek, yol göstermenin en önemli şartı yol yürümeninse vazgeçilmez ışığıdır. Yarınlara açılan kapıların sonsuz ışığı… İyi eğitim yalnızca iyi ruhlardan adımlar ve dokunur yüreklere. Yürekler cesaretle, sevgiyle ve de ilgiyle yoğrulduğu vakit hakikatli bireylere dönüşüm başlar.
Eğitimin ilk safhasını tamamladığımız 2025 yılı çeyreğinde bir kez daha idrak ettim ki en güzel ve kalıcı öğretme şekli sevgiden geçiyor. Korkusuzca, yürekten koparcasına akan bir öğrenme aşkından geçen yolda sevgisiz ilerlemek en büyük hata. Öğretmen kelimesi yerine “eğitimci” kelimesini kullanmayı daha uygun buluyorum. Çünkü hepimiz birer öğreticiyiz şu fâni hayatta. Peki ya eğitmek? Eğitimci olmak yaşamın neresinde?
Gerçek sevginin barınabildiği saf ruhlarda ve bedenlerde…
Günümüzde anlaşılıyor ki okumak, belirli bir meslek alanını başarıyla tamamlamak hatta harika kariyerlere imza atmış olmak beş para etmiyor cepte. İnsan olmayı başaramadıktan sonrası elde avuçta kalan koskoca bir hiç oluyor. İşte buradan hareketle söyleyebilirim ki her fakülte mezunu da öğretmen olamıyor. Sorgulayan, eleştiren, farklı olanı sindiren hiçbir kişi gerçek bir eğitimci olamaz. Yalnızca cebine girecek olan paranın derdine düşen asla kutsallık mertebesine yürüyemez. Kutsiyet basite indirgenemez, çiğnenemez. Ne yazık ki şimdilerde zamanının yarısını okulda geçiren çocuklarımız hele ki bu heyecanı ilk kez tadan miniklerimiz de baskıya uğruyor. Okulda robotlaştırma çabası çocukların durağanlaştırılmaya çalışılmasıyla başarılmış durumda! Ne kadar az hareket o kadar ağrısız baş, ne kadar az konuşan öğrenci o kadar kolay bitirilen ders saati ve ne kadar aynı pencereden bakan kafa o kadar düzen, sessizlik, sözde disiplin! Peki sonuç?
Aynı yöne bakan, aynı fikirde olmak zorunluluğu hisseden ve aynılıklarla pekişen öğrenme- hareket şekilleri. Oysa bizleri bütün yapan ahengin adıdır farklılık. Pek çok ışık çocuk sırf korku ve baskıya maruz kaldığı için kabul edilme, sevilme isteğiyle olmadığı kişiliklerde -mış gibi sürdürüyor varlığını. Benlik yok ediliyor, zihinsel düşünme becerisine kapatıyor kendini. Ardından kitapların dünyasından uzak, bilginin yer edinemediği boş beyinler, hayata adaptasyon zorluğu, ne istediğini bilememe, bunalımlar hatta intihara kadar gidebiliyor durum.
Farkındalık ne büyük bir özgür olma hâli. Candan bir sarılma, susturarak ve korkutarak “sessizlik sağlama disiplini” adı altında pasifleştirme gayreti yerine farklı gözden bakanı tutup yukarı taşımak, basamak olmak yük olmamak ve sevmek.. Şefkati gösterebilmek başarının da iyiliğin de gelecek neslin sağlamlığının da basit formülü. Ancak sevgi gören çocuklar öz güveni gelişen, sormaktan geri durmayan, zihni ile ileri bakan ve gelişime ayak uyduran korkusuz savaşçılar olarak yetişir.
Gerçek eğitimci sevgi temsilcisi olabilen yüreklerdir. Işık çocuklar ancak ışık rehberlerde parlar…
Gamze Bargın Bulmuş