İnsanlar tanımadığı birine nasıl aşırı derecede hayran olabiliyor?

Arabesk müziğin en sevilen isimlerinden Ferdi Tayfur, 2 Ocak’ta tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. Ferdi Tayfur’un Atatürk Kültür Merkezi’ndeki anma töreni ve cenazesi kelimenin tam anlamıyla insan seline sahne oldu. Ülkenin her bir yanından cenazeye akın eden hayranları, Ferdi Tayfur’u gözyaşları içinde son yolculuğuna uğurladı.

Ferdi Tayfur’un vefatı ve hayranlarının vefası, ‘İnsanlar nasıl oluyor da bir ünlüyü bu kadar çok sevebiliyor?’ sorusunu akıllara getirdi.

İnsanların tanımadığı kişilere duyduğu aşırı hayranlığın sebeplerini Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş şöyle açıklıyor;

Psikolojide bu konuyla alakalı bazı sendrom isimleri var. Mesela bir tanesi; ‘para-sosyal ilişki’ dediğimiz kavram. Para-sosyal ilişki, kişinin hiç tanımadığı bir ünlü ya da karakterle tek taraflı bir bağ kurması anlamına gelir. Bu bağ, sanki bir arkadaşlık ya da aile bağıymış gibi yoğun duygusal bir hale dönüşebilir. İnsan, idolünün başarılarını ve üzüntülerini kendi hayatına yansıtarak hisseder. Bu durum bazen ünlü saplantısı bozukluğu ile de isimlendirilebilir

Bir diğer sendrom da ‘idolizasyon.. İdolizasyon, bir figürü idealize etme yani kusursuz bir imge haline getirme durumudur. Eksiklik hissettiğimiz özellikleri taşıyan figürlere hayranlık duyarız. Eğer çok kaygılıysak toplum içinde kendimizi rahatsız hissediyorsak, toplum içinde bunun tam tersi olan rahatlık özelliklerine sahip figürlere hayranlık geliştirebiliriz. Bu özdeşim kurma sayesinde kendimizde eksikliğini hissettiğimiz özelliklerin bilinç dışımızda yarattığı baskıyı, kendimizle özdeşleştirdiğimiz bir ünlü aracılığıyla hafifletip rahatlatabiliriz. Buna bazen yetiştirilirken ebeveynlerimiz ve çevremizdeki insanların ünlü insanlara aşırı özenmesi ve ilgi duyması yatabilir. Sosyal öğrenme sayesinde onları yüceltmeyi öğrenebiliriz

Özellikle ergenlikten itibaren bir kimlik yaratım sürecine giriyoruz. 20’li yaşlar boyunca bu kimliği oturtmaya çalışıyoruz. Özellikle genç yaşta kimlik arayışı içerisinde olan bireyler, hayran oldukları figürler üzerinden kendi kişiliklerini şekillendirme eğiliminde olabilirler. Bir şarkıcının şarkı sözleri, o bireyin hayatına anlam katabilir ve bir tür ‘rehber’ haline gelebilir.

Kendimizle özdeşleştirdiğimiz hikayelere daha kolay gireriz, empati kurmamız kolaylaşır. Ne kadar benzerlik görürsek o kadar kendimizde kabul edemediğimiz duyguları ve düşünceleri dışa vurma, dışarıdan görme ve deşarj etme şansı elde edebiliriz. Bu da rahatlamaya yol açabilir.

Ayrıca hayran olduğumuz idolümüzle kurduğumuz bağın kopmasını istemediğimiz zaman bunu kalıcı hale getirmek için çocuğumuza veya evcil hayvanımıza onun ismini koyabiliriz. Bir şekilde bağ kurduğumuz idolü çevremizde sürekli yaşatmak isteyebiliriz. Bu durum anlaşılır olsa da kişinin kimlik geliştirme süreçlerinde birtakım sorunlar olabileceğinin de göstergesi olabilir. Aynı zamanda idolümüzün kusursuza yakın olması hissinden dolayı dünyaya getirdiği çocuğun da onun gibi olmasını istediği için bunu yapıyor olabiliriz.

Kişi, hayatında yetersiz hissettiği ve başaramadığı bazı şeyleri idolünün başarabildiğini gördükçe bunu sonraki nesline aktarmak isteyebilir. Veya kendisinde eksik gördüğü bir özelliği idolü üzerinden motivasyon kaynağına dönüştürebilir. İdealize etmek zaten böyle bir şey. Fakat kişi, idolüne gereğinden ve gerçekliğin ötesinde anlamlar yüklediği zaman kendi gerçekliğinden kopma riski taşıyabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu