Gözlerinizi kapatıp yüreğinizi açın

“Kadının zayıflığına dayanan kültürel şartlanmanın sebebi; kadının güzelliğine duyulan saplantı değil, kadının sadakatine duyulan saplantıdır.” Naomi Wolf

Türk kadını neydi ne oldu? 

Büyük İskender Hindistan’a Türkistan’dan geçerken Türk beylerini toplar der ki; “Kadınlarınızı kapatın yoksa askerlerimi zapt edemeyeceğim”

Boybeyleri sözcüsü İskender’e diyor ki; “Sen çok büyük bir dünya fatihisin her şeyi yapabilirsin ama bizim kadınlarımıza sözümüz geçmez, biz kadınlarımızı kapatamayız. En iyisi siz askerlerinize emir verin gözlerini kapatsınlar”

Milli Mücadele’de Anadolu kadınının emeği ve cesareti yadsınamaz. Sadece İnebolu’dan savaş meydanına 350 tane kağnıyla o kadınlar mermi taşıdılar.

Fahrettin Altay Paşa yağmur yağarken kağnıyı taşıyan bir kadının sırtında çocuğu olduğu halde battaniyeyi kağnının üstüne örttüğünü görmüştür. O an paşa sorar, “Neden çocuğunun üstünü örtmedin?” Kadın, paşaya, “Bu mermiler devlet malı, çocuk ise benim,” der.

İstiklal Savaşı’mız kadınlarımızın vatan sevgisiyle kazanıldı. Neticede kadını ikinci sınıf vatandaş yapıp sadece üreme objesi olarak görüyorsan bil ki dünyada yok olursun. Çünkü erkeği okutan da eğiten de bir kadındır.

Dolayısıyla cahil bir kadının yetiştireceği erkekten de kadınlara saygı duymasını bekleyemezsin. Türk kadınını bu toplum mutlaka olması gereken yere çıkartmak zorundadır. Aslında Türk aile yapısında da bu vardır. Konservatif yapıya sahip ailelerde bile kadının sözü önemlidir.

Bu nedenle günümüzde erkeklikten nasibini almamış bazı insanlar fikir, kültür ve davranış olarak kadını yenemeyince,  kadını öldürmeye kalkıyorlar. Bu durumun önüne geçebilmek için kadının eğitimine önem vermeliyiz.

O halde toplumun çağdaş bir yere yükselmesi için mutlaka kadının saygıdeğer bir yerde olması ve en az erkek kadar eğitim alması hatta daha iyi eğitim alması gerekmektedir. Nitekim Atatürk, Türk kadınının yerini sağlamlaştırmak için büyük adımlar atmıştır. O Türk kadınlarına 1926’da bir çok Avrupa ülkesinden önce medeni haklar vermiştir. Atatürk’ün bunu yapmasının sebebi, Türk tarihini ve kültürünü en iyi bilen insan olmasından ileri gelir.

Nitekim Türk kadınlarına bu hakları tanıdığında, halk bunu kısa sürede benimsemişti. Atatürk, kadınlara hep yol açtı ve onlara inandı. Örneğin manevi kızı Sabiha Gökçen pilot oldu. Ben de yeğenimi üniversitede okuttum, kendisi şu an jet pilotu. Yani Türklerin genetiğinde, eski tabirle fıtratında, kadına saygı olması var. Atatürk’ün Türk kadınına verdiği hakların kolayca kabullenilmesi eskiden gelen bir genetik hadisedir.

Atatürk’ün açtığı bu yoldan kadının sosyal hayatta ilerlemesi devam ediyor fakat buna karşı da kültürü zedelemeye çalışan güçler var. Türk kadınının erkekle aynı noktaya geldiği anda Türklerin neler yapabileceğini biliyorlar. Bu yüzden de kadınları tekrar hareme sokmaya çalışıyorlar. Söz konusu durum bir aydınlık düşünce ile bir karanlık düşüncenin savaşıdır. Eğer kazanamazsak sadece Türk kadınının hakları değil, Türk erkeğinin hakları da tamamen yok olacaktır. Daha doğrusu Türk yok olacaktır. Tanrı Türk’ü korusun!

Bu dünyadaki erkekler kadının gücünden korktukları için, onları, kendilerinin en zayıf olduğu yerden utandırmayı keşfetmişler. Böylece bastırıp, suçlayıp kendilerine alet etmişler…Sonrası şiddet… Fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet…

Hepsi aynı değil mi sanki?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu