“Doğa Aşkına Birlikte Yeşerelim”
Seneca der ki; “Bütün sanat doğanın bir taklididir”. Onlar İzmir’den dünyaya ses veren aktivistler. Doğa için genç, dinamik, fütürist çözümler üretiyorlar. İklim krizinin farkında politikalar geliştirerek şimdiden geleceğe imza atıyorlar. Eşit katılım ile araştıran, dinleyen, söz veren, söz alan, idealist, paylaşan, anlatan binlerce insanı sosyal platforma, yüzlerce insanı etkinliklerle buluşturan “doğa sözcüsü” onlar.
Sizleri İzmir’den kök salan doğa dostları ile tanıştırmama izin verin. Gönüllüleri temsilen kurucu Muhammet Ensari ile yeşilin ortasında buluştuk. Enerjisi, güler yüzü, saygısı , duruşu ile “işte örnek insan” diyebileceğiniz bir insan Muhammet Ensari. Dostları ona Mami diye sesleniyor, bizim için de yepyeni bir dost Mami.
“Doğaya karşı işlenen bir suçun öcü, insan adaletinden daha zorlu olur” demiş, Dostoyevski. Sürdürülebilir bir yaşamın farkında binlerce insanı idare etmek büyük özveri istiyor. Bu rehberlik nasıl başladı ?
Gerçekten çok anlamlı bir alıntı, doğayla kurduğumuz bağın ne kadar derin ve sorumluluk gerektirdiğini çok iyi özetliyor. Bu rehberlik, bireysel bir liderlikten çok, ortak bir vicdanın sesiydi aslında. İzmir Doğaseverler grubu, yıllar içinde doğaya duyarlı bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu güçlü bir topluluk haline geldi. Her biri kendi hayatında çevreye duyarlı adımlar atmaya çalışan insanlar, bir araya geldiklerinde çok daha büyük etkiler yaratabileceklerini fark etti. Ben de bu yolda onların arasında yer aldım. Başkanlık görevini devraldıktan sonra sadece yön veren değil, hep birlikte üreten, karar alan, emek veren bir yapı inşa etmeye odaklandık. Çünkü bu grup, tek bir kişinin değil, doğaya gönül vermiş onlarca insanın emeğiyle büyüdü. Rehberlik dediğimiz şey de işte bu ortak bilinçle, birlikte hareket etmenin getirdiği sorumlulukla başladı.
İzmir Doğaseverler’in misyonunu anlatsana ?
Doğayla uyumlu bir yaşam kültürünü yaymak, çevresel farkındalığı artırmak ve bunu sadece sözle değil, somut eylemlerle desteklemektir. Bizim için doğayı sevmek, sadece ona hayran kalmak değil; onun sorumluluğunu da üstlenmektir. Bu yüzden çevre temizliği etkinliklerinden kompost yapımına, mezarlık bakımlarından barınak ziyaretlerine kadar çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyoruz. Her etkinliğimizde amacımız, doğayla temas kurmak kadar, toplumsal bilinç oluşturmak. İnsanların “ben ne yapabilirim ki?” düşüncesinden çıkıp “birlikte çok şey yapabiliriz” noktasına gelmesini sağlamak bizim için en önemli kazanım. İzmir Doğaseverler, sadece doğaya değil, geleceğe de sahip çıkmanın adıdır.
Bu düşünceleri eyleme dönüştürmek için çeşitli aktiviteler gerçekleştirdiğinizi gözlemliyorum. Doğa kampları, buluşmalar, çevre temizlikleri, doğa yürüyüşleri gibi. Açsana bize buluşmaları? Nasıl karar veriyorsunuz ? Nasıl gerçekleşiyor?
Evet, her hafta cuma günü düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz toplantılar, grubumuzun sürdürülebilirliğini sağlayan temel yapı taşlarından biri. Bu buluşmalar hem organizasyon açısından bir planlama zemini sunuyor, hem de yeni katılan arkadaşlarımızla tanışma, onları sürece dahil etme fırsatı yaratıyor. Her toplantımızda gündemimiz önceden belirleniyor ama esnek bir yapımız var; herkesin fikrine değer veriyoruz. Yeni gelen üyeler önce kendilerini tanıtıyor, sonra onların ilgi alanlarına göre hangi etkinliklerde nasıl katkı sunabileceklerini birlikte değerlendiriyoruz. Toplantılar sadece karar alma değil, aynı zamanda bir paylaşım alanı. Haftalık değerlendirmeler yapıyoruz, neleri iyi yaptık, nerelerde geliştirmemiz gerekiyor konuşuluyor. Böylece sadece etkinlik değil, ilişki ve güven temelli bir topluluk kültürü oluşturuyoruz. Katılımcıların sürece dahil olması bizi daha da güçlendiriyor çünkü İzmir Doğaseverler’in ruhu, birlikte üretmekten geçiyor.
Bu aktiviteler için anlıyorum ki herkes gönüllü katılımla, cebinden bütçe ayırarak sizlerin yanında oluyor. Sponsor, çözüm ortağı, yerel yönetimler, devlet desteğiniz var mı?
Evet, tamamen doğru anladın. İzmir Doğaseverler’in belki de en kıymetli yönü, gönüllülük ruhuyla ayakta duruyor olması. Tüm katılımcılar etkinliklerde kendi imkânlarıyla yer alıyor; zamanını, emeğini ve çoğu zaman maddi katkısını gönülden sunuyor. Bu samimiyet, grubumuzun en güçlü tarafı. Bununla birlikte, zaman zaman bazı küçük ölçekli sponsorluklar ya da yerel işletmelerden destekler alıyoruz. Örneğin, atölye çalışmalarımız için malzeme temininde yardımcı olan gönüllü iş yerleri oldu. Yerel yönetimlerle de temaslarımız var; bazı belediyelerle iş birliği içinde temizlik etkinlikleri düzenliyoruz, alan tahsisi ya da lojistik destek konusunda zaman zaman yardımcı oluyorlar. Ancak genel olarak herhangi bir kuruma ya da devlete bağlı değiliz. Bağımsız hareket ediyoruz. Bu bize hem esneklik hem de karar alma süreçlerinde özgürlük sağlıyor. En büyük gücümüz de zaten bu gönüllü bağlılık ve dayanışma kültürü.
İklim değişikliği, fosil yakıtlar, sera gazları, karbon yakalama veya depolama. İklim Değişikliğinde geleceğe hazırlık ülkemizde nerede? Dünyada başarılı örnekler var mı?
Türkiye iklim değişikliğiyle mücadelede son yıllarda farkındalığını artırdı ve bazı önemli adımlar atmaya başladı. Özellikle yerel yönetimlerin çevre dostu projeleri umut verici. Elbette yapılması gereken çok şey var ama toplumsal bilinç her geçen gün güçleniyor. Dünyada ise Norveç, Hollanda gibi ülkeler örnek uygulamalarla öne çıkıyor; biz de bu yönde ilerlemeye devam ediyoruz.
Toplumsal farkındalık ve sürdürülebilir yaşam için çok çalışmamız gerektiğinin, ama en çok doğru dille halka inmemiz gerektiğinin farkındayım. Yeşil alan çözümleri, daha az atık üretme, atıkların değerlendirilmesi konusunda çalıştaylarınız, önerileriniz, paylaşımlarınız var mı?
Geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz “Çevre ve İklim Duyarlılığı Konferansı”, çevre bilincini artırmak amacıyla önemli bir adım oldu. Katılımcılarımız, çevreye duyarlı bireyler ve çeşitli yerel gruplardan oluşuyordu. Konferans, toplumsal farkındalık yaratmak ve sürdürülebilir yaşam çözümleri konusunda halkı bilgilendirmek üzerine odaklandı. Her yıl bu konferansı düzenlemeyi planlıyoruz, böylece daha geniş bir kitleye ulaşarak çevre ve iklim değişikliği konularında daha fazla ses getirebiliriz.
Bireysel karbon ayak izi azaltma, tarım ve su kaynaklarının yönetimi, konusunda eminim gönüllüleriniz ile milyonlara ulaşan çalışmalara imza atacaksınız. Bir yol haritanız var mı bu başlıklarda?
Çok teşekkür ederim, bu güven ve inanç bizim için çok kıymetli. Bu alanlarda henüz kapsamlı projelerimiz yok ama konuların ne kadar hayati olduğunun farkındayız. Şimdilik bilinç artırıcı paylaşımlar ve bireysel dönüşüme odaklı küçük adımlarla ilerliyoruz. Çünkü biliyoruz ki büyük değişimler, önce fark etmekle ve sonra kararlılıkla başlar. Biz o yoldayız
Yerel yönetimlerin üzerine düşen görevler de çok büyük, şehir planlaması, alt yapı, akıllı şehirler. Bu konularda belediyelere, sivil toplum örgütlerine girişim ve önerileriniz oldu mu? Belki Belediye Başkanları “Doğa Koruma Sözleşmeleri” imzalayarak adım atabilirler.
Evet, yerel yönetimlerin çevresel dönüşümde oynadığı rol gerçekten çok büyük. Şehir planlamasından altyapıya, yeşil alan yönetiminden atık sistemlerine kadar birçok konuda sorumluluk onlarda. Biz de zaman zaman belediyelere taleplerimizi ve önerilerimizi iletiyoruz; özellikle yeşil alanların korunması, çevre temizlik kampanyalarına destek verilmesi ve geri dönüşüm sistemlerinin geliştirilmesi yönünde temaslarımız oldu. “Doğa Koruma Sözleşmeleri” gibi adımların ise çok değerli olacağını düşünüyoruz. Belediyelerin böyle taahhütlerle hem sorumluluk üstlenmesi hem de topluma örnek olması çok etkili olur. Biz bu konuda sivil toplumun gücüne inanıyor, iş birliğine açık bir şekilde elimizi taşın altına koymaya her zaman hazırız.
Çalışmalarınızdan yola çıkarak hayal ettiğim; doğduğumuz andan itibaren, ailemizden, anaokulu, ilkokul öğretmenlerimizden başlayarak ne görürsek onu uyguluyoruz. Coğrafya, aile, mahalle, semt bile kaderken doğamızı koruma, saygı duyma bilinci olmadan büyümemeli çocuklar. Okullarda sadece 5 Haziran Dünya Çevre gününde değil, düzenli olarak bu eğitimin verilmesi için Milli Eğitim ile bir proje hazırlama gibi hedefiniz var mı?
Topluluğumuz çocuklar konusunda gerçekten çok hassas ve bu alanda pek çok proje ve fikir geliyor. Çocuklarla etkinlikler düzenlemek de bizim için oldukça keyifli; çünkü doğa sevgisini onlara aşılamak, geleceğe yapılacak en değerli yatırımlardan biri. Milli Eğitim ile böyle bir proje geliştirme gibi bir düşüncemiz var. Çocukların doğayla iç içe büyümesi için, çevre bilincini sadece özel günlerde değil, her gün onlara öğretmek gerektiğini düşünüyoruz.
“Doğayla 15 Dakika”
Evrenimizin yaşanılır halde kalması, iklim değişikliği ile mücadele ve uyum süreçleri kritik öneme sahip. Fosil yakıt kullanımını azaltmaktan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeye, sürdürülebilir şehirler inşa etmekten, iklime dayanıklı tarım tekniklerine kadar pek çok çözüm, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili olabilir. İklim değişikliğiyle başa çıkmak sadece hükümetlerin değil, bireylerin, toplulukların ve özel sektörün de sorumluluğunda.
Evrenimizin yaşanabilirliğini korumak, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum sağlama süreçleri gerçekten kritik bir öneme sahip. Fosil yakıtları azaltmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, sürdürülebilir şehirler inşa etmek ve iklime dayanıklı tarım yöntemleri gibi çözümler bu mücadelenin bir parçası. Ancak iklim değişikliğiyle başa çıkmak sadece hükümetlerin değil, bireylerin, toplulukların ve özel sektörün de sorumluluğunda. Herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği bir dönemdeyiz. Biz de İzmir Doğaseverler olarak, bu bilinci yaymak ve her bireyi sorumluluğa davet etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Buna örnek olarak “Doğayla 15 Dakika” adıyla bir proje tasarladık. Bu projeyle amacımız, herkesin sadece 15 dakika boyunca doğa için bir şeyler yaparak farkındalık yaratması. Örneğin, ışıkları kapatmak, suyu kesmek, hayvanlara mama vermek, sokakları süpürmek ya da ağaçları sulamak gibi küçük ama anlamlı adımlar atabiliriz. Katılımcılar bu eylemleri sosyal medyada paylaşarak birbirlerine ilham verecek ve bu şekilde “kelebek etkisi” yaratmayı hedefliyoruz. Projemizi henüz başlatmadık, ama yakın bir zamanda başlatmayı planlıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, doğa için yapılacak küçük adımlar, büyük bir değişimin başlangıcı olabilir.
İzmir Doğaseverler’e “nasıl katkı sağlayabilirim?”diyenler size nasıl ulaşacak?
“Doğa, insanın en sadık öğretmenidir. Aristoteles.” Doğanın öğrettiklerinden faydalanmak, ona saygı göstermek ve onu korumak hepimizin sorumluluğu. Biz İzmir Doğaseverler olarak, bu yolculukta birlikte olabileceğimiz herkese kapımızı açıyoruz. Küçük ama güçlü adımlarla doğaya sahip çıkmak istiyorsanız, hep birlikte daha güzel bir yarın için el birliğiyle çalışalım. Web sayfamız : www.izmirdogaseverler.com.tr ..İnstagram hesabımız : izmir_dogaseverler
Okuyucuya Not
İnsan dört ayağı üzerinde sürünmekten kurtulduğu vakit, doğa ona baston olsun diye ideali armağan etmiştir. Gorki
Burcu Tuna