Bir bulutun hikayesi

Çok eskiden, Meksika dağlarının efsane komutanı Subcomandante Marcos’dan bir hikaye okumuştum. Küçük bir bulutun başından geçenleri anlatıyordu. Büyük bulutların yanında kendini gösteremeyen küçük bir bulut yağmur yağdırabileceği bir yer arar. Bir türlü bulamaz ama. O kadar uzaklara gider ki, sonunda çok ama çok kurak bir yere gelir. Burası o kadar kuru ve verimsiz bir yerdir ki tek bir çalı parçası bile yoktur. Yağmur olup yağmayı kafasına koyan küçük bulut parçası büyük bir inanç ve umutla çabalayarak en sonunda tek bir yağmur damlasına dönüşür. Küçük buluttan oluşan bu tek damla epey yükseklerden aşağıya düşmeye başlar. Düşer, düşer, düşer… En sonunda yerdeki küçük bir taşın üzerine çarpar. Fakat damlanın düştüğü çöl o kadar sessizdir ki, damlanın taşa çarptığında çıkardığı ses büyük bir gümbürtüye sebep olur. Epeydir uykuda olan toprak bu sesle uyanır ve taşa sorar:

‘’Bu ses neydi?’’
‘’Bir yağmur damlasıydı’’ der, taş.
Bunun üzerine toprak, güneşten saklanarak toprağa sığınan
bitkileri, çiçekleri uyarır:
‘’Çabuk, kalkın, bir yağmur damlası düştü, bu birazdan yağmur yağacak demektir’’ diye bağırır!

Çölde saklanmış bekleyen tüm bitkiler ortaya çıkarlar. Her yer yeşile boyanır. Çölün yeşillendiğini gören ve daha önce oralardan geçip giden bulutlar çöle yağmaya karar verirler. Bulutlar yağmur olur yağarlar, çöl yeniden yeşerir.

Hikayenin sonunu Marcos’dan yazacağım:

‘’….Hiç kimse küçük bulut parçasının tek bir yağmur damlasına dönüşüp yere çarpmasıyla uyuyanları uyandırdığını hatırlamadı. Kimse hatırlamasa da taş, küçük yağmur damlasının bu sırrını sakladı. Zaman su gibi akıp geçti ve ilk büyük bulutlar ortadan kayboldu, ilk bitkiler ölüp gitti. Hiç ölmeyen taş yerinde kaldı, yeni doğan bitkilere ve yeni gelen bulutlara küçük bir yağmur damlasına dönüşen bulut parçasının masalını anlatmaya devam etti…’’

Ercan Kesal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu